Examples of using "Devient" in a sentence and their turkish translations:
Bu yorucu oluyor.
Ne kadar yaşlanırsak o kadar unutkan oluruz.
Bu gittikçe tehlikeli bir hâl alıyor.
O kızarıyor.
Tom soluyor.
Bunların hepsi biçimsiz oluyor.
Bu zor oluyor.
Bu sıkıcı olmaya başlıyor.
O kör oluyor.
Tom yaşlanıyor.
Tom kıskanıyor.
Javier kızarıyor.
Gülünç olmaya başlıyor.
Bu zor oluyor.
Tom kızarıyor.
daha fazla kâr edersiniz.
Burası biraz fazla daralıyor.
Gökyüzü bulutlanıyor.
Durum ciddileşiyor.
Hava kötüye çeviriyor.
çalmaktan başka seçenekleri yok.
aynı zamanda yoğunlaşıyor.
anı temelde anlamsız hâle gelir.
Korkak ve şüpheci bir hâle geliyoruz.
bu, rahatsız edici olmaya başlasa bile.
Kanyon yarığı burada gerçekten daralıyor.
gün geçtikçe ucuzluyor.
Bir tırtıl kelebek olmaktadır.
Tom şişmanlıyor.
Yaşlandıkça unutkan olduk.
aniden, yüzmek çok daha kolay olacak
Vay canına, kayanın burası çok kayganmış.
Yağmur yağdıktan sonra her şey mavimsi olur.
Ancak biraz daha tartışmalı bir konu var:
her kral kendinden bi öncekinden daha büyüğünü yaptırıyor
ve karanlığa dönüştüğünden
cerrahi yöntemle alınamaz veya tedavi edilemez hale gelmesidir.
İşte mesele burada ilginçleşiyor.
Bazen su kıymetli bir meta olur.
Su donduğunda katı olur.
- Kızınca ağzını bozar.
- Her ne zaman kızsa, bozuk dil kullanır.
Tom kel oluyor.
Bu, çok karmaşık bir hikaye haline geliyor.
Olay şimdi enteresan bir hâl almaya başladı.
Nasıl zengin olunacağını biliyor musunuz?
Yıllar geçtikçe, bir aptal daha zeki olmaz, ama yaşlı bir aptal olur.
fikirden hikâyeye -- ve hepsinin hatırlanması.
Gelecekle ilgili şeyler bu kadar rekabete dayandığında ise
Burada, geçicilik yeni kalıcılık oluyor.
Ancak bu noktada işler gerçekten karışıyor.
çünkü kötü alışkanlık edinir
bu yüzden insanlar için ise ölümcül hale geliyor
Buz erirse, sıvı olur.
Gittikçe güzelleşiyor.
O güzelleşiyor.
Hayat bu günlerde zorlaşıyor.
Bu gittikçe zorlaşmaya devam ediyor.
Bu sıkıcı olursa eve giderim.
O kelleşiyor.
Tom içki içerken çok sağı solu belli olmaz.
Sonbaharda orman kıpkırmızı oluyor.
Bu daha tuhaf oluyor.
Her şey gittikçe daha karmaşıklaşıyor.
Köpek maması daha fazla pahalanıyor.
Düşman gittikçe daha güçlü oluyor.
Bir hatip yapılır, ancak bir şair doğar.
Seyahat ediyorsan daha akıllı olursun.
O yaşlanırken gittikçe daha inatçı oluyor.
kanser tecrübeleri bile daha az stresli hâle geliyor.
bir süre sonra bu akışkanlık durağan hale geliyor
Su sıvıdır. O, donduğu zaman katılaşır.
Şehrimiz gittikçe büyüyor.
Ne kadar yaşlanırsam hayat o kadar zor olur.
Dünyamız gittikçe küçülüyor.
Yükseğe tırmandığında hava soğur.
Mektup yazma sanatı yitip gidiyor.
Ölümden sonra ruhum hiçbir şeye dönüşmüyor.
Görünüşe göre, iyi bir pozisyon bulmak zor oluyor.
- Bir süredir Tom'dan haber almadık.
- Bir süredir Tom'dan haber almıyoruz.
Hava giderek daha güzel hale geliyor.
ve bu sürekli online olma durumu gittikçe artarak devam ediyor
Bu ise şüpheleri arttırmakta tuz ve biber oluyor
karıncanın da yine en büyük düşmanı karınca oluyor
Pekala bu, gelecekteki restoran sahipleri için tüm tehlikelerin
Geçinmek gittikçe zorlaşıyor.
Çiçekler büyümeye başlıyor ve her şey yeşil oluyor.
O yaşlanırken gittikçe daha inatçı oluyor.
Ve böylece o kart beyniniz için en kolay tercih haline geliyor.
Su donduğunda ve sertleştiğinde, biz buna "buz" deriz.
Tolerans kötülüğe uygulandığında bir suç olur.
Bir bilgisayarın nasıl kullanılacağını bilmemiz bizim için önemli hale geliyor.
Durum benim için gittikçe daha korkunç oluyor.
Yaklaşık beş içkiden sonra, Tom'un davranışı öngörülemez olur.
o bölge giderek daha heyecanlı ve yeniden kullanılabilir oluyor.
fazlasını öğrenmek için kendinizi motive etmeniz ve kendinizi geliştirmeniz