Examples of using "Vieil" in a sentence and their turkish translations:
Yaşlı adam oturdu.
Yaşlı bir adam çıkageldi.
O benim eski arkadaşım.
Yaşlı adam üzgün görünüyor.
O, tatsız yaşlı bir adamdı.
O, neşeli, yaşlı bir adam.
Ben yaşlı bir adamım.
- Şu yaşlı adam da kim?
- Şu yaşlı adam kimdir?
Yaşlı adamın eksik dişleri var.
- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam yalnız yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.
Yaşlı ayı derin uykuda.
Bu ihtiyarın saçları ağarmış.
Ben eski bir arkadaşa rastladım.
Eski kitap küflüydü.
Yaşlı bir adam arıyorum.
O eski bir kamera.
Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
Eski İngilizceyi öğreniyorum.
Yaşlı adam yere düştü.
Yaşlı adam bana saati sordu.
Yaşlı adam para için bana yalvardı.
Yaşlı adam akıllı görünüyordu.
Yaşlı adam kanserden öldü.
O, yaşlı adama bakmalı.
O benim eski bir arkadaşım.
Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
Eski bir ağaç gölge sağlar.
Yaşlı adam "Kedi mi?" diye sordu.
Tom eski bir binada yaşıyor.
Yaşlı adam büyük bir balık yakaladı.
Yaşlı adam yolu dikkatlice yürüyerek geçti.
Nasıl olduysa yaşlı adam sağlığına kavuştu.
Yaşlı bir adam ağacın altında dinleniyordu.
Yaşlı bir adam konuşmamıza girdi.
Yaşlı adam benimle Fransızca konuştu.
Yaşlı adamın yeterince parası var.
Yaşlı adam yapayalnız oturdu.
Tesadüfen eski bir arkadaşla karşılaştım.
Yaşlı adamla evlenmek zorunda bırakıldı.
En iyi ayna, eski bir dosttur.
O yaşlı adam kanserden öldü.
O, koltuğunu yaşlı adama verdi.
Yaşlı adam herkes tarafından sevilirdi.
Yaşlı adam ona küçük bir bebek verdi.
Yaşlı adam geçen hafta öldü.
Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
Yaşlı adam beş kilometre yüzmeyi denedi.
Yaşlı insan sık sık gençliğine geri bakar.
O eski arkadaşını görmek için gitmiş olmalı.
Dün eski bir arkadaştan bir mektup aldım.
Dün eski bir dosttan bir mektup aldım.
Yaşlı adam bir araba tarafından ezildi.
Yaşlı ağacı başka bir yere ekmek zordur.
Onların eski binayı yıkışını izledim.
Tom liseden eski bir arkadaşı ile birlikteydi.
O yaşlı adam titiz bir yiyicidir.
O, zengin yaşlı bir adamla evlendi.
Eski bir arkadaş iki yeni arkadaştan daha iyidir.
Dün benim eski bir arkadaşım ziyaret etti.
O, yaşlı adamın caddeyi geçmesine yardım etti.
Bankanın yanında eski bir arkadaşa rastladım.
Yaşlı adama torunu tarafından eşlik edildi.
Yaşlı adam ormanda kayboldu mu?
Yaşlı adam bazen kendi kendine konuşur.
Yaşlı adam küçük tilkiyi tuzaktan kurtardı.
Yaşlı adam aniden durdu ve geriye baktı.
Yaşlı adam tüm hayatı boyunca burada yaşadı.
İstasyonun yanında yaşlı bir adamla tanıştım.
Duvarda yaşlı bir adamın portresi asılıydı.
Kyoto'da tesadüfen eski bir arkadaşa rastladım.
Tom benim, liseden eski bir arkadaşımdır.
Yaşlı adam neredeyse araba tarafından çarpılacaktı.
Yaşlı bir adam ağacın gölgesinde dinleniyordu.
Yaşlı adam biraz pirinç lapası yedi.
Yaşlı adam herkes tarafından seviliyordu.
Tom'un yaşlı bir adama benzediğini düşünüyor musun?
Yaşlı adama hiçbir şekilde inanmadım.
Artık istemediğim eski bir bilgisayarım var.
Sokaktan aşağıya doğru yürürken, eski bir arkadaşa rastladım.
Eve giderken, eski bir arkadaşıma rastladım.
Otobüste eski bir arkadaşa rastladım.
Ben New York'ta iken, tesadüfen eski arkadaşımla karşılaştım.
Yaşlı bir adamla tanıştıklarında çok uzaklaşmamışlardı.
Yaşlı adam yıllarca krala hizmet etti.
Yaşlı adama her zaman torunu eşlik eder.
O, yaşlı adamın caddeyi geçmesine yardım etti.
Yolda yürürken eski bir arkadaşa rastladım.
"The Old Man and the Sea" Hemingway tarafından yazılmış bir romandır.