Examples of using "Morte" in a sentence and their turkish translations:
O vefat etti.
Pili bitti.
O ölmüş olmalı.
O ölü bir dildir.
İnsanlar onun öldüğünü düşündüler.
Mayuko yorgunluktan ölüyordu.
O çocuksuz öldü.
Büyükannem öldü.
Neyse ki ölmedi.
- Ben çok yorgunum.
- Yorgunluktan geberiyorum.
Onlar onun öldüğünü söylüyor.
İnsanlar onun ölü olduğuna inandı.
Şövalyelik ölmez.
- Liz sekiz yıldır ölüdür.
- Liz öleli sekiz yıl oldu.
Karısı doğum yaparken öldü.
Sen ölüsün.
Latince ölü bir dildir.
Karım kanserden öldü.
Onun öldüğü gerçektir.
O tifo ateşinden öldü.
Ölü yaprak yeryüzüne düştü.
- Ölü mü?
- O öldü mü?
- Öldü mü?
- Ölmüş mü?
Kralın annesi öldü.
Mektubum ihmal edildi.
- Kollarında öldü.
- Onun kollarında öldü.
- O, onun kollarında öldü.
- O, kollarında öldü.
Mary ülkesi için öldü.
Kollarında öldü.
Tom, Mary'nin öldüğünü biliyordu.
Annem yokluğum sırasında öldü.
Annen senin hakkında çok endişeli.
Araba bataryam ölmüş.
Yaşlı bir adam yanarak ölmüştü.
O, mide kanserinden öldü.
Dün gece huzur içinde öldü.
Kraliçe 1. Elizabeth 1603 yılında öldü.
Annem ben çocukken öldü.
O şok nedeniyle hayatını kaybetti.
O, uykusunda huzur içinde vefat etti.
Tom bana Mary'nin öldüğünü söyledi.
Geçen gece öldü.
Sadece Dan bize Linda'nın nasıl öldüğünü söyleyebilir.
O bir bisiklet kazasında öldü.
O reşit olmadan önce öldü.
O öldü.
- Teyzem akciğer kanserinden öldü.
- Halam akciğer kanserinden öldü.
O dün öldü.
O, beş yıl önce öldü.
Fare ölü mü yoksa canlı mı?
Kurban, Boston'daki bir hastanede hayatını kaybetti.
Tom bana Mary'in pazartesi günü öldüğünü söyledi.
- Tom, Mary'nin uykusunda öldüğünü söyledi.
- Tom Mary'nin uykusunda öldüğünü söyledi.
Sensiz ölürdüm.
Tom Mary'nin ölü mü ya da diri mi olduğunu bilmiyor.
Onlar seni ölü istiyor.
Onu ölü bulduğumda benim için sürpriz oldu.
Marilyn Monroe öldüğünden beri 33 yıl oldu.
Havasızlıktan öldü.
Yaşlı bir adam yolda ölü yatıyordu.
Ölü bir yaprak su yüzeyinde yüzüyordu.
O 1960 yılında öldü.
Ölü bir dil ne kadar süre yaşayabilir?
Annem öleli zaten on yıl geçti.
O, on bir yaşında iken annesi öldü.
Onun annesi onun doğum gününde öldü.
Tom karısı öldüğünden beri yalnız yaşıyor.
Tom'un karısı geçen hafta öldü.
Büyük Set Resifi'ndeki mercanların yarısı ölmüş.
Kedi ölmedi.
O, seni ölü görmek istiyor.
Mary öldüğü zaman Tom çok acı çekmişti.
Eşi ölmüş bir adama dul denir.
Aniden ölen annemi düşündüm.
Ödüm koptu.
Romeo, Juliet'in öldüğünü düşünerek, kendini öldürmeye karar verdi.
Neredeyse ölüyordun.
- Ölmüş gibi bir hâlim mi var?
- Sana ölü gibi mi görünüyorum?
Sen ölmüş değilsin.
O tüberkülozdan öldü.
Öldüğümü ve cennete gittiğimi sanıyordum.
Lut Gölü deniz seviyesinin altında bulunur.
- Pili bitti.
- Pilin şarjı bitti.
- Pil bitmiş.
- Hâlâ ölmedim.
- Henüz ölmedim.
Ben ölünce kim ağlayacak?
Benim pil neredeyse ölmüş.
Pilim bitti.
Henüz ölmedin.