Translation of "L'a" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "L'a" in a sentence and their turkish translations:

- Qui l'a construit ?
- Qui l'a bâti ?
- Qui l'a construite ?
- Qui l'a bâtie ?

- Onu kim inşa etti?
- Bunu kim inşa etti?

- Betty l'a tuée.
- Betty l'a tué.

Betty onu öldürdü.

- Tom l'a approuvé.
- Tom l'a approuvée.

Tom onu onayladı.

- Tom l'a nié.
- Tom l'a démenti.

Tom onu reddetti.

- Tom l'a laissé.
- Tom l'a laissée.

Tom onu bıraktı.

- Qui l'a développé ?
- Qui l'a développée ?

Onu kim geliştirdi.

- Elle l'a plaqué.
- Elle l'a largué.

O onu terk etti.

- Qui vous l'a donné ?
- Qui vous l'a donnée ?
- Qui te l'a donné ?
- Qui te l'a donnée ?

Onu sana kim verdi?

Qui l'a ?

Kim ona sahip?

- Qui vous l'a dit ?
- Qui vous l'a raconté ?

Sana kim söyledi?

- Tom l'arrêta.
- Tom l'a arrêté.
- Tom l'a arrêtée.

Tom onu durdurdu.

Betty l'a tuée.

Betty onu öldürdü.

Tom l'a assommé.

Tom ona vurup yere yıktı.

Tony l'a cassé.

Tony onu bozdu.

L'échec l'a déprimé.

Başarısızlık onun canını sıktı.

Il l'a escroquée.

O onu dolandırdı.

Qui l'a tuée ?

- Onu kim öldürdü?
- Onu kim öldürmüş?

On l'a perdu.

Onu kaybettik.

Elle l'a mérité.

O onu hak etti.

L'argent l'a libéré.

Para onu özgürleştirdi.

Elle l'a déchiré.

Onu yırttı.

Qui l'a dessiné ?

Onu kim çizdi?

Il l'a humiliée.

O onu küçük düşürdü.

Tom l'a cru.

Tom ona inanıyordu.

Tom l'a remarqué.

Tom onu fark etti.

Tom l'a reconnu.

Tom onu tanıdı.

Tom l'a vu.

Tom onu gördü.

Tom l'a pris.

Tom onu aldı.

Quelqu'un l'a tué.

Birisi onu öldürdü.

Quelqu'un l'a tuée.

Biri onu öldürdü.

Marie l'a arrêté.

Mary onu durdurdu.

Qui l'a cassé ?

Onu kim kırdı?

Elle l'a attaqué.

O, ona saldırdı.

Elle l'a battu.

O onu yendi.

Elle l'a embauché.

O ona iş verdi.

Il l'a giflée.

Ona tokat attı.

Il l'a injuriée.

Onu kötü isimlerle isimlendirdi.

Tom l'a volé.

Onu Tom çaldı.

Sami l'a demandé.

Sami onun için ricada bulundu.

Tom l'a mangé.

Bunu Tom yedi.

- L'incident l'a rendu célèbre.
- Cet événement l'a rendu célèbre.

Olay onu ünlü yaptı.

- Il ne l'a pas acheté.
- Il ne l'a pas gobé.
- Il ne l'a pas achetée.

O onu almadı.

- Elle ne l'a jamais vu.
- Elle ne l'a jamais vue.

O, onu daha önce asla görmedi.

- Personne ne vous l'a demandé.
- Personne ne te l'a demandé.

Kimse seni sormadı.

- Tom l'a-t-il trouvé ?
- Tom l'a-t-il trouvée ?

Tom onu buldu mu?

- Elle l'a épousé l'année dernière.
- Elle l'a épousé l'année passée.

O, onunla geçen yıl evlendi

- Je veux savoir qui l'a commencé.
- Je veux savoir qui l'a commencée.
- Je veux savoir qui l'a démarré.
- Je veux savoir qui l'a démarrée.

- Bunu başlatanı bilmek istiyorum.
- Bunu kimin başlattığını bilmek istiyorum.

Et voilà, on l'a.

İşte böyle, onu aldık.

Et elle l'a fait.

Öğrendiler de.

Elle l'a semé. Enfin.

Kurtuldu. Nihayet.

Personne ne l'a forcé

Kimse bunu ona zorlamamıştı

On l'a échappé belle.

Kıl payı kurtuldu.

Quelle équipe l'a emporté ?

Hangi takım oyunu kazandı?

Il l'a gardé secret.

O onu gizli tuttu.

Sa maladie l'a tué.

O, o hastalıktan öldü.

Quelqu'un me l'a dit.

Birisi bana söyledi.

Un bruit l'a réveillée.

Bir gürültü onu uyandırdı.

Elle l'a fait exprès.

O, onu kasıtlı olarak yaptı.

Il l'a probablement oublié.

O, muhtemelen onu unuttu.

Marie l'a fait gratuitement.

Mary onu ücretsiz yaptı.

Elle l'a fait auparavant.

Onu daha önce yaptı.

Il l'a fait auparavant.

Onu daha önce yaptı.

On l'a fait pleurer.

O, gözyaşlarına boğuldu.

Tu nous l'a enseigné.

Sen onu bize öğrettin.

Quelqu'un me l'a volé.

Birisi onu benden çaldı.

Elle l'a échappé belle.

O zar zor kaçmayı başardı.

Personne ne l'a invitée.

Onu kimse davet etmedi.

Il l'a rendue heureuse.

Bu onu mutlu etti.

L'incident l'a rendu célèbre.

O olay onu ünlü yaptı.

Il l'a fait pleurer.

Onu ağlattı.

On me l'a dit.

- O bana söylendi.
- Bana öyle dendi.

Ted l'a attendue longtemps.

Ted onu uzun bir süre bekledi.

Il l'a laissée l'embrasser.

O onu öpmesine izin verdi.

Tom l'a vu aussi.

Tom da onu gördü.

Elle l'a vu aussi.

O da onu gördü.

Mon chien l'a bouffé.

- Onu köpeğim yedi.
- Köpeğim onu yedi.

La police l'a détenu.

Polis onu gözaltında tuttu.

Mon frère l'a fait.

Erkek kardeşim yaptı.

Qui l'a laissé entrer ?

Kim ona izin verdi?

Il l'a fait exprès.

O bunu bilerek yaptı.

Tom nous l'a dit.

Tom bize söyledi.

Personne ne l'a remarquée.

Kimse onu fark etmedi.

L'a-t-il admis ?

O bunu kabul etti mi?

L'a-t-elle admis ?

O bunu itiraf etti mi?

Dan l'a bien compris.

Dan bunu iyi anladı.

Elle l'a vu sourire.

O, onu gülümserken gördü.

Il l'a laissée partir.

Onun gitmesine izin verdi.

Personne ne l'a encouragée.

Kimse onu teşvik etmedi.

Il me l'a expliqué.

O, onu bana açıkladı.

Il l'a vu aussi.

O da onu gördü.

Elle l'a prétendument tué.

O, iddialara göre onu öldürdü.

Elle l'a prétendument assassiné.

İddiaya göre onu o öldürdü.

Elle l'a traité d'idiot.

Ona bir aptal dedi.