Examples of using "Colline" in a sentence and their turkish translations:
Ben tepeye yürüdüm.
- Tepeye çıkmalısın.
- Tepeye tırmanmalısın.
Tepe her zaman yeşildir.
Okul tepe üzerindedir.
O, tepeden aşağı gitti.
Tom tepeye koştu.
Tepe karla kaplanmıştı.
O, tepede duruyor.
- Tepede durdular.
- Tepenin üstünde durdu.
Tepe tamamen karla kaplıydı.
Biz tepeden aşağı koştuk.
Tepenin üstü düzdür.
Ev tepede duruyordu.
Onun villası tepede oturuyor.
Tepeyi düşman güçlerine terk ettiler.
Benim evim bir tepe üzerindedir.
Bu otel bir tepenin üzerinde yer almaktadır.
O, tepenin üst kısmında yaşıyor.
O, bu tepenin üstünde yaşar.
Onlar tepeye tırmanmaya başladılar.
Tepedeki o kilise çok eskidir.
Kraliyet Sarayı bir tepenin üstüne yapıldı.
O sabit bir hızda tepeye yürüyordu.
Okulu, büyük bir tepenin üzerindedir.
Onun evi tepenin dibinde.
Tepeden güzel manzaraya hayran kaldılar.
Tepenin üzerinde duran şu kuleye bak.
Tepede bir kale vardı.
Tepenin ardında güzel bir vadi uzanır.
Bu tepeden bütün şehri görebilirsin.
Tepenin eteğinde beyaz bir bina görürsün.
Tepenin üstündeki eski kilise on ikinci yüzyıla kadar uzanmaktadır.
Bu tepede küçük bir kale vardı.
Tepenin üstünden denizi görebilirsiniz.
Tepede bir yel değirmeni var.
Sınıftaki herkes tepeye tırmandı.
Tepedeki ev çok eski.
O onunla tepeden aşağıya doğru yarıştı.
Tepeye kadar koştuktan sonra, ben tamamen nefes nefese kaldım.
Tepenin üstüne ulaştığımızda rüzgar daha da sert esti.
O tepedeki ağaçlar kesilirse, oldukça çabuk bir şekilde erozyonu görürsün.
Biz tepenin zirvesine vardığımızda rüzgar daha da sert esti.
Bu eski arabanın tepenin zirvesine gideceğini sanmıyorum.
Güney Fransa'da dağın yamacında emeklilik evi yapmayı planladığım küçük bir arsa aldım.
taşlar kaydırılarak tepeye kadar çıkarılıyordu inşaat bittikten sonra ise en dış sarmal kısım yıkılarak bugün ki halini alıyor