Examples of using "Direkt" in a sentence and their turkish translations:
Tom hemen arkanda.
Sorularınız çok doğrudandı.
direkt olarak etkilenecek.
Hemen yanı başımızdaki Çin
Tom çok açık sözlü.
Hemen dışardayım.
Arkamda kal.
Ben direkt buraya geldim.
Neden ona doğrudan sormuyorsun?
o zaman yanardağların kendisinden başka bir yere bakmamalısınız.
O tam benim arkamdaydı.
Ben hemen yanındayım.
Onun ofisi orada sağda.
Ben ona doğrudan sorabilirdim.
Uydu fırlatma canlı olarak yayınlandı.
Tom sağ tarafımda oturuyor.
Biz tam senin arkandayız.
O benim yanımda oturur.
Tom hemen konuya girdi.
Tom hemen arkamda.
Ben senin hemen arkandaydım.
O, tam önümde oturdu.
Tom doğruca yatağa gitti.
Görevim değişmiyor.
Tom'un arkasındayım.
- Sınavlar yaz tatilinden hemen sonradır.
- Sınavlar yaz tatili akabinde.
Yaz tatilinden hemen sonra sınavlarımız var.
Bear'ı önümüzde görüyorum.
Halatla dümdüz bir şekilde mi inelim,
O doğruca şişeden içti.
O doğruca şişeden içti.
Tom tam benim arkamda duruyor, değil mi?
Neden doğrudan ona sormuyorsun?
Tom şişeden içti.
O tam olarak bir sır değildi.
O, doğrudan bana bildirecek.
- Evim denize bakıyor.
- Evim full deniz manzaralı.
- O sadece köşede.
- Hemen şuracıkta.
Bu uçak Tokyo'ya kesintisiz uçar.
Tom doğrudan eve geldi.
sosyal plastiği doğrudan üretimde kullanıyor.
Doğruca şehir merkezine çıkan ana yol.
evin sadece etrafında olabilirsin
hemen alt tarafımızda Arap levhası var
Doğrudan ve ya dolaylı olarak ne fark eder ki?
Çoğu insan ortaya çıkan yeni fikirlere bakar ve onları yargılar.
Köpek balıkları tam olarak kayanın dibine geldi.
Yaz tatilinden hemen sonra sınavlara gireceğim.
- Kasaba, Londra'nın hemen yukarısında yer alır.
- Kasaba, Londra'nın hemen kuzeyinde yer alır.
Otobüs evimden önce durur.
Evim hastanenin tam karşısında.
Tom doğruca eve gideceğine söz verdi.
Kaza gözlerimin önünde oldu.
Doğrudan doğruya onun gözlerine baktı.
Öğleden sonra güneşi doğrudan odama gelir.
Kaza tam gözümüzün önünde oldu.
O, doğrudan onun gözüne baktı.
Tam arkamda koşuşunu duyuyordum.
fabrikatörlere geldi doğrudan doğruya fabrikatörleri eleştirdi
Hemen yatmaya gidebilirsin.
Bilgiyi doğrudan ondan aldım.
Dikkat et! O sana doğru geliyor!
Kaygan yılan onun tam elinin dışına kaydı.
Hayvanat bahçesinin hemen kuzeyinde bir müze var.
ve bu beni soğuk zeminden koruyacaktır.
Bu beni soğuk zeminden koruyacaktır.
bu patlama 2 bin kilometre kare alanı doğrudan etkiledi
"Çok şükür güvende. Kayanın altında." dedim.
Tam senin gözlerinin önünde sandviç yaparlar.
Yavrular, antilopları korkutup kaçırıyor. Doğruca dişiye geliyorlar.
O tam senin üzerinde.
Tom onu tanımadan Mary'nin yanından geçti.
Benim odam tam yukarıda.
O, akşam yemeğinden sonra hemen ev ödevini yapmaya başladı.
ve sonra da bu kenardan, o enkazın yanına ineceğiz.
Öğretmen dersi bitirdikten hemen sonra zil çaldı.
Onun tam arkasındayım.
- Deniz kıyısında yaşadığım için sık sık plaja giderim.
- Evim denize yakın olduğu için sık sık sahile inerim.
Tom Mary'yi akşam yemeği için bir sahil restoranına götürdü.
Tom eve varır varmaz doğruca odasına gitti.
Küresel ısınmanın karbondioksit emisyonu ile doğrudan ilgili olduğu söyleniyor.
- Tom'un gözünün içine baktım.
- Doğrudan Tom'a baktım.
Dün okuldan sonra doğruca eve gittin mi?
Yapmak istediğimiz şey gölgelik bir yer bulup onları güneşten saklamak.
Toplum üretimden ve tüketimden soyutlanamaz.
bu devasa yaratık, zırhlı gövdesiyle doğrudan mücadeleye girer.
Oraya doğrudan otobüs ya da trenle gidebilirsiniz.
Çıplak gözle güneşe doğrudan doğruya bakmamalısın.
Buraya küçük bir platform yaptık, yani kardan yüksekte.
Napolyon ona Borodino'nun kahramanı olarak direk başvurduğunda Ney, kaderini bir
Buradaki bir klima havanın, restoranın bu kısmında dolaşmasını sağladı.
Öğretmenin önünde oturan kız öğrenci Almanyalıdır.