Examples of using "Große" in a sentence and their turkish translations:
Büyük güç, büyük sorumluluk getirir.
'büyük şehir' Konstantinopolis'e saldırmaya cesaret ettiler .
Tokyo büyük bir şehir.
- Bu senin büyük şansın.
- Bu senin için büyük bir şans.
Siz gerçekten yardımcıydınız.
Muhteşem bir yardımcısın.
Herkes gerçekten çok korkmuştu.
Büyük bir yılan, baksanıza.
çok büyük cezalar veriyor
Ayrıntıya büyük miktarda dikkat edilmiş
O büyük kayıplara tahammül etti.
Herkes büyük pizzaları seviyor.
Mary'nin büyük gözleri var.
Ben çok korktum.
Onun büyük sorunları var.
Onun büyük sorunları var.
Gözleri büyüdü.
Baykuşların büyük gözleri var.
Tom'un büyük sorunları var.
Tavşanların büyük kulakları vardır.
Onun büyük elleri var.
Büyük ellerim var.
Onun büyük ayakları var.
Onun geniş göğüsleri vardır.
Bu büyük olanı.
Tom'un büyük gözleri var.
Küçük neden büyük etki.
Tom'un büyük ayakları var.
Birçok zorluklarla karşılaştım.
Tom'un büyük kulakları var.
İki büyük viski lütfen.
Tom'un büyük elleri var.
Büyük kızlar ağlamaz.
Tom'un büyük dudakları var.
Gözlerim genişledi.
Benim büyük ayaklarım var.
Çok korkuyorum.
O, çok korkuyor.
Büyük patates kızartması, lütfen.
O büyük bir sanatçı oldu.
Bozuk mu istersiniz bütün mü?
Sana büyük bir özür borçluyum.
Aktörün büyük bir yatı vardır.
O büyük bir alabalık yakaladı.
- İngilizcede büyük ilerleme yapıyor.
- İngilizcede büyük ilerleme kaydediyor.
İkiniz de çok yararlıydınız.
Siz bana çok yardım ettiniz.
İşte Almanya'nın büyük bir haritası.
Bu kavramsallaştırmanın harika faydaları var.
Umudum bu yönde.
işte büyük tablo bu
bazı türlerin kanatları da büyüktür
Okayama büyük bir şehir mi?
İngilizce öğrenmek zor bir iştir.
Molly'nin büyük bir saati var.
Turnalar büyük güzel hayvanlardır.
Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.
Tokyo büyük bir şehir.
Ben büyük köpekleri sevmiyorum.
Onun büyük bir ağzı var.
Onun büyük mavi gözleri var.
Büyük bir pul koleksiyonum var.
Japonya büyük miktarda petrol ithal eder.
O büyük bir sürprizdi.
Büyük bir burnun var.
Büyük bir ailen var mı?
Büyük sır nedir?
Tom büyük bir alabalığı tutup karaya çıkardı.
Bu büyük bir şey değil.
Tom'un büyük bir burnu var.
- O tamamen büyük bir yalandı.
- Bu tamamen büyük bir yalandı.
- Hepsi koca bir yalandı.
Büyük gün ne zaman?
Bu benim büyük fırsatım.
Onun büyük burnu mu var?
Büyük bir patlama vardı.
Tom son derece yararlıydı.
Tom'un ayakları gerçekten büyük.
Çok düşmanlık hissediyorum.
Sen gerçekten harikasın.
O bir süperstar.
Onlar gerçekten büyük elmalar.
- Tepeleme pilav alabilir miyim lüten?
- Bana büyük porsiyon pilav getirin lütfen.
Onun büyük bir ailesi var mı?
Onun büyük bir burnu var mı?
Onun büyük mavi gözleri var.
Bugün büyük gün.
Tom'un büyük bir ailesi mi var?
Tom çok çalışır.
Tom çok destekleyiciydi.
Mary çok destekleyiciydi.
Benim büyük bir ailem var.
Onun büyük bir ailesi vardır.
Ablam İngilizce öğretmenidir.