Examples of using "Empêché" in a sentence and their turkish translations:
Beni okumaktan alıkoydu.
Yağmur gitmemi engelledi.
Yağmur gelmemi engelledi.
Yağmur dışarı çıkmamı engelledi.
- Fırtına beni ayrılmaktan alıkoydu.
- Fırtına benim yola çıkmama engel oldu.
Kar, benim dışarı gitmemi engelledi.
Yağmur onun buraya gelmesini engelledi.
Onu gelmekten ne engelledi?
- Kalın sis uçağın kalkmasını engelledi.
- Kalın sis, uçağı kalkıştan alıkoydu.
Şiddetli yağmur gidişimi engelledi.
Hastalık beni okula gelmekten alıkoydu.
Kar uçağın kalkmasını engelledi.
Tom, benim sınıftan çıkmama engel oldu.
Kötü hava benim işe gitmemi engelledi.
Kötü bir soğuk algınlığı bu hafta çalışmamı engelledi.
- Sis uçakların kalkışını engelledi.
- Sis uçakların havalanmasına mâni oldu.
Onun penceresinin dışındaki gürültü onun uyumasını engelledi.
İtfaiye, yangını önledi.
Bir diş ağrısı beni uykumdan mahrum etti.
- Erken gelmeni ne engelledi?
- Erken gelmene ne mâni oldu?
Ama bu onu evlenmekten alıkoymadı.
mahrum bıraktı ve bizim uzayın nadir kişiler, zenginler
Trafik kazası treni yakalamamı engelledi.
Onun kötü bacağı yarışı kazanmasını engelledi.
Fırtına, kayıp çocuğu aramamızı engelledi.
Hastalık onun partiye katılmasını engelledi.
bu nedenle, yaklaşmakta olan kaderleri uykumu hiç kaçırmadı.
Hafif soğuk ailemle birlikte Ibusuki'ye gidişimi engelledi.
ABD baskısı Irak'ın projeyi tamamlamasını engelledi. Çin ...
Sen muhtemelen çok fazla gergindin ve bu senin iyi uyumanı engelledi.
isimlerin aynı çizgide yürümesini engelleyen de aynıdır. Başlangıçta Beşar