Examples of using "Mit" in a sentence and their turkish translations:
Mary mücevherlerini takınmış.
Tom bir ceket giydi.
Tom terliklerini giydi.
O, kırmızı ceketi giydi.
O öfkelendi.
Yağmur yağmaya başladı.
Herkes pozisyonunu aldı.
O, kazağını giydi.
Su kaynamaya başladı.
Tom gülmeye başladı.
O ellerini ceplerine koydu.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
Aniden yağmur yağdı.
Adam bir kaplan maskesi taktı.
Çocuk ağlamaya başladı.
Ayağını merdivene koydu.
Onun tebessümü onu rahatlattı.
Araba başladı.
Polis silahını adama doğrulttu.
Kız kardeşim ağlamaya başladı.
Tom da güldü.
O, dışarı çıkmak için şapkasını giydi.
O, yatmaya erken gitti.
Tom tabancasını yastığın altına koydu.
Polisler onu suçladı.
Düşüncelerini kağıda döktü.
Tom kontrolsüz bir şekilde titremeye başladı.
- Tom her şeyi bir kutunun içerisine koydu.
- Tom her şeyi bir kutuya koydu.
Evimiz sallanmaya başladı.
Bu cevap onu kızdırdı.
O kazağını ters yüz giydi.
Savaş, araştırmalarına son verdi.
Mary sepeti masaya koydu.
Tom elbiselerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
Dışarı çıkmadan önce paltosunu giydi.
O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
O kilo almaya başladı.
O, anahtarı kilide soktu.
Aniden bir köpek havlamaya başladı.
Yaşlı adam acı bir şekilde gülmeye başladı.
George köpeğine bir zincir taktı.
burnunu pencereye yasladı.
Köpeklerden biri havlamaya başladı.
Mary biraz ruj sürdü.
Mary parmağını dudaklarıma koydu.
Elini kalbine koydu.
O ellerini ceplerine koydu.
Aniden, annem şarkı söylemeye başladı.
Onu kızdıran onun sessizliğiydi.
Çocuk elini cebine koydu.
O, gözlüğünü çıkardı ve kontak lenslerini taktı.
Ben ellerini ceplerine koydu.
O beni görünce koşmaya başladı.
Gözlüğünü taktı ve okumaya başladı.
Yalnız bırakıldığı için bebek ağlamaya başladı.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
Yatmaya gitti.
Aniden gülmeye başladı.
Aniden, o gülmeye başladı.
Arkasını döndü ve ağlamaya başladı.
Herkes hastalandı.
Kadın bir kız bebek dünyaya getirdi.
- Tom çığlık atmaya ve bağırmaya başladı.
- Tom çığlık atıp bağırmaya başladı.
Tom isterik biçimde kahkaha atmaya başladı.
Gökyüzüne bağırdı.
Öğretmenim benim için iyi şeyler söyledi.
Çocuklara çok kızdı.
Tom ağlamaya başladı.
O beni görür görmez ağlamaya başladı.
Ateşli bir coşkuyla işe koyuldu.
O, onun geçmesi için kenara çekildi.
O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.
Beni çıplak görünce gülmeye başladı.
Sfenks onun etrafında yürümeye başladı.
Onun yaralı bacağı tekrar kanamaya başladı.
O, şemsiyesini kapattı ve koşmaya başladı.
Kurşun kalemini aldı ve yazmaya başladı.
Birdenbire bir köpek havlamaya başladı.
Çorap giydi.
O, şapkasını giydi.
Bill, gezisi için bir kenara yüz dolar koydu.
Tom tüm kişisel eşyalarını küçük bir valize koydu.
Daha da kötüsü, kar yağmaya başladı.
İnek, çift başlı bir buzağı doğurdu.
Biz eve varır varmaz yağmur yağmaya başladı.
Hiçbir şey söylemedi, bu durum onu kızdırdı.
O terlemeye başladı?
O terlemeye başladı.
Başarısızlığını kötü şansa dayandırdı.
İşi bitirdikten sonra aletleri yerine koydu.
Yağmur yağmaya başladığında, neredeyse başlamamıştık.
Org çalınmaya başladı.