Examples of using "Honte" in a sentence and their turkish translations:
- Yazıklar olsun!
- Kendinden utan!
- Ayıp sana!
Bu bir rezalet.
Utanç duydum
- Utandım.
- Utanç duydum.
Utandım.
- Utanç verici!
- Yüz kızartıcı!
Kendinden utanmalısın.
Bu utanç verici.
Utanman yok.
yazıklar olsun
yazıklar olsun!
Senden utanıyorum!
Biz mahcubuz.
Bu bir utançtır.
O, beni utandırıyor.
Kendinden utanma.
Erkek kardeşimden utanıyordum.
kötü hissetmelisiniz
yani yazıklar olsun
Yalan söylemek ayıptır.
Utanmıyorum.
Bundan çok utanıyorum.
Tom utanmaz.
Hiç utanman yok mu?
Kendinden utanmıyor musun?
İşte bu insanlık ayıbıdır
O yüksek sesle konuştuğu için mahcup oldu.
Onun utanması yok.
Bedenimden utanıyorum.
Japon siyasetçilerden utanıyorum.
Yoksul olmaktan utanma.
Kendimden utanıyorum.
Benden utanıyor musun?
Bu bir utanç.
Dan kendini utanmış bile hissetmiyor.
Geçmişimden utanıyorum.
Yazıklar olsun çocuklar.
Davranışından utanıyorum.
Kendimden çok utanıyorum.
Ülkem için utanıyorum.
O, sorular sormaya utanır.
Ailemizi rezil ettin.
Sana söylemekten utanmıyorum.
Farklı bir damga var.
Utanmana gerek yok.
Adam fakir olarak doğmaktan utanıyordu.
Fakir olmaktan utanmıyorum.
Mahcup bir şekilde başını eğdi.
O, davranışından utandı.
Tom prezervatif satın alma konusunda utanır.
O, bedeninden utanıyor.
Vücudundan utan duyuyor.
Tom mahcup.
Tom vücudundan utanıyor.
Bu utanılacak bir şey değil.
Utandığımı kim söyledi?
Siz ikiniz kendinizden utanmalısınız.
Ben davranışımdan utandım.
O, utancını saklamaya çalıştı.
O, onu söyledikten sonra, utandı.
Aptalca davrandığımdan utanıyorum.
Belki utanmalıyım.
O, fakir olmaktan utanmıyor.
- Dikkatsizliğinden utandı.
- Dikkatsizliği sebebiyle kendinden utanıyordu.
Utanacak bir şeyimiz yok.
Ona kaba davrandığım için utanıyorum.
Kim olduğundan utanma.
Böylece güvensizlikler gelir, utanç gelir.
galiba bu ayıp da bize yeter
Araplarda bu durum utanç kaynağıydı
Oğlumun davranışından utanıyorum.
- Sen bilgisizliğinden dolayı mahcup olmalısın.
- Cahilliğinden utanmalısın.
Davranışından utanmalısın.
Harry, Sally'ye yalan söylediği için utanıyor.
Eski giysilerinden utanıyor.
Yalan söylemek utanç verici.
Oğlum kendi davranışından utanıyor.
Sen beni istasyonda mahcup ettin.
O, ailesine utanç getirdi.
Davranma şeklinden utanmıyor musun?
Utanmadan onu ağızdan öptü.
Yaptığımdan utanıyorum.
Onun doğru olduğunu söylemekten utanıyorum.
Bu şekilde konuşmaya utanmıyor musun?
Bence ölüm utanca tercih edilir.
O utanılacak bir şey değil.
Izdırap, kayıplar, suçluluk ve utanç-
Ve bugünkü damga ise yalnızlıkla alakalı.
utancın sesi beni azarladı,
Utanıyoruz veya suçlu hissediyoruz.
Yüzü korkudan kireç gibi oldu sonra utançtan kızardı.
Size böyle aptalca bir soru sorduğum için utanıyorum.
Yaptığından utanıyor.
- Eski elbiselerle gitmeye utandım.
- Eski elbiselerle gitmeye utanıyordum.
- Eski elbiselerle dışarı çıkmaya utandım.