Examples of using "Hasard" in a sentence and their turkish translations:
- Hiçbir şey tesadüfen olmaz.
- Hiçbir şey şans eseri olmaz.
İşi şansa bırakma.
Ben tesadüfen onunla karşılaştım.
Yapay zekâ güzel bir tesadüf.
Rastgele üç kitap seç.
Kazara Jane ile karşılaştım.
Ben onunla şans eseri tanıştım.
Onunla tesadüfen karşılaştık.
O, her şeyi şansa bıraktı.
Onu tesadüfen mi biliyorsun?
Bu bir rastlantı değildir.
O onu rastgele aldı.
O, kazara oldu.
Kitabı şans eseri buldum.
Biz rastgele bir sayı seçtik.
Tom piyango tarafından seçildi.
Kitabı tesadüfen buldum.
Bir ihtimal Tim Norton musunuz?
Bu savaş tesadüfen patlak vermez.
O, tesadüfen oradaydı.
Restoranı tesadüfen buldum.
Hiçbir şeyi şansa bırakmadık.
O, rastgele kitap satın aldı.
Rastgele sorular sordu.
Bir ihtimal Tom Jackson'musun?
Onlar rastgele seçildi.
O rastgele onları seçti.
O, şans oyunlarını sever.
Tesadüfi bir şey yok.
Onun nerede yaşadığını biliyor musun?
Dün havalanında tesadüfen onunla karşılaştım.
Dün onu şans eseri görmedin mi?
Onunla tesadüfen Tokyo'da tanıştım.
Tesadüfen eski bir arkadaşla karşılaştım.
Ona mutlu bir tesadüfle rastladım.
Herhangi bir şeyi şansa bırakmamalıyız.
Ne garip bir tesadüf!
Ona tesadüfen parkta rastladık.
Sanırım o sadece bir tesadüf.
Feleğin cilvesi bizi bir araya getirdi.
Havaalanında şans eseri ona rastladım.
Bir ihtimal Profesör Arditty'yi tanıyor musunuz?
Rastgele roman okurdum.
Bir ihtimal fazladan bir sözlüğün var mı?
Onunla mağazada tesadüfen tanıştım.
Dün havaalanında beklenmedik bir anda onunla karşılaştım.
Bir trende şans eseri onunla tanıştım.
Caddede tesadüfen onunla karşılaştım.
Tesadüfen bir süpermarkette karşılaştık.
Gerçekten bir tesadüf olup olmadığını merak ediyorum.
Kitabımla karşılaşırsan on bana gönderir misin?
eğerki bütün bunlar tesadifen yapılmadıysa
Dün tesadüfen bir lokantada Bernhard ile karşılaştım.
Paris'te kalırken, tesadüfen onunla tanıştım.
Kyoto'da tesadüfen eski bir arkadaşa rastladım.
- Onunla Üçüncü Cadde'de tesadüfen karşılaştım.
- Üçüncü caddede rastlantı sonucu onunla karşılaştım.
Caddede kardeşine rastladım.
Onu şansa bırakmak istemiyorum.
Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
Kütüphanede senin annene rastladım.
Caddede tesadüfen erkek kardeşinle karşılaştım.
Yani tesadüfen dün onu görmedin mi?
Dün bir restoranda onunla tesadüfen tanıştım.
Dün sokakta Tom'la karşılaştım.
ve konuklar arasındaki etkileşimin nasıl işleyeceğini şansa bırakır.
Şans eseri kayıp kamerasını buldu.
Tom'un nereye gittiğini biliyor musun?
Onlara otobüs terminalinde rastladık.
Bu sabah trende tesadüfen onunla karşılaştım.
Otobüs durağında onunla kazara karşılaştım.
Dün lunaparkta öğretmenime rastladım.
Ben onunla karşılaştım.
Nasıl tanıştılar? Başka herkes gibi, şans eseri.
Tokyo İstasyonunda eski bir arkadaşıma rastladım.
tamamen tesadüfler sonucu keşfettiğimiz bir durum var ortada
tesadüfen 25 yıl öncesinde öğreninceye kadar
O günlerde ara sıra roman okurdum.
Dün gece restoranda kazara benim öğretmenimle karşılaştım.
Eğer bir ihtimal Celia'ya rastlarsanız ona selamlarımı iletin.
Bu antik paraya bir antikacı dükkanında rastladı.
Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
Ben artık kumar oynamıyorum.
Onun ne yaptığını öğrenmem tamamen tesadüftü.
Eski adres defterimde onun telefon numarasına rastladım.
Parkta yapılan yürüyüş sırasında o, kazara eski arkadaşıyla karşılaştı.
Ay'a rastgele inecek halimiz yok diyordu
Bu kitabı şans eseri bir sahafta buldum.
Bir çift rastlantı sonucu Kaliforniya'da 1400 tane altın sikke buldu.
O parkta yürürken eski arkadaşına rastladı.
Çok geçmeden tesadüfen tekrar karşılaştık.
O bir tesadüf değildi.
Ben onunla karşılaştım.
Yangın başladığında annem tesadüfen oradaydı.
- Rastgele cümlelerde neden insanlar her zaman "Tom" olarak çağrılıyor?
- Niçin rastgele cümlelerde insanlara her zaman Tom deniyor.