Examples of using "Habituée" in a sentence and their turkish translations:
- Tek başına yaşıyordu.
- Yalnız yaşamaya alışkın.
- O yalnız yaşamaya alışkındır.
Geç vakitlere kadar çalışmaya alışkınım.
Mary alay edilmeye alışkın değildir.
O, oturmaya alışkındır.
O erken kalkmaya alışkındır.
Ben solda sürmeye alışkınım.
Artık buna alışkınım.
O, uzun mesafeleri yürümeye alışkındır.
O, küçük bir gelirle yaşamaya alışkındı.
Erken kalkmaya alışkın değilim.
O, cep telefonlarına hâlâ alışmadı.
Yalnız yaşamaya alışkınım.
Çok çalışmaya alışkınım.
Buna alışkınım.
Ben bir kamyon sürmeye alışkınım.
Bu soğuk havaya alışkınım.
Artık ağrıya alışkınım.
Yalnız yaşamaya alıştım.
Topluluk önünde konuşmaya alıştım.
O önceleri bira içerdi.
Ben bu tür şeye alışkınım.
Bu ısıya alışık değilim.
Bunu yapmaya alışkın değilim.
Köyde yaşamaya hızlıca alıştı.
Fazla mesai yapmaya alıştım.
Ben henüz burada yaşamaya alışkın değilim.
Şimdiye kadar buna alışmalısın.
- Yalnız yaşamaya alışkınım.
- Tek başıma yaşamaya alışığım.
- Bu şekilde çalışmaya alışkın değilim.
- Bu tür işe alışkın değilim.
Bu soğuk havaya henüz alışmadım.
Onu karanlıkta yapmaya alışık değilim.
Ben uzun mesafeler yürümeye alışkın değilim.
Ben böyle şeylere aşinayım.
Erken yatmaya alıştım.
Bunu yapmaya alışmaya başlıyorum.
Ben bütün gece çalışmaya alışkınım.
Tom'un bana her zaman bağırmasına alışkınım.