Examples of using "Chère" in a sentence and their turkish translations:
Bu masa pahalı.
O benim için çok değerlidir.
Et pahalı.
- İyi uykular, canım!
- İyi uykular, sevgilim!
Merhaba, sevgilim.
rahat yaşam canım sonuçta
Mavi araba pahalı.
O araba gerçekten pahalı.
Annemi çok seviyorum.
Şu motosiklet pahalı değil.
Bu araba çok pahalı.
Kravat aşırı pahalı.
Onun çok pahalı bir saati var.
O elbise çok pahalı görünüyor.
Et bu günlerde pahalı.
Daha ucuz bir yayınınız var mı?
O en pahalı kıyafeti aldı.
Organik gıda genellikle daha pahalıdır.
Köpek maması daha fazla pahalanıyor.
Böyle pahalı bir eve kimin gücü yeter?
Et bugünlerde çok pahalı.
Hayat gittikçe pahalılaşıyor.
Senin araban benimkinden daha pahalı.
Daha pahalı olan hangisi?
Bu, şehirde en ucuz mağazadır.
En pahalı elbiseyi seçti.
Doğum kontrolü, hamilelikten daha ucuzdur.
Saatim sizinkinden daha az pahalı.
Bu saat pahalı.
- O, ona pahalı bir saat verdi.
- She gave him an expensive watch.
ve sevgilim bazı popüler saçmalıkları izliyordu.
Böylesine pahalı bir araba almak söz konusu değil.
- O saat bundan daha az pahalı.
- O saat bundan ucuz.
Pahalı bir araba bir statü sembolüdür.
Çok az sayıda insan böylesine pahalı bir arabayı satın alabilir.
Teşekkür ederim canım.
Pahalı olduğu kadar berbat pembe bir kemer takıyordu.
- Açıkçası, canım, umurumda değil.
- Doğrusu, canım, vız gelir tırıs gider.
Bu araba benim alamayacağım kadar çok pahalı.
Bu güzel ev, satın alamayacağımız kadar pahalıdır.
Sanıyorum Japonya'da gıda pahalıdır.
Ben bir hafta için en ucuz arabanızı kiralamak istiyorum.
En az pahalı olanını istiyorum.
Teşekkürler, tatlım.
O gitar o kadar pahalı olmasaydı, onu satın alabilirdim.
Hangisi daha ucuz?
Genellikle maden suyu çeşme suyundan pahalıdır.
Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.
Rüzgar ucuz ve temiz bir enerji kaynağıdır.
Güneş enerjisi her yıl daha ucuzluyor.
Nur içinde yat anneciğim. Seni çok özledim.
Tim'in motosikleti benimkinden çok daha pahalı.
O gitar o kadar pahalı ki onu satın alamam.
Sonunda satıcı pahalı makineyi almam için beni ikna etti.
O gitar o kadar pahalı olmasa, onu alabilirim.
Böylesine pahalı bir arabayı almayı göze alamam.
Daha pahalı olanı alacağım.
Ev bizim için çok büyük, bunun da ötesinde o çok pahalı.
Gitar o kadar pahalı ki onu almaya gücüm yetmez.
Tom'un araba sahibi olamaz. Benzin çok pahalı.
Tom, o çift ayakkabıların çok pahalı olduğunu düşündüğünü söyledi.
Daha pahalı bir saat satın almak istiyorum.
En pahalı olanı alacağım.
Bu kamera ondan daha az pahalı.
Birkaç elbiseye baktı ve en pahalı olanı seçti.
Biz sabırsızlıkla sevgili arkadaşımızın gelişini bekliyoruz.
- Balığın ve etin besin değerleri yüksek ama ikincisi öncekine göre daha pahalıdır.
- Hem balık hem de et besleyici fakat sonraki öncekinden daha pahalı.
Her nadir şey pahalıdır, ayrıca ucuz bir at enderdir, bu nedenle ucuz at pahalıdır.
Biraz daha ucuz olsaydı bir tane alır mıydın?
Bira malt içeriğine göre vergilendirilir, bu yüzden düşük maltlı bira daha ucuzdur.
Ev almamaya karar verdi, birincisi çok pahalıydı, ikincisi ofisine uzaktı.
"Nasıl buldun dostum?" dedi Tom gülümseyerek, "vezirimle seni mat etmemi?" Maria önce şok oldu, bu gözünden kaçmazdı. Kısa bir süre sonra gülümseyip "Peki atımla vezirini almama ne dersin?" diye yanıtladı ve atıyla hamlesini yapıp veziri tahtadan attı.