Examples of using "Accepter" in a sentence and their turkish translations:
Biz gerçeği kabul etmeliyiz.
Teklifini kabul edecekler.
Teklifini kabul edeceğim.
Ben hediyeni kabul edemem.
Sen onun tavsiyesini kabul etmeliydin.
Rolünü kabul etmek zorundasın.
Kabul etmeye eğilimliyim.
Ben senin hediyeni kabul edemem.
yeni gerçekliğimi kabullenmek zorundaydım.
- O, kaderini kabul etmek zorunda kaldı.
- O kaderi kabul etmek zorunda kaldı.
Bunu kabul edemem.
- Onun tavsiyesini almalıydın.
- Onun tavsiyesine uymalıydın.
Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
Ne yazık ki davetinizi kabul edemem.
Bütün bunları kabul edemiyoruz.
Paranı alamam.
Hediyeleri kabul etmeyeceğim.
Gerçekten bunu kabul edemem.
Tom özrümü kabul etmedi.
Ben işi kabul edemedim.
Ben bu teoriyi kabul edemem.
Senin özrünü kabul edemem.
- Bu hediyeyi kabul edemem.
- Bu armağanı kabul edemem.
O, parayı kabul etmeyi reddetti.
parlak neon bir poster var.
Herhangi bir ödül kabul edemeyecek kadar gururluydu.
O, onun nasihatını dinleyecek kadar akıllıydı.
Sonuçta, Tom muhtemelen bize yardım etmeyi kabul edecek.
Herhangi bir ödülü alırken çok kibirliydi.
- Tom iyi eleştiri almaz.
- Tom eleştiriye açık değildir.
Varoluşumuzu olabildiğince kabul etmeliyiz.
veya gayet iyi bir sonucu kabullenmeye razı olmayı değil.
Hiçbir koşulda çekleri kabul edemeyiz.
O işe girip girmeyeceğimi merak ediyorum.
fakat ben hayırı bir cevap olarak kabul etmemeye karar verdim.
Eğer büyük resmi görmek istiyorsanız
Ebeveynler bildirim yapılmaksızın değiştirilen şartları kabul etmek zorunda.
Tom'un Harvard'a kabul edileceğini düşündüm.
Onun ölü olduğu gerçeğini kabul edemem.
Biz borç para aldığımızda , şartları kabul etmeliyiz .
Lütfen oğlunuzun evliliğinde en içten tebriklerimizi kabul edin.
Bu işi bana danışmadan nasıl alabilirsin?
Bana danışmadan onu yapmayı nasıl kabul edebililirsin?
vücudumu ve onun sınırlarını öğrendiğim zaman
Ticari ve ticarileşmeye başlayan çiftliklerin
Dikkatli düşündükten sonra onun teklifini kabul etmemeye karar verdim.
Tom üvey ebeveynlerinin kendisine verdiği sevgiyi kabul etmeyi öğrendi.
Benim isteğimi kabul edeceğinizi umuyorum.
Ne yazık ki o bu değişiklikleri kabul etmek için biraz fazla dar görüşlüdür.
Lütfen bu küçük hediyeyi kabul edin.
Tom Mary'nin gitmeyi kabul edip etmeyeceğini bilmiyor.
Tom Mary'nin aşkını ya da dostluğunu kabul etmeye hazır değildi.
- Onun teklifini kabul etmemem niçin hiçbir neden görmüyorum.
- Onun teklifini kabul etmememi gerektiren hiçbir neden olmadığını görüyorum.
Teklifi kabul etmeye isteksizdim ama şansım yok gibi görünüyordu.
şimdilik teknolojimiz buna müsade etmediği için nasa'nın verdiği verileri doğru kabul etmek zorundayız
Öğrencilerimden bu kadar bilgisizliği kabul edemem. Geçen sene hiçbir şey öğrenmediler mi?
Ve Jomsviking, çok düzgün bir şekilde 'diğerlerini de bırakmadıkça bunu kabul edemezsin' diyor
Kimse senin kabul etmeni istemedi fakat en azından senden farklı görüşlere sahip olan insanlar olduğunu kabul edemez misin?