Examples of using "Brennen" in a sentence and their turkish translations:
Ahşap evler kolayca tutuşurlar.
Evler yanıyor.
Gözlerim yanıyor.
Cayır cayır yanın.
yahu işte yanmayalım fazla
Noel ağacındaki mumlar yanıyor.
Bu yanmaz.
Heveslice, kabilenin en ünlü avcısını dinlemeyi beklemektedirler.
Bunun nasıl yanacağından emin değilim.
Ahşaptan yapılan evler taştan yapılanlara göre daha çabuk yanar.
Bu odun yanmaz.
Bu bir süre daha yanmaya devam edecektir. Pekâlâ, içeri girelim.
Keşke DVD'ye nasıl kayıt yapılacağını bilebilsem.
Sen cehennem ateşinde yanacaksın.
Neden toplantı odasındaki ışığı açık bıraktın?
yani ateşimiz var evet ama her istediğimiz zaman yakamıyoruz
içinde bir sürü reçine yağı var. Ve bir süre daha yanmaya devam edecektir.
Tom, bütün gece ışıkları açık bıraktı.
Burada merhamet yok, Pinokyo. Senin canını bağışlıyorum. Harlequin senin yerine yanmalı. Ben acıktım ve akşam yemeğim pişirilmeli.
Işığının açık olduğunu gördüm ve hâlâ uyanık olduğunu biliyordum.