Examples of using "Désagréable" in a sentence and their turkish translations:
Koku nahoştu.
Süt iğrenç.
Hava kötüye çeviriyor.
Orada hoş olmayan bir deneyim yaşadık.
O, tatsız yaşlı bir adamdı.
Bunun hoş olmayan bir tadı var.
Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var.
O bu tür görüşü nahoş bulur.
Çürümüş etin iğrenç bir kokusu vardı.
Kız kardeşinle çok antipatik olma, Tom.
nahoşun hoş olmayan anlamına gelmesinin bir nedeni var.
- O, sandığın kadar çok kötü adam değil.
- O, sandığın kadar iğrenç adam değil.
- O, sandığın gibi çok kötü adam değil.
- O, sandığın gibi iğrenç adam değil.
- O, düşündüğün kadar çok kötü adam değil.
- O, düşündüğün kadar iğrenç adam değil.
- O, düşündüğün gibi çok kötü adam değil.
- O, düşündüğün gibi iğrenç adam değil.
Kaza hakkında konuşmanın hoş olmayacağını biliyorum.
Başkalarının hayatını tatsız yapmadan hayatından zevk almalısın.
Hoş olmayan bir şey olacağını biliyorsan, örneğin dişçiye gideceğini, ya da Fransa'ya, öyleyse bu iyi değil.