Translation of "Centre" in Turkish

0.025 sec.

Examples of using "Centre" in a sentence and their turkish translations:

centre ennemi.

ana saldırıyı emanet etti

Plus précisément dans un centre d'affaires dans un centre d'affaires

bir iş merkezinde bir iş hanında daha doğrusu

C'est le centre des émotions.

ve bu bölge duygular için önemli.

Jésus se tient au centre

İsa tam olarak merkezde duruyor

Voici le nouveau centre sportif,

Bu da yeni spor merkezi,

L'univers est dépourvu de centre.

Evren merkezden yoksundur.

Le centre est un idéal.

Merkez bir idealdir.

Je veux m'asseoir au centre.

Ortaya oturmak istiyorum.

Où est le centre commercial ?

Alışveriş merkezi nerede?

Tu as touché au centre.

Tam 12'den vurdun.

- Le parc se trouve au centre-ville.
- Le parc se situe au centre-ville.

Park şehrin merkezindeydi.

- Le parc se situe au centre-ville.
- Le parc est situé au centre-ville.

Park şehir merkezinde yer almaktadır.

- La gare est dans le centre de la ville.
- La gare se trouve en centre-ville.
- La gare se trouve au centre-ville.

İstasyon, şehir merkezindedir.

Le centre commercial va être démoli.

Alıveriş merkezi yıkılacak.

Il travaille dans un centre d'appels.

O bir çağrı merkezinde çalışır.

J'aimerais me rendre au centre commercial.

Alışveriş merkezine gitmek istiyorum.

Allons au centre commercial ce soir.

Bu gece alışveriş merkezine gidelim.

Tom travaille dans un centre d'appel.

Tom bir çağrı merkezinde çalışıyor.

Tom aime être le centre d'attention.

Tom ilgi odağı olmaktan hoşlanıyor.

On va vers le centre-ville ?

Şehir merkezine doğru mu gidiyoruz?

On va contourner le centre-ville.

Şehir merkezini atlayacağız.

- Le bureau de poste se trouve au centre-ville.
- La poste est au centre-ville.

Postane şehir merkezinde.

- Il croit être le centre de l'univers.
- Il se prend pour le centre de l'univers.

Kendini evrenin merkezi olarak görür.

Elle devra se rapprocher du centre-ville.

Şehrin daha içlerine doğru girmeli.

Mon bureau est dans le centre-ville.

Ofisim kentin merkezinde.

Elle n'aime pas vivre en centre-ville.

O, şehir merkezinde yaşamaktan hoşlanmaz.

C'est moi qui me trouve au centre.

Ben, ortadakiyim.

La poste se trouve en centre-ville.

Postane şehir merkezinde.

La gare se trouve en centre-ville.

Tren istasyonu şehrin merkezinde yer almaktadır.

L'aéroport est assez loin du centre-ville.

Havaalanı şehir içinden çok uzakta.

Elle se croit le centre de l'univers.

O, evrenin merkezi olduğunu düşünüyor.

Il croit être le centre de l'univers.

O, evrenin merkezi olduğunu düşünüyor.

Cette route vous mènera au centre-ville.

Bu yol sizi kasabanın merkezine götürecektir.

Son bureau se trouve au centre-ville.

Onun ofisi şehir merkezinde yer almaktadır.

- Est-ce que ce bus va en centre-ville ?
- Ce bus se rend-il au centre-ville ?

Bu otobüs şehir merkezine gider mi?

- J'ai acheté de nouveaux débardeurs au centre commercial, aujourd'hui.
- J'ai acheté de nouveaux marcels au centre commercial, aujourd'hui.

- Bugün alışveriş merkezinde yeni bir yelek satın aldım.
- Bugün alışveriş merkezinde yeni bir atlet satın aldım.

- Elle est allée au centre commercial avec ses amies.
- Elle s'est rendue au centre commercial avec ses amies.

Arkadaşlarıyla birlikte alışveriş merkezine gitti.

- Il y a un centre commercial dans le coin ?
- Y a-t-il un centre commercial par ici ?

Bu yakınlarda alışveriş merkezi var mı?

- Le centre d'appels a un taux de renouvellement du personnel élevé.
- Le personnel du centre d'appels tourne beaucoup.

Çağrı merkezinin yüksek bir cirosu var.

Juste à côté d'un centre commercial de luxe.

ve lüks bir AVM'nin hemen yanında.

La grande rue qui mène au centre-ville.

Doğruca şehir merkezine çıkan ana yol.

Et est devenu partenaire du Centre d'innovation judiciaire,

ve Mahkeme Yenilik Merkezi ve New Jersey yargı sistemiyle

Il y a beaucoup d'hôtels au centre-ville.

Şehir merkezinde çok sayıda otel var.

Le bus vous amène dans le centre-ville.

Otobüs seni şehir merkezine götürecek.

Il n'est pas allé au centre de culturisme.

O, spor salonuna yürümedi.

Il tient une librairie dans le centre-ville.

Şehir merkezinde onun bir kitapçı dükkânı var.

Le gratte-ciel se trouve au centre-ville.

Gökdelen şehrin ortasındadır.

J'adore faire mes achats dans ce centre commercial.

Bu alışveriş merkezinde alışveriş etmeyi seviyorum.

J'ai acheté un nouveau chapeau au centre commercial.

Mağazada yeni bir şapka aldım.

D'où partent les bus pour le centre ville ?

Şehir içi otobüsler nereden kalkar?

Dan se prend pour le centre de l'univers.

Dan evrenin merkezi olduğuna inanıyor.

Au centre du Bassin parisien coule la Seine.

Sen nehri Paris havzasının merkezine doğru akar.

Il a besoin d'être au centre de l'attention.

Onun ilgi odağı olması gerekiyor.

Cette rue-ci vous conduira au centre-ville.

Bu sokak sizi şehrin merkezine çıkaracak.

Nous sommes perdues au centre de nulle part.

- Dağ başında kaybolduk.
- Kör itin öldüğü yerde kaybolduk.
- Bu ücra yerde kaybolduk.
- Bu kuş uçmaz, kervan geçmez yerde kaybolduk.
- Bu ıssız yerde kaybolduk.

Allons au centre-ville pour faire nos achats.

Alışverişimizi yapmak için şehir merkezine gidelim.

Tu as touché au centre de la cible.

Hedefin ortasından vurdun.

Elle se tenait au centre de la chambre.

- O, odanın ortasında durdu.
- Odanın ortasında durdu.

Osaka est le centre du commerce au Japon.

Osaka, Japonya'daki ticaret merkezidir.

Voici la livraison vue de notre centre de distribution ;

Bu aslında dağıtım merkezinden teslimat olayının görüntüleri;

Quelque part à 12 km du centre de Sanliurfa

Şanlıurfa'nın merkezine 12 km uzaklıkta bir yerde

Il y a un noyau au centre du monde

dünyanın merkezinde bir çekirdek var

De centre d'affaires, de lieu de rassemblement communautaire, etc.

iş için, topluluk toplantıları vs. oldu,

La gare est dans le centre de la ville.

Istasyon şehrin ortasında.

Où se trouve le centre commercial le plus proche?

En yakın alışveriş merkezi nerede?

Paris est en un sens le centre du monde.

- Paris bir şekilde, dünyanın merkezidir.
- Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.

On construit un nouveau musée dans le centre-ville.

Şehrin merkezinde yeni bir müze inşa ediliyor.

Il y a une source au centre du village.

Köyün merkezinde bir kaynak var.

Je suis le seul à me trouver au centre.

Ortada bulanan tek kişi benim.

Je cherche un appartement au centre de la ville.

Ben kent merkezinde bir daire arıyorum.

Il y a trois magasins dans le centre commercial.

Alışveriş merkezinde üç mağaza var.

Y a-t-il un centre commercial près d'ici ?

Buraya yakın bir alışveriş merkezi var mı?

Au centre de la cité, se trouve une fontaine.

Kentin ortasında bir çeşme var.

« Nous sommes au centre d'une guerre », dit le Président.

Başkan biz savaşın ortasındayız dedi.

Ce tramway relie le centre-ville à la gare.

Bu tramvay, şehir merkezini tren istasyonuna bağlar.

- Nous pourrions nous rencontrer au centre-ville. Cela vous conviendrait-il ?
- Nous pourrions nous rencontrer au centre-ville. Cela te conviendrait-il ?
- On peut se voir au centre-ville. Est-ce que ça t'arrange ?

Şehir merkezinde buluşabiliriz. Bu sizin için uygun olur mu?

- Il y a un joli parc dans le centre de la ville.
- Il y a un super parc dans le centre-ville.

Şehrin merkezinde muhteşem bir park var.

J'avais 12 ans et je défilais dans un centre commercial.

12 yaşındaydım ve bir AVM'de keşfedilmiştim.

Un centre pas juste composé d'experts techniques et de bureaucrates,

bilim tutkusu olan büyük halk sağlığı hikaye anlatıcıları

Qui travaillait dans le sous-sol d'un centre de détention.

artık pek de sormuyorum.

À l'instar de ces opossums du centre-ville de Melbourne,

Melbourne şehir merkezindeki bu gececi keseli sıçanlar gibi.

Il est tard à Lopburi, au centre de la Thaïlande.

Tayland'ın orta bölgesindeki Lopburi'de gecenin geç saatleri.

Aujourd'hui, le centre commercial ouvre la porte ce jour-là

Bugün avm o gün kapı açıyorlar

Il y a un super parc dans le centre-ville.

Kent merkezinde güzel bir park var.

De même que Tokyo, Osaka est un centre de commerce.

- Tokyo ile birlikte, Osaka bir ticaret merkezidir.
- Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.

Tu as vu qui que ce soit au centre commercial ?

Alışveriş merkezinde birini gördün mü?

Il y a beaucoup de grands bâtiments dans le centre.

Şehir merkezinde birçok yüksek binalar var.

Je ne suis pas d'humeur à aller au centre-ville.

Şehir merkezine gitme modumda değilim.

Y a-t-il un supermarché dans ce centre commercial ?

Bu alışveriş merkezinde bir süpermarket var mı?

Et au centre de ce monticule se trouvait une pierre étrange,

Ve bu höyüğün merkezinde, az çok bir çocuk eli büyüklüğünde,

Il y a un chouette parc au centre de la ville.

Kasabanın merkezinde güzel bir park vardır.

La place du marché est le centre historique de la ville.

Pazarın kurulduğu meydan şehrin tarihi merkezi konumunda.