Translation of "Désagréable" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Désagréable" in a sentence and their turkish translations:

L'odeur était désagréable.

Koku nahoştu.

Le lait est désagréable.

Süt iğrenç.

Le temps devient désagréable.

Hava kötüye çeviriyor.

- Nous y eûmes une expérience désagréable.
- Nous y connûmes une expérience désagréable.
- Nous y avons eu une expérience désagréable.

Orada hoş olmayan bir deneyim yaşadık.

C'était un vieil homme désagréable.

O, tatsız yaşlı bir adamdı.

Cela a un goût désagréable.

Bunun hoş olmayan bir tadı var.

Ce fruit a une odeur désagréable.

Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var.

Ce type d'avis lui est désagréable.

O bu tür görüşü nahoş bulur.

La viande pourrie avait une odeur désagréable.

Çürümüş etin iğrenç bir kokusu vardı.

Ne sois pas si désagréable avec ta sœur, Tom.

Kız kardeşinle çok antipatik olma, Tom.

Il y a une raison pour que « désagréable » signifie « déplaisant ».

nahoşun hoş olmayan anlamına gelmesinin bir nedeni var.

Ce n'est pas un type aussi désagréable que tu le penses.

- O, sandığın kadar çok kötü adam değil.
- O, sandığın kadar iğrenç adam değil.
- O, sandığın gibi çok kötü adam değil.
- O, sandığın gibi iğrenç adam değil.
- O, düşündüğün kadar çok kötü adam değil.
- O, düşündüğün kadar iğrenç adam değil.
- O, düşündüğün gibi çok kötü adam değil.
- O, düşündüğün gibi iğrenç adam değil.

Je sais que ça va être désagréable de parler de l'accident.

Kaza hakkında konuşmanın hoş olmayacağını biliyorum.

Vous devriez profiter de votre vie sans rendre celle des autres désagréable.

Başkalarının hayatını tatsız yapmadan hayatından zevk almalısın.

Quand on sait que quelque chose de désagréable va se passer, qu'on va aller chez le dentiste par exemple, ou en France, ce n'est pas bien.

Hoş olmayan bir şey olacağını biliyorsan, örneğin dişçiye gideceğini, ya da Fransa'ya, öyleyse bu iyi değil.