Examples of using "Qu'à" in a sentence and their turkish translations:
Sadece seni düşünüyorum.
O sadece kendini düşünür.
Ve ayrıca orada, günün her saati
Bu tamamen size bağlı.
Sadece yemek yemeyi düşünüyorsun.
Yalnızca Jean'i aramak zorundasın.
Bu eşyalar sadece bana ait.
- Sen sadece rol yapıyorsun.
- Öyleymiş gibi davranıyorsun sadece.
- Kendini başka türlü göstermeye çalışmaktasın, hepsi bu.
- Lafla peynir gemisi yürümez.
- Söylemek yapmaktan kolaydır.
- Söylemesi kolay, yapması zor.
- Dile kolay.
Ben sık sık yarı uyanığım.
Siz sadece butona basmalısınız.
Gelecekteki mesleklerin
- Söylemek yapmaktan daha kolaydır.
- Söylemesi kolay, yapması zor.
- Dile kolay.
Ölmekten başka bir şey kalmıyor.
Yapmak zorunda olduğun bütün şey zemini süpürmektir.
Noel'e sadece birkaç gün var.
Yapmanız gereken tek şey, oraya gitmek.
Bu sadece yakın mesafede etkili.
Sadece kararını vermek zorundasın.
Onu yapmaktan daha iyi bir şey istemiyorum.
Ben sadece yarı zamanlı çalışırım.
Onun bütün umursadığı onun görüntüsüdür.
O sadece kendisi hakkında düşünür.
Sadece gözlerini kapatmak zorundasın.
Mary sadece onun bakışını düşünür.
ve ayı tarafından sadece yarısı sindirilmiş.
Soru sadece bir yoruma izin veriyor.
Tom Boston'dan başka bir yerde yaşamadı.
Erkekler yalnızca tek şey hakkında düşünür.
Boston'da olmaktansa burada olmayı tercih ederim.
Sadece para kazanmayı düşünüyor.
Okul sadece beş dakika yürüme uzaklığında.
Tom ikna olmuş görünmediğimi söyledi.
yapmamız gereken tek şey onu uygulamayı seçmek.
Düşünebildiğim tek şey şuydu:
o kısım doğu değil batı olmuş olacak
O, sola dönme yerine sağa döndü.
- Söylemesi kolay, yapması zor.
- Dile kolay.
Buradaki iklim Moskova'dakinden daha ılımandır.
Sorun onun sadece kendini düşünmesidir.
Sadece yaptığıma baksan yeter.
Tom sadece seninle konuşacağını söyledi.
Tom sadece Mary ile konuşacağını söylüyor.
Tom'un suçlamak için kendinden başka hiç kimsesi yoktu.
Mary sadece kaynak suyuyla yıkama yapar.
11 yaşındayken hastalandım.
Bu da toplantıları sadece sıkıcı ve benzer yapmıyor,
Nancy Paris'in yanı sıra Londra'ya da gitti
- Bilimci hem yurt içinde hem de yurt dışında ünlüdür.
- Bilim adamı hem yurt içinde hem de yurt dışında ünlüdür.
Yürümektense bisikletime binmeyi tercih ederim.
Sadece Jean'i aramak zorundasın.
O bir piyanistten çok, boksöre benziyor!
O, kendisinden başka hiçbir şey düşünmez.
Tom bir öğrenciden daha çok bir öğretmen gibi görünüyor.
Ben fakirleri sevmem, onlar sadece para düşünür.
Sorun sadece kendilerini düşünüyor olmaları.
Söylenmesi yapılmasından biraz daha kolaydır.
Sadece onu görmezden gel.
Aklına gelen tek bir şey vardı.
Ama şimdi Moskova'dan sadece 230 mil uzaktaydı.
Sahile gitmektense dağlara gitmeyi tercih ederim.
Biz sadece iki milyondan biraz uzaktayız.
Sanırım sadece kendimi suçlamak zorundayım.
Beni fark edecek diye çok tedirgin oldum.
Onun güzelliğini takdir etmek için sadece ona bakmak zorundasın.
Su testisi su yolunda kırılır.
O, işi yapmaktan daha çok işi düşünerek zaman harcar.
Sizin beklediğiniz, bundan ibaret.
şimdiye kadar düşünmedikleri bir güçle mücadele etmezsek
Yapabileceğimiz tek şey kendimizi sıcak tutup beklemek.
Hadi, bunu yapabilirsiniz. Bu size bağlı. Bir karar vermelisiniz.
Ayrıca daha iyi olmadan daha kötüye gidebileceğim dönemler oldu.
Öğrencilerin çoğu sanayiden çok finansla ilgileniyor.
Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.
Bunun sebebi sabunun içinde bulunan iki yönlü moleküllerdir.
Tokyo'daki hava kirliliği New York'takinden daha kötüdür.
Bunu yılda sadece üç kez yapıyorum.
Doktoruma rahibimden daha çok güvenmeliyim.
- Sadece para kazanmayı düşünüyor.
- Para kazanmaktan başka bir şey düşünmez.
siz bundan çok daha fazlasısınız.
Sen sadece kapının önünde durmak zorundasın. O kendi kendine açılacak.
- Himachal Pradesh'in başkenti Shimla, Chandigarh'a sadece 115 kilometre uzaklıktadır.
- Himachal Pradesh'in başkenti Shimla, Chandigarh'a sadece 115 kilometre mesafededir.
Lütfen sadece soruya cevap verir misin? Bütün gün seni bekleyemeyiz.
Wright kardeşlerin nasıl dışarı çıktığının hikayesi anlatılır
Güvenlik için uçurumun kenarından 100 metre aşağı inmeleri gerek.
Bugün başladığım için mutluyum, eylüle kadar okulumuz yok.
Dostluğumuza herhangi bir şeyden daha fazla değer veriyorum.
Korkarım ki söylemek yapmaktan daha kolay.
Yapabileceğimiz tek şey kendimizi sıcak tutup beklemek.
Her zamankinden daha hızlı yürüdük.
Bunu sadece o zaman fark ettim.
O, her zamankinden daha erken kalktı.
Nagoya çevresinde birinin yolunu bulması çok basittir. Tek yapmanız gereken işaretlere bakmak.