Translation of "Française" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Française" in a sentence and their turkish translations:

- Elle est française.
- C'est une Française.
- Elle est Française.

- O, Fransızdır.
- O Fransız.
- O Fransalı.

- Elle est française.
- Elle est Française.

O Fransalı.

Armée française.

.

Défaite française .

yenilgisine neden oldu

- Sa femme est française.
- Son épouse est française.

Onun karısı Fransızdır.

- Elle pourrait être française.
- Il se pourrait qu'elle soit française.

O Fransız olabilir.

Elle pourrait être française.

O Fransız olabilirdi.

J’écoutais la musique française.

Fransız müziği dinliyordum.

J'apprécie la cuisine française.

Fransız mutfağını severim.

J'adore la culture française.

Fransız kültürünü seviyorum.

- J'aime beaucoup la nourriture française.
- La cuisine française me plaît énormément.

Fransız yemeklerini çok seviyorum.

Moment de la Révolution française.

ve Fransız Devrimi sırasında kıdemli bir çavuş oldu .

Cette phrase n'est pas française.

Bu cümle Fransızca değil.

La cuisine française est excellente.

Fransız mutfağı mükemmeldir.

J'aimerais améliorer ma prononciation française.

Fransızca telaffuzumu geliştirmek istiyorum.

J'aime vraiment la cuisine française.

Fransız mutfağını gerçekten severim.

John est un professeur de littérature française à Oxford et sa femme est française.

John Oxford Üniversitesi'nde Fransız edebiyatı profesörü ve eşi Fransız.

M. Yoshida connaît bien l'histoire française.

- Bay Yoshida Fransız tarihini çok iyi bilir.
- Yoshida bey fransız tarihinin mutfağındandır.

Elle est spécialisée en littérature française.

O, Fransız edebiyatını asıl branş olarak almaktadır.

Édith Piaf était une chanteuse française.

Şarkıcı Edith Piaf Fransızdı.

La prononciation française est-elle difficile ?

Fransızca telaffuz zor mu?

- Je suis français.
- Je suis française.

Ben Fransızım.

Thomas s'intéresse à la littérature française.

Tom Fransız edebiyatına ilgi duyuyor.

Tom a franchi la frontière française.

Tom Fransa'ya giden sınırı geçti.

La belle langue française est perdue.

Güzel Fransızca lisanı kayboldu.

- Était-il français ?
- Était-elle française ?

O Fransız mıydı?

Je suis de langue maternelle française.

Ben yerli Fransızca konuşmacıyım.

- Je veux manger un plat de cuisine française.
- Je veux manger de la cuisine française.

Fransız yemeği yemek istiyorum.

J'ai entendu cette chanson en version française.

Şarkının Fransızca söylendiğini duydum.

Pourquoi as-tu acheté une voiture française ?

- Neden bir Fransız arabası satın aldın?
- Neden bir Fransız arabası satın almadın?

Elle est fascinée par la nourriture française.

Onun Fransız yemeğine düşkünlüğü var.

Il est très versé en littérature française.

Fransız edebiyatına aşinadır.

J'ai du mal avec la grammaire française.

Fransızca dilbilgisinden sıkıntı çekiyorum.

- J'enseigne la langue française.
- J'enseigne le français.

- Fransızca öğretirim.
- Ben Fransizca öğretirim.
- Saya mengajar bahasa Perancis.

La Révolution française eut lieu en 1789.

Fransız Devrimi 1789 yılında gerçekleşti.

La langue française comporte beaucoup de synonymes.

Fransızca dili eş anlamlı sözcüklerce zengindir.

Apprendre la langue française est trop difficile.

Fransızca dilini sökmek çok zor.

Je n'ai jamais étudié la grammaire française.

Ben hiç Fransızca dil bilgisi okumadım.

Pourquoi ta prononciation française est si bonne ?

Fransızca telaffuzunuz neden bu kadar iyi?

J'ai un problème avec la grammaire française.

- Fransızca dilbilgisi ile ilgili sorun yaşıyorum.
- Fransızca gramerinde sorun yaşıyorum.

Je suis très intéressé par la langue française.

Fransızcayla çok ilgilenirim.

Je suis en train d'étudier la grammaire française.

Fransızca dil bilgisi çalışıyorum.

Marie Curie est en fait polonaise, pas française.

Aslında Marie Curie Fransız değil, Polonyalıdır.

Je pense que la grammaire française est difficile.

Fransızcanın dilbilgisinin zor olduğunu düşünüyorum.

Le terme "cliché" vient de la langue française.

"Klişe" kelimesi Fransızcadan geliyor.

Le titre a été aboli pendant la Révolution française,

Unvan, Fransız Devrimi sırasında

Mettant à la tête de toute l'administration militaire française.

onu tüm Fransız askeri yönetiminden sorumlu yaptı.

- Je suis un citoyen français.
- Je suis citoyenne française.

Ben bir Fransız vatandaşıyım.

J’ai la nationalité française mais je suis d’origine vietnamienne.

Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim.

- Je suis enseignant en français.
- Je suis enseignante française.

- Bir Fransızca öğretmeniyim.
- Ben bir Fransızca öğretmeniyim.
- Fransızca öğretmeniyim.

On a appris pourquoi la révolution française a éclaté.

Biz Fransız Devriminin neden patlak verdiğini öğrendik.

Ce n’est pas un coup réglementaire en boxe française.

Bu, Fransız boksunda yasal bir yumruk değil.

Je suis française et je veux améliorer mon anglais.

Ben Fransızım ve İngilizcemi geliştirmek istiyorum.

Cette vieille table française est un meuble très précieux.

Bu eski Fransız masa mobilyanın çok değerli bir parçasıdır.

La culture française continue de jouir d'un grand prestige.

Fransız kültürü büyük prestiji yaşamaya devam ediyor.

Au moment où la guerre de la Révolution française éclata,

Fransız Devrim Savaşları patlak verdiğinde

Il a ensuite supervisé l'occupation française du sud de l'Espagne.

Daha sonra Güney İspanya'daki Fransız işgalini denetledi.

Nous avons passé nos vacances à découvrir la campagne française.

Tatilimizi kırsal Fransa'yı keşfederek geçirdik.

En Asie, la langue française est souvent associée au romantisme.

Asya'da Fransız dili genellikle romantizmle ilişkilendirilir.

- Je ne suis pas français.
- Je ne suis pas française.

Ben Fransız değilim.

La baguette est un aliment courant dans la cuisine française.

Baget Fransızdır.

J'aimerais qu'il y ait une traduction française de ce livre.

Keşke bu kitabın bir Fransızca çevirisi olsa.

Le plus long mot de la langue française est "anticonstitutionnellement".

Fransızcadaki en uzun sözcük "anticonstitutionnellement"dır.

Son soutien vocal à la Révolution française lui causa de graves

Fransız Devrimi'ne verdiği ses desteği onu derin bir belaya

L'avancée française sur Lisbonne s'est arrêtée aux lignes de Torres Vedras.

Fransızların Lizbon'daki ilerleyişi, Torres Vedras Hatları'nda durdu.

Le mot d'urgence « Mayday » vient de la phrase française « Venez m'aider. »

Acil çağrı "Mayday" Fransızca cümle "venez m'aider"'den gelir.

Il y a un bal à la Maison française vendredi prochain.

Önümüzdeki cuma günü French House'la dans var.

Une traduction française de ce livre a été publiée en 2013.

Bu kitabın bir Fransızca çevirisi 2013 yılında yayınlandı.

- « La langue française est fluide. » « Oui, aussi fluide que la diarrhée. »
- « La langue française a un style qui coule. » « Oui, qui coule comme la diarrhée. »

"Fransızca dili akar." "Evet, bir ishalin aktığı gibi."

Replier vers la frontière française, laissant derrière lui plusieurs garnisons bien approvisionnées.

Fransız sınırına geri çekilmekten başka seçeneği yoktu ve geride iyi tedarik edilmiş birkaç garnizon bıraktı.

Il est également devenu le `` grand vieillard '' de l'armée française, élevé au

Ayrıca, ' Fransa Mareşal Generali'nin yüce rütbesiyle,

Selon mon expérience, il faut un an pour maîtriser la grammaire française.

Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır.

Le titre a été aboli pendant la Révolution française, car incompatible avec l'

Unvan, Fransız Devrimi sırasında çağın eşitlikçi ruhuyla

Sur l'abdication de Napoléon, Suchet est resté invaincu, tenant toujours la frontière française.

Napolyon'un tahttan çekilmesinin ardından Suchet, hala Fransız sınırını elinde tutarak namağlup kaldı.

La Comédie Française est le théâtre où l'on présente les pièces de Molière.

Comédie Française, Molière'in oyunlarını gösteren tiyatrodur.

L’histoire se déroule à Neuilly-sur-Seine, une commune française près de Paris.

Hikaye Neuilly -on-the -Seine'da sahnelenmiştir, Paris'ten çok uzak olmayan bir Fransız kasabası.

Je n'ai pas consommé de nourriture française depuis que j'ai quitté la France.

Fransa'dan ayrıldığımdan beri Fransız yemeği yemedim.

Quatre jours plus tard à Iéna, Lannes ouvre la principale attaque française à l'aube,

Dört gün sonra Jena'da, Lannes şafak vakti ana Fransız saldırısını başlattı

- Le Président de la République Française visita Okinawa.
- Le Président français a visité Okinawa.

Fransa devlet başkanı, Okinava'yı ziyaret etti.

Soient efficaces, elles doivent être correctement payées, vêtues et nourries - ce que la République française

etkili olabilmeleri için, onlara düzgün bir şekilde ödeme yapılmalı, giydirilmeli ve beslenmelidir - Fransız Cumhuriyeti'nin

Suchet s'est inspiré de l'expérience française de lutte contre les insurgés contre-révolutionnaires en Vendée

Suchet, Fransızların Vendée'deki karşı devrimci isyancılarla savaşma deneyiminden

Mais quand arriva la nouvelle de la calamiteuse défaite française à Vitoria, Napoléon renvoya Soult

Ancak Fransızların Vitoria'daki feci yenilgisinin haberi geldiğinde, Napolyon, Soult'u kontrolü

Êtes-vous en train de me dire que vous n'avez jamais étudié la langue française ?

Bana hiç Fransızca okumadığını mı söylüyorsun?

Avec les conseils avisés du lieutenant-colonel Rémy Porte, ancien historien en chef de l'armée française.

Mareşal olarak başarılarına ilişkin kendi değerlendirmemize göre sıralandı .

Les plans pour rejoindre l'entreprise familiale ont été déraillés par la Révolution française, lorsque Suchet, un

Aile işine katılma planları, ateşli bir cumhuriyetçi olan Suchet'in Lyon Ulusal Muhafızlarının süvarisine katılmasıyla

La monnaie française était le franc, et son symbole "F". Bien qu'il ne soit plus en usage en France, le franc est encore utilisé dans les anciennes colonies françaises, comme la Guinée.

Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü "₣" idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.