Examples of using "Commandé" in a sentence and their turkish translations:
Sipariş ettin mi?
- Tom ne sipariş etti?
- Tom ne emretti?
Bir pizza sipariş ettim.
Tom bunu emretti.
Tom bir içki ısmarladı.
Sana bir içki ısmarladım.
Londra'dan bir kitap sipariş ettim.
Kitabı İngiltere'den ısmarladım.
- Ben akşam yemeği sipariş etmedim.
- Akşam yemeği siparişi vermedim.
İngiltere'den birkaç kitap ısmarladım.
O bira istedi.
- Ben bunu ısmarlamadım.
- Bunu sipariş etmemiştim.
Kitabı sipariş ettin mi?
Ben yeni mobilya ısmarladım.
Sana bir bira ısmarladım.
Çin yemeği sipariş ettim.
Ben de patates kızartması ısmarladım.
Yemek sipariş ettik.
Bunu sipariş etmemiştim.
Tom bir bira sipariş etti.
Pizza ısmarladım.
Onu sipariş etmedim.
Bunu ısmarlamadık.
Tom pizza sipariş etti.
Tom üç pizza ısmarladı.
Tom kahve sipariş verdi.
Kitabı Londra'dan ısmarladı.
O bize biftek ısmarladı.
Telefonda bir pizza ısmarladım.
Tom pizza ısmarladı.
Buradaki kimse pizza sipariş etmedi.
Herhangi bir yiyecek sipariş ettin mi?
Bu kitapları Almanya'dan sipariş verdim.
O yeni mobilya sipariş etti.
Kitabı İngiltere'den ısmarladım.
Onlar büyük bir pizza sipariş ettiler.
Pirinç sipariş etmedim.
Pizzayı kim sipariş etti?
Bir bardak şarap sipariş ettim.
Kitabı Londra'dan sipariş etti.
O bir bardak çay ısmarladı.
İki çay ve üç kahve ısmarladım.
Kitabı İngiltere'den sipariş etti.
O bir bardak çay ısmarladı.
Onu sipariş ettiğimi sanmıyorum.
Benim sipariş verdiğim bu değil.
Tom Bir şişe şampanya ısmarladı.
Tom bir fincan çay sipariş etti.
Henüz akşam yemeğini sipariş etmedim.
Kırk dakika önce sipariş verdik.
Yurt dışından bazı yeni kitaplar sipariş ettik.
Onu kim ısmarladı?
İki hamburger sipariş ettim.
Oda servisinden bir kahve sipariş ettim.
Bu mayoyu Fransa'dan sipariş ettim.
Affedersiniz fakat ben bunu ısmarlamadım.
Bir hamburger yedim ve bir tane daha ısmarladım.
Affedersiniz ama bu sipariş ettiğim şey değil.
Bu masa sipariş ettiğimden farklı.
Sami kahve sipariş etti.
Profesör New York'tan bazı yeni kitaplar sipariş etti.
Aç olmadığım için sadece kahve ısmarladım.
John kitabı Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yayıncıya sipariş etti.
O kitabı bir hafta önce sipariş ettim.
Sipariş ettiğim kitabı almak için buradayım.
Ben sipariş ettiğim ürünü almak için buradayım.
Tom ve Mary her ikisi de özel öğle yemeğini sipariş etti.
O, birayı bitirdi ve bir tane daha ısmarladı.
Çok fazla sipariş verdim. Onun hepsini yiyebileceğimi sanmıyorum.
Aç olmadığım için sadece kahve ısmarladım.
Ne yiyeceksiniz?
Biz pembe ısmarladık fakat mavi aldık.
Ama 1815'te Grouchy değil Davout İmparatorun sağ kanadına komuta etmiş olsaydı ...
, özellikle de savaştaki bir tugaydan daha büyük bir şeye komuta etmemişti.