Examples of using "Rythme" in a sentence and their turkish translations:
Onun yürüyüşü hızlandı.
Benim nabzım yavaş.
Ben sana ayak uyduramam.
Dişiyi havaya sokmak için ritim tutuyor.
Ben kendi ritmimi bulmam gerekiyor.
Ben bu şarkının yavaş ritminden hoşlanıyorum.
Farklı bir trompetçinin ritmine göre yürür.
Amazon yağmur ormanları rekor seviyede yanıyor.
- Trafik gıdım gıdım ilerledi.
- Trafik adım adım ilerledi.
Ben işleri kendi tempomda yaparım.
Bu gidişle programı değiştirmek zorunda kalacağız.
O büyük bir hızla yürüdü.
...okyanusun ritmiyle derinden bir bağ kuracak.
Bu oranda devam edersek, bu sayıya ulaşamayacağız.
Onun aylığı enflasyona ayak uyduramıyor.
Işık ve gürültü kirliliği hayatın ritmini değiştiriyor.
Diğer öğrencilere yetişmem için çok çalışmam gerekiyordu.
O, bu şartlarda çalışırsa, sınavı geçeceğinden emin.
Sanayinin büyüme hızına şaşırdım.
Ay ile gelgitlerin hayatın ritmini belirlediği bir dünya.
onların hızına ayak uyduramayacağımı da anladım.
Ay döngüsü, geceleyin denizde yaşanan pek çok dramın ritmini belirler.
Bu şarkıyı seviyorum. Güzel bir ritmi var ve dans edilebilir.
İşte yoğun geçen birkaç günden sonra, Tom bir değişikliği iple çekiyor.
O bir kraliçe gibi hareket eder ve kanında ritmi olduğunu gösterir.
Biz inşaat hızının büyük daireler talebini karşılamaya yeterli olmadığı için üzgünüz.