Examples of using "Hautes" in a sentence and their turkish translations:
Dalgalar bugün yüksek.
Dalgalar yüksek.
Dalgalar bugün yüksek.
Bu, yüksek enlemlerdeki topraktan bir hikaye.
Pamir'de yüksek ve güzel dağlar vardır.
Hele ki yüksek çalıların arasında. Yolu yarıladılar.
Yüksek dağlardan aşağı inip korunaklı eteklere indi.
Halatı yüksekteki dalların üzerine atmayı denemeliyim.
yüksek olan bir ev kadar geniştir demek gibi.
Ufak bir ahşap bungalovumuz vardı. Suyun en yükseldiği noktanın altındaydı.
Bu balıklar yüksek basınç ve ışık varlığında yaşamaya alışkındırlar.
Dağlarımız gerçekten çok yüksek değil. Seninkiler çok daha büyük.
Hayır, köyümdeki evler yüksek değil ama bahçeler büyüktür.