Translation of "M'avait" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "M'avait" in a sentence and their turkish translations:

On m'avait pourtant prévenu

Bazıları bana dedi ki

Il m'avait beaucoup influencé.

O benim üzerimde büyük bir etkiydi.

Elle ne m'avait pas remarqué.

- O bana haber vermedi.
- O beni fark etmedi.

- S'il ne m'avait pas aidé, j'aurais échoué.
- S'il ne m'avait pas aidée, j'aurais échoué.

Onun yardımı olmasaydı, ben başarısız olurdum.

Dans sa lettre, il m'avait écrit :

Mektubunda bana şöyle yazmıştı,

S'il ne m'avait aidé, j'aurais échoué.

Onun yardımı olmasaydı, başarısız olurdum.

Tom ne m'avait jamais frappé avant.

Tom daha önce bana hiç vurmamıştı.

Ce que la recherche m'avait déjà appris,

araştırmalardan ne öğrendiğimi anlatabilirim.

Ce que Wikipédia ne m'avait pas dit,

Vikipedi yazılarının bana söylemediği şey,

Je réfléchissais à ce qu'elle m'avait dit.

Bana ne dediğini düşünüyordum.

Fred est allé jusqu'à dire qu'il m'avait détesté.

- Fred benden nefret ettiğini söyleyecek kadar uzağa gitti.
- Fred benden nefret ettiğini söyleyecek kadar ileri gitti.

Ma mère m'avait préparé à ces mauvaises nouvelles.

Annem beni kötü haber için hazırladı.

Tom m'avait prévenu que ce serait enfumé ici.

Tom burada dumanlı olacağı konusunda beni uyardı.

Tom m'avait prévenu que ce serait bruyant ici.

Tom buranın gürültülü olacağı konusunda beni uyardı.

Personne ne m'avait dit que Tom serait là.

Hiç kimse bana Tom'un burada olacağını söylemedi.

Qu'on ne m'avait pas permis de déposer la demande.

"Başvuru yapmama izin vermiyorlar."

Elle m'avait fait comprendre la valeur des endroits sauvages.

Vahşi doğanın ne kadar değerli olduğunu anlamamı sağladı.

J'ai perdu la montre que mon père m'avait offerte.

Babamın bana verdiği saati kaybettim.

Je suis désolée, mais ça m'avait un peu étonnée.

Kusuruma bakmayın ama biraz şaşırdım.

S'il m'avait dit la vérité, je lui aurais pardonné.

Eğer o bana gerçeği söyleseydi onu affederdim.

J'ai perdu la montre que mon père m'avait donnée.

Babamın bana verdiği saati kaybettim.

- Si Tom ne m'avait pas invité, je ne serais pas venu.
- Si Tom ne m'avait pas invité, je ne serais pas venue.

Eğer Tom beni davet etmeseydi gelmezdim.

Car personne ne m'avait prévenue des défis de la réinsertion,

Kimse beni yeniden girişin zorlukları hakkında uyarmadığı için

Pour voir cette adolescente qui m'avait envoyé tous ces émoticônes.

bana tüm o emojileri gönderen o genç kızı görmeye gittim.

Je l'ai fait comme il m'avait dit de le faire.

Ben onu onun bana yapmamı söylediği şekilde yaptım.

Et Rich, qui m'avait montré l'usine, le responsable de la production.

ve bana fabrikayı gezdiren, üretimden sorumlu Rich.

Si Tom m'avait demandé de l'argent, je le lui aurais donné.

Eğer Tom benden biraz para istemiş olsaydı ona verirdim.

Je l'ai abandonné après que mon père m'avait donné une bonne réprimande.

Babam beni iyi bir azarladıktan sonra ondan vazgeçtim.

À peine m'avait-elle aperçu qu'elle commença à courir dans ma direction.

O beni görür görmez bana doğru koşmaya başladı.

Si elle m'avait dit la vérité, je ne serais pas en colère.

Eğer o bana doğruyu söyleseydi kızmazdım.

Il m'a demandé si elle m'avait donné le livre, ou si je l'avais acheté moi-même.

Bana kitabı onun mu verdiğini yoksa satın mı aldığımı sordu.

- Mon frère ne m'eût-il pas aidé, je me serais noyé.
- Mon frère ne m'eût-il pas aidée, je me serais noyée.
- Si mon frère ne m'avait pas aidé, je me serais noyé.
- Si mon frère ne m'avait pas aidée, je me serais noyée.

Eğer erkek kardeşim bana yardım etmeseydi, boğulurdum.

- J'ai assisté à la réunion bien que mon père m'ait dit de ne pas le faire.
- J'ai assisté à la réunion même si mon père m'avait dit de ne pas le faire.

Babam bana katılmamamı söylemesine rağmen toplantıya katıldım.