Translation of "Insel" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Insel" in a sentence and their turkish translations:

Niemand ist eine Insel.

Hiçbir insan bir ada değildir.

Sumatra ist eine Insel.

Sumatra bir adadır.

Das ist keine Insel.

O bir ada değil.

Zypern ist eine Insel.

Kıbrıs bir adadır.

Großbritannien ist eine Insel.

Britanya bir adadır.

- Diese Insel ist im Süden von Japan.
- Diese Insel ist im Süden Japans.
- Diese Insel ist südlich von Japan.

Bu ada Japonya'nın güneyinde.

Die Insel ist ein Kinderparadies.

Ada çocuklar için bir cennet.

Das Flugzeug überflog die Insel.

Uçak adanın üzerinde uçtu.

Ich empfehle die Insel Maui.

Ben Maui'yi öneriririm.

Hoffentlich ist die Insel schön.

Umarım, ada güzeldir.

Diese Insel ist ein Kinderparadies.

Bu ada çocuklar için bir cennet.

Diese Insel ist amerikanisches Hoheitsgebiet.

O ada Amerikan bölgesidir.

Bleiben wir auf der Insel?

Adada mı kalacağız?

- Die Insel hat einen schönen Hafen.
- Die Insel verfügt über einen ausgezeichneten Hafen.

Adanın güzel bir limanı var.

- Hast du auf der Insel etwas vergraben?
- Haben Sie auf der Insel etwas vergraben?
- Habt ihr auf der Insel etwas vergraben?

O adada bir şey gömdün mü?

- Hast du auf der Insel etwas vergraben?
- Haben Sie auf der Insel etwas vergraben?

O adada bir şey gömdün mü?

Diese Insel versinkt nicht im Wasser

bu ada suda batmıyor

Die Insel liegt südlich von Japan.

Ada Japonya'nın güneyine doğrudur.

Die Insel wurde vom Taifun getroffen.

Ada tayfun tarafından vuruldu.

Der König herrschte über die Insel.

Kral ada üzerinde hüküm sürdü.

Okinawa ist die südlichste Insel Japans.

Okinawa, Japonya'nın en güneydeki adasıdır.

Madagaskar ist die größte Insel Afrikas.

Madagaskar Afrika'nın en büyük adasıdır.

Dort ist die Insel meiner Träume!

İşte, hayallerimin adası!

Honshū ist die größte Insel Japans.

Honshu Japonya'nın en büyük adasıdır.

Diese Insel hat ein ideales Klima.

Bu adanın kusursuz bir iklimi var.

Diese Insel hat ein tropisches Klima.

- O ada tropikal bir iklime sahiptir.
- O adanın tropikal bir iklimi vardır.

- Wie viele Tempel sind auf dieser Insel?
- Wie viele Tempel gibt es auf dieser Insel?

Bu adada kaç tane tapınak var?

- Sie ließen Tom auf der Insel zurück.
- Sie haben Tom auf der Insel im Stich gelassen.

Onlar Tom'u adada bıraktı.

Die Insel befindet sich westlich von Japan.

- Ada Japonya'nın batısında yer alır.
- Ada Japonya'nın batısına doğru uzanır.

Jeder Teil der Insel ist erkundet worden.

Adanın her parçası incelendi.

Die Insel wurde früher von Frankreich beherrscht.

O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi.

Auf der Insel gibt es kein Leben.

Adada yaşam yoktur.

Es gibt zahlreiche Flüsse auf der Insel.

Ada nehirler ile doludur.

Die Insel ist sehr leicht zu erreichen.

Ada ulaşılması çok kolaydır.

Die Insel ist fast eine Meile breit.

Ada yaklaşık bir mil genişliğindedir.

Es gibt viele Flüsse auf dieser Insel.

O adada bir sürü nehir var.

Der Schatz war auf der Insel vergraben.

- Hazine adada gömülüydü.
- Hazine, adada gömüldü.

Die Insel braucht ein Krankenhaus, keine Brücke.

Adanın köprüye değil hastaneye ihtiyacı var.

Auf der gesamten Insel wurden Kirchen errichtet.

Kiliseler tüm ada üzerine inşa edilmiştir.

Viele Touristen besuchen jedes Jahr diese Insel.

Bu adaya her yıl birçok turist gelir.

Nur wenige Menschen leben auf der Insel.

Çok az sayıda insan adada yaşıyor.

Auf dieser Insel kann man nicht leben.

O adada yaşayamazsınız.

Man kann eine Bootsfahrt zur Insel machen.

Adaya bir tekne gezisi yapabilirsin.

In der Ferne sahen wir die Insel.

Biz adayı uzaktan gördük.

Ist Borneo eine Insel oder ein Kontinent?

Borneo bir ada mı yoksa bir kıta mı?

Es gab kein Leben auf der Insel.

Adada hayat yoktu.

Unsere künstliche Insel ist noch unzureichend bewaldet.

Bizim yapay adamız, henüz çok iyi ormanlık alan değil.

Wolltest du jemals auf einer Insel leben?

Hiç bir adada yaşamak istedin mi?

- Auf der Insel ist es das ganze Jahr über warm.
- Auf der Insel ist es ganzjährig warm.

Ada yıl boyunca ılıktır.

- Es gibt nur einen Laden auf der ganzen Insel.
- Es gibt auf der ganzen Insel nur ein Geschäft.

Koca adada sadece tek dükkan var.

Wir sind mit einem Boot zur Insel gefahren.

Biz adaya giden tekneye bindik.

Wir können die Insel in der Ferne sehen.

Uzaktaki adayı görebiliyoruz.

Es hat noch nie geschneit auf der Insel.

Adada asla kar yağmadı.

Es gibt keine regelmäßige Bootsverbindung zu der Insel.

Adaya düzenli bir tekne servisi yoktur.

Auf der Insel sind keine Tiere zu finden.

Adada hiçbir hayvan bulunmuyor.

Zu dieser Zeit lebte niemand auf der Insel.

O zaman adada kimse yaşamadı.

Auf dieser Insel lebte einmal ein alter Mann.

Bir zamanlar bu adada yaşlı bir adam yaşarmış.

Er wurde wegen Hochverrats auf eine Insel verbannt.

O vatana ihanet için bir adaya sürüldü.

Die meisten Schlangen auf dieser Insel sind ungefährlich.

Bu adadaki pek çok yılan zararsızdır.

Wie lange lebst du schon auf dieser Insel?

Ne kadar süredir bu adada yaşıyorsun?

Wie kommen wir bloß von dieser Insel weg?

Bu adadan nasıl ayrılacağız?

Wir werden nicht lebend von dieser Insel kommen.

Bu adadan canlı çıkamayacağız.

Die Piraten vergruben auf der Insel einen Schatz.

Korsanlar adaya bir hazine gömdüler.

Eines Tages versank die Insel Atlantis im Meer.

Bir gün, Atlantis adası denizde kayboldu.

Napoleon lebte auf der Insel Elba im Exil.

Napolyon, Elba adasında sürgünde yaşadı.

Wie lange hast du auf der Insel gewohnt?

Adada ne kadar yaşadın?

Es ist nicht möglich, von dieser Insel fortzugehen.

Bu adayı terk etmek mümkün değil.

Diese Insel gehörte im 19. Jahrhundert zu Frankreich.

Bu ada 19.yüzyılda Fransa'ya aitti.

Ein Flug zur Insel kostet Sie 100 Dollar.

Adaya uçmak sana 100 dolara mal olacak.

Hohes Alter ist eine Insel, umringt vom Tod.

Büyük yaş ölümün etrafını saran bir adadır.

Bei klarem Wetter kann man die Insel sehen.

Hava açık olduğunda biri adayı görebilir.

- Die Insel ist während des Winters von Eis und Schnee bedeckt.
- Im Winter liegt die Insel unter Eis und Schnee.

Ada kış boyunca buzla ve karla kaplıdır.

Eher vielleicht eine kleine Insel vor der Küste Portugals.

Ama belki Portekiz'in küçük bir adası olabilir.

Zwei Tage später kamen wir auf der Insel an.

İki gün sonra adaya vardık.

Aus dem Flugzeug sieht diese Insel sehr schön aus.

Uçaktan bakıldığında, ada çok güzel görünüyor.

Die Insel ist mit dem Boot leicht zu erreichen.

Adaya tekne ile ulaşmak kolaydır.

Die Insel liegt eine Meile von der Küste entfernt.

Ada, sahilin bir mil açığında bulunuyor.

Es war schwierig für sie, zur Insel zu gelangen.

Adaya ulaşmak onlar için zordu.

Es gab kein Zeichen von Leben auf der Insel.

Adada hiçbir yaşam belirtisi yoktu.

Italo Calvino wurde 1923 auf der Insel Kuba geboren.

Italo Calvino 1923'te Küba adasında doğdu.

Im April waren nicht viele Feriengäste auf der Insel.

Nisan ayında adada çok tatilci yok.

Drei Jahre lang war ich allein auf dieser Insel.

Üç yıldır bu adada yalnızım.

Aus dieser Entfernung erinnert das Schiff an eine Insel.

O mesafeden gemi bir adaya benziyor.

- Es lebte einmal eine alte Frau auf einer kleinen Insel.
- Es war einmal auf einer kleinen Insel, da lebte eine alte Frau.

Bir zamanlar küçük bir adada yaşlı bir kadın yaşıyordu.

Die Insel liegt etwa zwei Meilen von der Küste entfernt.

Ada kıyıdan yaklaşık iki mil uzaklıktadır.

Die Wirtschaft der Insel hängt von der fischverarbeitenden Industrie ab.

Adanın ekonomisi balıkçılık sektörüne bağlıdır.

Es gibt immer noch einige wilde Stämme auf dieser Insel.

O adada hâlâ bazı vahşi kabileler var.

Man kann die Insel nicht anders als per Boot erreichen.

Adaya tekne haricinde ulaşma imkanı yok.