Examples of using "Voient" in a sentence and their turkish translations:
Onlar onu görüyor.
Onlar Dan'ı görüyorlar.
Onlar bizi asla görmedi.
Biyolüminansı çok net görebilirler.
Yarın amcaları ile görüşecekler.
Onlar seni burada görmeden önce git buradan.
İnsanlar gördüklerine inanırlar.
İzler zar zor görülebilir.
Yavrunun gözleri en iyi su altında görür.
İkisi de yapay ışıkta iyi görüyor.
çünkü televizyonda o halkı görüyorlar
bu yarasaları konakçı olarak görüyorlar
Onlar mali sorunlarla karşı karşıya.
Üç kuşak şeyleri üç şekilde görür.
Timsahların karanlıkta iyi gören gözleri vardır.
İnsanlar diğerlerine saygılı olduğunu gördüğünde,
Sınırlar uzaydan görünmese de
pornografide gördükleri temiz ve ufacık olanlarla kıyaslıyorlar.
Tom arkadaşlarının kendisinin ağladığını görmesini istemiyordu.
Politikacılar olaya bu açıdan bakmıyor.
Şu an pek çok insan beyni bir kara kutu gibi düşünüyor,
Ormana baktıklarında, ağaçları görmüyorlar.
Bu sırada bu ilaçların fiyatları 2012'den beri %68 artarak
ve doğarken sahip oldukları gücü görmeyi, nerede ve nasıl ise
İnsanlar zengin ya da fakir olmalarına bağlı olarak işlere farklı olarak bakarlar.
Komşular posta kutusunun boşaltılmadığını görüyorlar.
Başkalarının seni gördüğü gibi senin kendini görmen çok zor.
Mavi ve yeşil renkleri çok iyi görebilen omurgasızlar için karşı konulmazdırlar.
- Onlar haftada bir kez buluşurlar.
- Haftada bir buluşurlar.
Mutlular, çünkü pencerenin kenarında ağaçtaki kuşları görüyorlar.
Filler karanlıkta bizden iyi görür ama aslanın yanına bile yaklaşamazlar.
Aşıklar dünyada yalnızca kendilerini görüyorlar, ancak dünyanın kendilerini gördüğünü unutuyorlar.
Modern toplumun en büyük sorunlarından biri, insanların dünyayı benim gibi görmemeleri.
Ebeveynler yeni nesile gerçeklikten uzak ve gerçekçi olmayan hayallerin peşinde koşturan bir nesil olarak olarak bakıyor.