Translation of "China" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "China" in a sentence and their turkish translations:

China, Indien, Pakistan.

Çin, Hindistan, Pakistan.

China, Indien, Afrika.

Çin, Hindistan, Afrika.

Ich mag China.

Çin'i seviyorum.

Magst du China?

Çin'i seviyor musun?

Gefällt ihm China?

O Çin'i sever mi?

Hergestellt in China.

Çin malı.

- Er ist aus China zurückgekommen.
- Er kehrte aus China zurück.

- O, Çin'den döndü.
- O, Çin'den geri geldi.

China direkt neben uns

Hemen yanı başımızdaki Çin

Ich mag China sehr.

Çin'i gerçekten seviyorum.

Ich komme aus China.

- Ben Çin'denim.
- Ben Çin'den geliyorum.

Chile ist nicht China.

Şili Çin değil.

Wir sind in China.

Çin'deyiz.

China sucht neue Energiequellen.

Çin yeni enerji kaynakları arıyor.

- China ist reich an natürlichen Ressourcen.
- China ist reich an Bodenschätzen.

Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.

- Wann kamst du in China an?
- Wann seid ihr in China angekommen?
- Wann war Ihre Ankunft in China?

Çin'e ne zaman vardın?

- Toms Arbeitsplatz wurde nach China ausgelagert.
- Toms Arbeitsplatz wurde nach China ausgegliedert.

Tom'un işi Çin'e yaptırıldı.

- Welchen Eindruck hast du von China?
- Welchen Eindruck haben Sie von China?

Çin hakkında ne izlenimin var?

- Japan hat diplomatische Beziehungen mit China.
- Japan unterhält diplomatische Beziehungen zu China.

Japonya'nın Çin ile diplomatik ilişkileri vardır.

China ist der weltgrößte Reisproduzent.

Çin dünyanın önde gelen pirinç üreticisidir.

Herr Wang kommt aus China.

Bay Wang Çinlidir.

Riesenpandas leben nur in China.

Dev pandalar sadece Çin'de yaşarlar.

China ist größer als Japan.

Çin, Japonya'dan daha büyüktür.

Tee wurde aus China eingeführt.

Çay Çin'den getirildi.

China ist ein großes Land.

Çin büyük bir ülkedir.

Das ist in China beliebt.

Bu, Çin'de popülerdir.

Dieses Buch handelt von China.

Bu kitap Çin hakkında.

Mein Vater ging nach China.

Babam Çin'e gitti.

Meine Eltern stammen aus China.

Anne ve babam Çinlidirler.

Facebook ist in China gesperrt.

Facebook, Çin'de engellidir.

Er ist aus China zurückgekehrt.

Çin'den döndü.

Taiwan ist das demokratische China.

Tayvan, demokratik Çin'dir.

Marie ist aus China zurück.

Mary Çin'den döndü.

China ist ein riesiges Land.

Çin büyük bir ülkedir.

Das Buch handelt über China.

Bu kitap Çinle ilgilidir.

Er war aus China zurückgekommen.

Çin'den geri döndü.

Japans wichtigster Gegner war China.

Japonya'nın en önemli rakibi Çin'di.

Wir sind nicht in China.

Çin'de değiliz.

- Er hat ein Buch über China geschrieben.
- Er schrieb ein Buch über China.

- O Çin hakkında bir kitap yazdı.
- O Çin üzerine bir kitap yazdı.

- Die englische Sprache wird auch in China gelernt.
- Englisch wird auch in China gelernt.

İngilizce de Çin'de öğreniliyor.

- Wir aßen Peking-Ente im China-Restaurant.
- Wir aßen im China-Restaurant Peking-Ente.

Çin restoranında Pekin ördeği yedik.

Effiziente Transportsysteme von Brasilien bis China;

Brazilya'dan Çin'e hızlı ve verimli ulaşım;

Das betrifft auch Indien und China.

Bu Hindistan ve Çin'i de içeriyor.

Und da kommt China ins Spiel.

İşte bu noktada Çin devreye giriyor.

In China schon Realität geworden ist.

orada gerçek oldu bile.

Diese Tradition ist in China entstanden.

Gelenek Çin kökenlidir.

China ist viel größer als Japan.

Çin Japonya'dan çok daha büyüktür.

Er ist in China eine Autorität.

O, Çin'de bir otoritedir.

Er stellt in China Spielsachen her.

O, Çin'de oyuncak üretiyor.

Er bricht morgen nach China auf.

O yarın Çine gidiyor.

Japan befindet sich östlich von China.

Japonya Çin'in doğusundadır.

Er möchte unbedingt nach China gehen.

O, Çin'e gitmek için istekli.

Er schrieb ein Buch in China.

O, Çin'de bir kitap yazdı.

Ich war noch nie in China.

Çin'e hiç gitmedim.

Haifischflossensuppe ist in China sehr beliebt.

- Köpek balığı süzgeci çorbası Çin'de çok popülerdir.
- Köpek balığı süzgeci çorbası Çin'de çok yaygındır.

Taiwan ist kein Teil von China.

Tayvan, Çin'in bir parçası değildir.

In China gibt es 56 Minderheiten.

Çin'de, 56 tane azınlık vardır.

Japan hat diplomatische Beziehungen zu China.

Japonya'nın Çin ile diplomatik ilişkileri vardır.

Mein Vater ist nach China gegangen.

Babam Çin'e gitti.

Das Papier wurde in China erfunden.

Kağıt ilk kez Çin'de icat edildi.

Ich glaube, sie kommt aus China.

Sanırım o Çinli.

Er schrieb viele Bücher über China.

Çin hakkında çok sayıda kitap yazdı.

Dieses Plastikeichhörnchen wurde in China hergestellt.

Bu plastik sincap Çin'de üretildi.

Dieses Produkt wurde in China gefertigt.

- Bu ürün Çin'de yapıldı.
- Bu ürün Çin'de üretilmiştir.

Diese Wolke sieht wie China aus.

- O bulut Çin'e benziyor.
- O bulut Çin gibi görünüyor.

2001 trat China der Welthandelsorganisation bei.

Çin, 2001'de Dünya Ticaret Örgütü'ne katıldı.

Hongkong wurde 1997 an China zurückgegeben.

Hong Kong 1997'de Çin'e geri verildi.

- Welche Gegend in China gefällt Ihnen am besten?
- Welche Region in China gefällt dir am besten?

En çok Çin'in hangi bölümünü seversiniz?

Und überraschenderweise war China ausgeglichen und selbstversorgend.

İlginç bir şekilde Çin aslında gıdasal olarak kendine yeterliydi.

Er hat viele Bücher über China geschrieben.

Çin hakkında çok sayıda kitap yazdı.

Ich ging vor zwei Jahren nach China.

Ben iki yıl önce Çin'e gittim.

China ist das größte Land in Asien.

Asya'da en büyük ülke Çindir.

Diese amerikanische Flagge wurde in China hergestellt.

Bu Amerikan bayrağı Çin'de yapıldı.

Nach Japan kam ich von China aus.

Çin'den Japonya'ya geldim.

Japan liegt in der Nähe von China.

Japonya, Çin'e yakındır.

Ich habe ein Buch über China geschrieben.

Çin hakkında bir kitap yazdım.

Ich breche nächste Woche nach China auf.

Gelecek hafta Çin için yola çıkacağım.

Die Republik China ist ein demokratischer Staat.

Çin Cumhuriyeti, demokratik bir devlettir.

Er hat ein Buch über China geschrieben.

O Çin hakkında bir kitap yazdı.

Wir können unser Land mit China vergleichen.

Biz ülkemizi Çin'le karşılaştırabiliriz.

Zweiunddreißig madagassische Stipendiaten fliegen fort nach China.

Otuz iki Madagascan alimi Çin'e uçuyor.

Sie wuchs in Japan und China auf.

Japonya'da ve Çin'de büyüdü.

Ich habe einen weiteren Freund in China.

- Çin'de başka bir arkadaşım var.
- Çin'de bir arkadaşım daha var.

Dieses Manga ist in China ziemlich populär.

Bu manga Çin'de oldukça popüler.

Ich studiere seit zehn Monaten in China.

- On aydır Çin'de okumaktayım.
- On aydır Çin'de okuyorum.

China ist zwanzigmal so groß wie Japan.

Çin, Japonya'dan yirmi kat daha büyüktür.