Translation of "Villes" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Villes" in a sentence and their turkish translations:

Les villes.

Şehirler.

J'aime les villes.

Şehirleri seviyorum.

Et restreindre sérieusement vos voyages de villes en villes,

Ve şehirden şehre seyahatlerinizi ciddi şekilde sınırlayın.

Et des villes meilleures

Ve daha iyi şehirler

Imaginez des villes arabes

Bir gün uyandığınız ve bulamadığınız Arap şehirlerini hayal edin ...

J'aime les grandes villes.

Büyük şehirleri severim.

De Targoviste, et d'autres villes.

genişleterek pekiştirdi.

Tandis que les villes s'étendent,

Dünyanın şehirleri genişledikçe...

Améliore la vie dans les villes

şehirleri daha iyi yaşanacak yerlere dönüştürür.

En concevant les villes du futur,

Geleceğin şehirlerini tasarlarken...

Le pont joint les deux villes.

- Köprü iki şehri birleştiriyor.
- Köprü iki şehri birbirine bağlıyor.

Je n'aime pas les grandes villes.

Ben büyük şehirleri sevmem.

L'air est pollué dans les grandes villes.

Büyük şehirlerde hava kirlidir.

Je n'aime pas visiter les grandes villes.

Büyük şehirleri ziyaret etmekten hoşlanmam.

Kyoto et Boston sont des villes jumelées.

- Kyoto ve Boston kardeş şehirlerdir.
- Kyoto ve Boston ikiz şehirlerdir.

Nous avons visité toutes les villes importantes.

Biz bütün büyük şehirleri gezdik.

- Paris est une des plus grandes villes dans le monde.
- Paris est une des villes les plus grandes du monde.
- Paris est l'une des plus grandes villes au monde.

- Paris, dünyadaki en büyük kentlerden biridir.
- Paris dünyanın en büyük şehirlerinden biri.

Partout dans le monde, les villes en construisent

Dünya genelinde, muazzam kaynaklarla

Les villes, les gens, l'architecture vont et viennent,

Şehirler, insanlar, mimari gelip geçer

Nous ne pouvons pas construire des villes inclusives

herkesi dinlemeksizin

Le commerce a présidé au développement des villes.

Ticaret şehirlerin gelişmesine neden oldu.

La gare est située entre les deux villes.

İstasyon iki şehir arasında yer almaktadır.

Les deux villes sont reliées par cette autoroute.

İki şehir bu otoyol ile birbirine bağlandı.

Je n'aime pas l'atmosphère polluée des grandes villes.

Büyük şehirlerdeki atmosfer kirliliğini sevmiyorum.

Kiev est la mère des villes de Russie.

Kiev Rus şehirlerinin anasıdır.

De nombreuses villes furent détruites par les bombes.

Birçok şehir bombalar tarafından yok edildi.

Les villes sont plus grandes que les villages.

Şehirler köylerden büyüktür.

Les deux villes sont séparées par un fleuve.

İki kasaba bir nehirle ayrılır.

Je m'intéresse aux villes anciennes du monde entier.

Dünyadaki eski şehirlere ilgim var.

La gare est située entre ces deux villes.

İstasyon, bu iki kasaba arasında yer alır.

Nos villes créent de sérieux problèmes de pollution.

Şehirlerimiz ciddi kirlenme sorunları yaratıyor.

Londres est l'une des plus grandes villes mondiales.

Londra, dünyanın en büyük şehirleri arasındadır.

- Boston est l'une des villes que je veux vraiment visiter.
- Boston fait partie des villes où j'ai vraiment envie d'aller.

Boston gerçekten ziyaret etmek istediğim şehirlerden biri.

Nos villes et nos communautés ne sont pas prêtes.

Şehirlerimiz ve topluluklarımız hazır değil.

Des nids de serpents souterrains et des villes abandonnées,

yerin altındaki yılan çukurlarına ve saklanacak bir sürü yer olan

Je vais vous raconter l'histoire d'une de ces villes,

Sizlerle bu şehirlerden birinin hikayesini paylaşacağım,

Il a fait de vous des habitants des villes

Seni şehir sakinleri yaptı

Yokohama est l'une des plus grandes villes du Japon.

Yokohama, Japonya'daki en büyük şehirlerden biridir.

Toutes les grandes villes connaissent des problèmes de circulation.

Bütün büyük şehirlerin trafik sorunu var.

Paris est une des plus belles villes du monde.

Paris dünyadaki en güzel kentlerden biridir.

Ces deux villes ont les mêmes règles de circulation.

Bu şehirlerin trafik kuralları aynıdır.

Il y a beaucoup de grandes villes au Brésil.

Brezilya'da birçok büyük şehirler vardır.

Toutes les grandes villes ont des problèmes de transport.

Bütün büyük şehirlerin ulaşım sorunları var.

Les Pokémons ont envahi les rues des grandes villes.

Pokémonlar büyük şehirlerin sokaklarını ele geçirdi.

Travailler avec de nombreuses villes et employeurs pendant cette période

Birçok şehir ve işverenle çalışıyor bu dönemde

Atlantide enseveli sous les eaux océaniques. Parlant de nombreuses villes

. New York ve Boston gibi Amerikan şehirleri de dahil olmak üzere birçok şehir

Maldives et des villes côtières comme Alexandrie. Selon l'institut, l'

batmasına neden olabilir.Enstitüye göre, deniz seviyesinin yükselmesi dünyadaki

Paris est l'une des villes que j'ai visitées l'an passé.

Paris, geçen sene gezdiğim şehirlerden bir tanesi.

Londres est une des villes les plus grandes du monde.

Londra dünyandaki en büyük şehirlerden biridir.

Prague est une des plus célèbres villes d'Europe de l'Est.

Prag, Doğu Avrupa'nın en ünlü kentlerinden biridir.

Combien de villes y a-t-il dans le monde ?

Dünyada kaç tane şehir var?

Los Angeles est l'une des villes que je veux visiter.

Los Angeles görmek istediğim şehirlerden birisidir.

Il y a beaucoup de grandes villes dans ce pays.

Bu ülkede birçok büyük şehir var.

Les villes sont plus densément peuplées que les zones rurales.

Şehirlerin nüfus yoğunluğu kırsal kesimlerden daha fazla.

Qu'arrive-t-il quand les villes s'étendent et l'habitat faunique rétrécit ?

Şehirler genişleyip vahşi yaşam alanları daralırsa ne olur?

Dans les villes, la vitesse est limitée à 50 km/h.

- Şehirlerde hız sınırı 50 km / h dir.
- Şehirlerde, hız saatte 50 km ile sınırlıdır.

Après la tombée de la nuit, on peut constater l'expansion des villes.

Hava kararınca şehirlerin nasıl baskın çıktığı açıkça görülebiliyor.

Singapour est désormais l'une des villes les plus hospitalières pour les animaux.

Singapur şu anda dünyanın vahşi yaşama en dost şehirlerinden biri.

Malheureusement, ils doivent venir dans les centres-villes pour se nourrir l'estomac

artık karınlarını doyurabilmek için malesef şehir merkezlerine gelmek zorunda kalıyorlar

La criminalité est certainement en progression dans plusieurs de nos grandes villes.

Suç, büyük şehirlerimizin çoğunda kesinlikle artmaktadır.

Il avait entendu des histoires merveilleuses de villes d'or et d'arbres d'argent.

O, gümüş ağaçları olan altın şehirler hakkında harika hikayeler duymuştu.

Le Japon est rempli de belle villes. Kyoto et Nara par exemple.

Japonya güzel şehirlerle doludur. Örneğin, Kyoto ve Nara.

Car les villes ne poussent pas en une nuit comme des mauvaises herbes.

çünkü şehirler yabani ot gibi bir gecede çiçek açmıyor.

Plus il fait froid, plus les créatures qui visitent nos villes sont étranges.

Hava soğudukça... ...şehirlerimizi ziyaret eden yaratıklar iyice tuhaflaşır.

«Mes troupes ne vous empêcheront pas de récolter ni ne surpeupleront vos villes.

“Birliklerim size hasatlarınızı engellemeyecek veya şehirlerinizi aşırı kalabalıklaştırmayacak.

élévation du niveau de la mer menace trente-trois villes à travers le

otuz üç şehri tehdit ediyor . Çoğu Asya'da olan yüz elli milyondan fazla insan

Il y a de belles villes au Japon : Kyoto et Nara, par exemple.

Japonya'da Kyoto ve Nara gibi güzel şehirler vardır.

À travers ses paysages sauvages et ses villes surpeuplées, une bataille épique est menée.

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

Paradise Development Foundation et le développement de la campagne syrienne et parcouraient les villes

gibi sivil toplum kuruluşlarının isimlerini ve Suriye kırsalının kalkınmasını

Menacées de noyade ou de disparition complète de la carte, y compris les villes

haritadan boğulma veya tamamen kaybolma tehdidi altında . Florida eyaleti tamamen yok olurken

Notre ville a été ajouté à la liste des plus belles villes du pays.

Bizim kasabamız ülkedeki en güzel kasabalar listesine eklendi.

Il y a beaucoup de villes antiques en Italie. Rome et Venise, par exemple.

- İtalya'da birçok eski kent vardır. Örneğin Roma ve Venedik.
- İtalya'da çok sayıda eski şehir var. Örneğin Roma ve Venedik.

Et comme beaucoup de petites villes en Angleterre, elle a une assez longue histoire.

Ve İngiltere'deki pek çok küçük kasaba gibi, onun oldukça uzun bir geçmişi vardır.

Les villes marchandes grecques et les tribus ibériques dans la région a accueilli les Romains.

Yunan ticaret şehri ve bölgedeki İberyalı kabileler Romalıları hoş karşıladı.

Développement que les années à venir entraîneront, ce qui est déjà fait. Aujourd'hui, les villes des

taşıyabilecek altyapıyı kurma sürecini başlatmıştır ki bu zaten yapılmıştır.Bugün, Emirlikler şehirleri

Américaines de New York et Boston. Là où les deux villes seront submergées, ce qui rendra

, iki şehrin sular altında kalacağı ve içlerinde yaşamayı imkansız hale getireceği yerlerde

Ce qui menace Bagdad, Bassorah et Le Caire. De plus, les villes seront englouties par l'eau,

İskenderiye, Cidde ve Dubai gibi şehirler suyla yutulacak

Tu ne peux pas te perdre dans les grandes villes, il y a des plans partout !

Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!

Les lumières des villes éclipsent le ciel nocturne, empêchant les animaux de se repérer grâce aux étoiles.

Şehir ışıkları gece gökyüzünü aydınlığa boğduğundan hayvanlar, yıldızlara bakarak yol bulamaz oluyor.

Quels sont les avantages et les inconvénients des gratte-ciel d' aujourd'hui les grandes villes se précipitent

? büyük şehirler dünyanın en yüksek binasına sahip olmak için yarışıyor

Dans des villes et États à travers le pays. Et dans une poignée d'endroits, ils ont réussi.

yeni ücretli hastalık izni yasalarını zorladılar. Ve bir avuç kadar yerde bunu başardılar.

Où nos villes seront un refuge pour la vie sauvage, non seulement la nuit, mais aussi le jour ?

Şehirlerimizin her türden vahşi yaşama yuva olduğu bir gelecek. Sadece geceleri değil, aynı zamanda... ...gündüzleri de.

Davout en passa la majeure partie à Hambourg dans son nouveau rôle de gouverneur général des villes hanséatiques,

Davout, büyük bir kısmını Hamburg'da Hansa Şehirleri Genel Valisi olarak yeni görevinde geçirdi

à unifier les villes côtières modestes dans le but de créer une union forte et de les déclarer

çalıştı . Aynı dönemde Körfez topraklarından petrol akıyordu

Danemark et la Belgique. Villes de l'Atlantide. Un rapport publié par le site Web de la Banque mondiale

. Atlantis Şehirleri. Dünya Bankası web sitesi tarafından yayınlanan , Kutuplarda kar erirse ne olur?

Elles forcent les animaux à trouver de nouvelles façons de vivre la nuit. DES VILLES QUI NE DORMENT PAS

Hayvanları, geceyle başa çıkmak için yeni yöntemler bulmaya itiyor. UYUMAYAN ŞEHİRLER

à l'exception de la création de ce port de premier plan. La création d'un certain nombre de villes industrielles dans

geldi.Çeşitli bölgelerde bir dizi sanayi kentinin kurulması,

- Il y a beaucoup de crime dans les grandes villes.
- Il y a beaucoup de crime dans les grandes agglomérations.

Büyük şehirlerde çok miktarda suç var.

Se noiera alors que la ville de Venise disparaîtra de la carte En Asie, les grandes villes vont inonder dans l'

olacak. Asya'da, büyük şehirler Doğu Çin'in yanı sıra Hindistan ve Japonya'da