Translation of "Großbritannien" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Großbritannien" in a sentence and their turkish translations:

Intensivpflegebetten in Großbritannien

İngiltere yoğun bakım yatak sayısının

Großbritannien ist eine Insel.

Britanya bir adadır.

- Warst du schon einmal in Großbritannien?
- Waren Sie schon einmal in Großbritannien?

İngiltere'de hiç bulundun mu?

Großbritannien verlässt die Europäische Union.

İngiltere, Avrupa Birliği'ni terk ediyor.

In Großbritannien fährt man links.

İngiltere'de solda araba sürersin.

Nicht die USA. Auch nicht Großbritannien.

Birleşik Devletler istemiyor. İngiltere de öyle.

Man sagt, er sei in Großbritannien.

Onun Britanya'da olduğu söylenir.

Großbritannien besteht aus Wales, England und Schottland.

Büyük Britanya; Galler, İngiltere ve İskoçya'dan oluşur.

Ich bin in Großbritannien geboren und aufgewachsen.

İngiltere'de doğdum ve büyüdüm.

Nach dem Krieg hatte Großbritannien zahlreiche Kolonien.

Savaştan sonra İngiltere'nin birçok kolonisi vardı.

Indien ist 1947 von Großbritannien unabhängig geworden.

Hindistan İngiltere'den bağımsızlığını 1947 yılında kazandı.

Das Buch soll in Großbritannien ein Bestseller sein.

Kitabın İngiltere'de bir bestseller olduğu söylenir.

Genau wie die USA ist Großbritannien großteils abgeriegelt.

Tıpkı ABD gibi, Birleşik Krallık’ta da sokağa çıkma kısıtlamaları var.

Der neue Tunnel wird Großbritannien mit Frankreich verbinden.

Yeni tünel Büyük Britanya ile Fransa'yı birbirine bağlayacak.

Ein Lkw wird in Großbritannien als „lorry“ bezeichnet.

İngiltere'de "truck" bir "lorry" olarak adlandırılır.

Großbritannien sah sich mit einem gefährlichen Nahrungsmittelengpass konfrontiert.

İngiltere tehlikeli şekilde düşük gıda malzemeleri ile karşı karşıya idi.

Frankreich und Großbritannien schlossen sich der Invasion an.

Fransa ve İngiltere işgale katıldı.

Um gegen Korruption und illegalen Handel mit Großbritannien vorzugehen.

, İngiltere ile yolsuzluğa ve yasadışı ticarete engel oldu.

- Er ist nach Großbritannien gegangen.
- Er ist nach Britain gegangen.

O Britanya'ya gitti.

Großbritannien hat für den Austritt aus der Europäische Union gestimmt.

İngiltere Avrupa Birliğini terk etmek için oy kullandı.

Großbritannien ist nach Deutschland die zweitgrößte Volkswirtschaft der Europäischen Union.

İngiltere Almanya'dan sonra, Avrupa Birliği'nin ikinci en büyük ekonomisidir.

Großbritannien wird Hunger leiden, wenn die U-Boote sind nicht bald besiegt.

U gemileri eğer İngiltere, açlık ile karşı karşıya gelecek yakında yenilmezler.

Etwas Besonderes zu sein, scheint für Großbritannien die oberste Priorität zu haben.

Özel bir şey olmak İngiltere'nin ilk önceliği gibi görünüyor.

Aber anstatt darauf zu warten, dass die Arbeiter entlassen werden, macht Großbritannien etwas Anderes.

Fakat Birleşik Krallık, çalışanların kovulmasını beklemek yerine, farklı bir şey yapıyor.

- Indien wurde über viele Jahre von England kontrolliert.
- Indien wurde viele Jahre von Großbritannien regiert.

- Hindistan uzun yıllar boyunca Büyük Britanya tarafından yönetildi.
- Hindistan uzun yıllar Birleşik Krallık tarafından yönetildi.

Ich kann es nicht glauben, dass Großbritannien für den Austritt aus der Europäischen Union gestimmt hat.

İngiltere'nin Avrupa Birliğini terk etmek için oy kullandığına inanamıyorum.

Angst vor Immigration ist einer der Gründe, warum Großbritannien dafür votiert hat, die Europäische Union zu verlassen.

Göç ile ilgili kaygı Büyük Britanya'nın Avrupa birliğinden ayrılmak için oy verme nedenlerinden biridir.

Die Vereinigten Staaten und Großbritannien haben unterschiedliche Gebärdensprachen. Mexikanische Gebärdensprache unterscheidet sich auch von der Spanischen Gebärdensprache.

Birleşik Devletler ve İngiltere'nin farklı işaret dilleri vardır. Meksika İşaret Dili de İspanyolca İşaret Dili'nden farklıdır.