Translation of "Manière" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Manière" in a sentence and their turkish translations:

De quelle manière ?

- Hangi şekilde?
- Hangi yolla?

- J'aime ta manière de parler.
- J'aime votre manière de parler.

Ben konuşma şeklini seviyorum.

Parfois de manière dramatique.

bazen çok yoğun bir şekilde.

De la même manière ?

Aynı şekilde mi?

Elle n'a aucune manière.

Çok kaba bir tutumu var.

- Sa manière de parler m'a offensé.
- Sa manière de parler m'a offensée.

Onun konuşma şekli beni rencide etti.

Il répondit de manière incorrecte.

O yanlış cevap verdi.

Il s'exprime de manière étrange.

O kendini garip bir şekilde ifade eder.

L'économie ralentie de manière significative.

önemli ölçüde yavaşladığını bir ekonomiye de sahip olmak, ...

Il y a une manière.

Bir yol var.

C'est seulement manière de parler.

Bu sadece konuşma tarzı.

D'une certaine manière, j'en doute.

Bir şekilde bundan şüpheliyim.

J'ai réagi de manière instinctive.

Doğal olarak tepki gösterdim.

Il opina de manière encourageante.

O teşvik edici bir şekilde başını salladı.

J'ignore de quelle manière commencer.

- Nasıl başlanacağını bilmiyorum.
- Nasıl başlayacağımı bilmiyorum.

J'essaie d'agir de manière naturelle.

Doğal davranmaya çalıştım.

J'aime ta manière de chanter.

Şarkı söyleme şeklini seviyorum.

- J'aime la manière avec laquelle tu penses.
- J'apprécie la manière que tu as de penser.
- J'aime la manière avec laquelle vous pensez.
- J'apprécie la manière que vous avez de penser.

Düşünme tarzın hoşuma gidiyor.

- Tu dramatises.
- Vous dramatisez.
- Tu réagis de manière excessive.
- Vous réagissez de manière excessive.

- Aşırı tepki veriyorsun.
- Aşırı tepki gösteriyorsun.

Fais ton travail à ta manière.

Kendi tarzınızla işinizi yapın.

Tom voit ça d'une manière différente.

Tom bunu farklı bir şekilde görür.

Je l'ai dit d'une manière blagueuse.

Bunu esprili bir dilde söyledim.

- Ainsi !
- De cette manière !
- Par là !

Şu taraftan!

Elle était vêtue de manière élégante.

O şık giyinmişti.

Elle se conduisait de manière énigmatique.

O esrarengiz bir şekilde davranıyor.

Apprends à penser de manière positive !

Olumlu biçimde düşünmeyi öğrenin.

C'est la meilleure manière de mourir.

Ölmek için en iyi yol bu.

La technologie progresse de manière constante.

Teknoloji sürekli bir şekilde ilerliyor.

Il te regardait d'une manière agressive.

Sana agresif bir biçimde bakıyordu.

Dan parle d'une manière extrêmement agressive.

Dan oldukça sinirli bir şekilde konuşuyor.

Elle l'a fait à sa manière.

O, onu kendi tarzıyla yaptı.

C'est de loin la meilleure manière.

- Bu tartışmasız en iyisi.
- Bu açık ara en iyisi.

Elle s'exprime d'une manière plutôt guindée.

O kendini oldukça tumturaklı bir şekilde ifade eder.

- En aucune façon.
- En aucune manière.

- Hiçbir şekilde.
- Yolu yok.

- Cette émission est diffusée de manière bi-hebdomadaire.
- Cette émission est diffusée de manière bihebdomadaire.

Bu program, iki haftada bir yayınlanır.

- Tu ne t'échapperas jamais de cette manière.
- Vous ne vous échapperez jamais de cette manière.

Asla o şekilde kaçmayacaksın.

- Je vous aime, mais pas de cette manière.
- Je t'aime, mais pas de cette manière.

Seni seviyorum ama o şekilde değil.

- Ne le prenez pas de manière si personnelle !
- Ne le prends pas de manière si personnelle !

Bunu çok kişisel almayın.

- Je n'y ai jamais pensé de cette manière.
- Je n'y ai jamais songé de cette manière.

Onun hakkında o şekilde hiç düşünmedim.

- Vous devriez essayer d'écrire de manière plus intelligible.
- Tu devrais essayer d'écrire de manière plus lisible.

- Daha okunaklı yazmaya çalışman lazım.
- Daha okunaklı yazmaya çalışmalısın.

- Suis-je censé m'adresser à vous d'une manière particulière ?
- Suis-je censée m'adresser à vous d'une manière particulière ?
- Suis-je censé m'adresser à toi d'une manière particulière ?
- Suis-je censée m'adresser à toi d'une manière particulière ?

Sana hitap etmem gereken özel bir tarz var mı?

Il est ensuite ventilé de manière unidirectionnelle

Bronş ağacından dallanan,

D’aborder les entretiens de manière plus juste ;

daha adil yaklaşma imkanınız olduğunu söylemek istiyorum.

Malheureusement, à la manière d'un dangereux opiacé,

Ne yazık ki tıpkı tehlikeli bir uyku ilacı gibi,

De manière simple, rapide et moins intimidante.

bunu kolay, hızlı ve daha az caydırıcı bir şekilde yapıyor.

C'est de cette manière que l'identité culturelle

Bu yolla, kültürel kimlik

Je pense que c'est la meilleure manière.

Sanırım bu en iyi yoldur.

Quelle est la meilleure manière d'étudier l'anglais ?

İngilizce öğrenmenin en iyi yolu nedir?

Elle avait une manière personnelle de parler.

Onun kişisel bir konuşma tarzı vardı.

J'ai vraiment aimé sa manière de chanter.

Onun şarkı söyleme tarzını gerçekten çok beğendim.

Le temps est prédit de manière scientifique.

Hava durumu bilimsel olarak tahmin ediliyor.

La population mondiale augmente de manière soutenue.

Dünya nüfusu devamlı artıyor.

- C'était la seule manière.
- C'était l'unique chemin.

O tek yoldu.

Personne ne pense plus de cette manière.

Artık hiç kimse o şekilde düşünmüyor.

C'est vraiment la meilleure manière de procéder.

Bu kesinlikle en iyi yol.

Elle parle anglais de manière très fluide.

İngilizceyi çok akıcı konuşur.

La manière dont elle sourit me plait.

Onun gülüş tarzını seviyorum.

Franchement, ta manière de penser est dépassée.

Açıkça konuşmak gerekirse, senin düşünce biçimin demode.

Je me sens étrange, d'une certaine manière.

Az çok gerçekten yabancı hissediyorum.

Je ne vois pas de quelle manière.

Hangi yolla, anlamıyorum.

Elle se comporta de manière assez idiote.

O, oldukça aptalca davrandı.

Les prix ont augmenté de manière stable.

Fiyatlar sürekli artmaktadır.

J'aime tous mes enfants de manière égale.

- Çocuklarımın hepsini eşit derecede seviyorum.
- Tüm çocuklarımı eşit olarak seviyorum.

Sa logique n'est en aucune manière défendable.

Onun mantığı herhangi bir şekilde savunulamaz.

Tom s'est conduit de manière étrange aujourd'hui.

Tom bugün tuhaf davranıyor.

Mon ordinateur se comporte de manière bizarre.

Bilgisayarım tuhaf bir biçimde davranıyor.

J'ai hoché la tête de manière encourageante.

Ben cesaret verecek şekilde başımı salladım.

Elle ne pense pas de manière rationnelle.

O düzgün düşünmüyor.

Ne parlez pas d'une manière aussi suffisante.

Böyle yüksek ve güçlü şekilde konuşma.

Elle n'aime pas ma manière de parler.

O, konuşma şeklimi sevmiyor.

N'y a-t-il pas d'autre manière ?

- Başka bir yolu yok mu?
- Başka yolu yok mu?

Sami fait ça de la mauvaise manière.

Sami onu yanlış şekilde yapıyor.

De quelle manière peut-on le faire ?

Bunu hangi şekilde yapmak mümkün?

- J'adore votre façon de parler.
- J'adore ta façon de parler.
- J'adore la manière dont vous parlez.
- J'adore la manière dont tu parles.
- J'adore la manière que vous avez de parler.
- J'adore la manière que tu as de parler.

Konuşma tarzını seviyorum.

- Il nous faut faire cela de la manière correcte.
- Il nous faut faire cela de la bonne manière.

Bunu doğru şekilde yapmak zorundayız.

- Je ne pense pas à vous de cette manière.
- Je ne pense pas à toi de cette manière.

Ben sizin hakkınızda o şekilde düşünmüyorum.

- C'est une bonne manière de se faire des amis.
- C'est une bonne manière de se faire des amies.

Arkadaş olmak iyi bir yoldur.

- Peux-tu supporter la manière avec laquelle il se comporte ?
- Pouvez-vous supporter la manière avec laquelle il se comporte ?
- Peux-tu supporter la manière qu'il a de se comporter ?
- Pouvez-vous supporter la manière qu'il a de se comporter ?

Onun davranma tarzına katlanabiliyor musun?

Une métaphore sur notre manière de traiter l'information

Günlük hayatımızda bilgiyi ve fikirleri nasıl işlediğimize

Nous définissons la masculinité de manière très étroite.

Erkekliği çok dar bir çerçevede tanımlıyoruz.

Ça a révolutionné la manière dont les entraîneurs

Bu, biz antrenörlerin sporcu öğrencilerle etkileşimini

Une manière intelligente de proliférer dans l'air vicié.

Aşağılardaki durgun hava şartlarında iyi bir çoğalma yolu.

Essayer de continuer leur vie de manière digérée

Sindirilmiş bir şekilde hayatlarına devam etmeye çalışıyor

Parler d'une manière sûre a également été blessé

emin bir şekil de konuşmak ta yarala dı

D'une certaine manière, ils me révélaient sa personnalité

Bir şekilde karakterini tam anlamıyla ifade ediyor gibiydiler

Un homme sage n'agirait pas de cette manière.

Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.

Ça me va, d'une manière ou d'une autre.

Her yol bana uyar.

Pourquoi n'aimez-vous pas sa manière de parler ?

Niçin onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorsun?

Connaissez-vous la manière de prononcer ce mot ?

Bu kelimenin nasıl telaffuz edildiğini biliyor musunuz?

Dépêchons-nous, de manière à attraper le bus.

Otobüse yetişebilmek için acele edelim.

- Il vit de manière frugale.
- Il vit chichement.

O tutumlu bir şekilde yaşıyor.

Ses notes se sont améliorées de manière significative.

Onun notları önemli ölçüde arttı.

Mes notes se sont améliorées de manière significative.

Benim notlarım önemli ölçüde arttı.

La voiture n'est pas garée de manière illicite.

Araba yasa dışı park edilmez.

Je ne veux pas réagir de manière excessive.

Aşırı tepki göstermek istemiyorum.