Examples of using "Yhtä" in a sentence and their turkish translations:
Ben bir tane denedim.
Senin kazaklarından birini ödünç alabilir miyim?
İsteyecek bir iyiliğim var.
Anlamadığım bir şey var.
Bir proje üzerinde çalışıyorum.
Siz her zamanki kadar sağlıklı görünüyorsunuz.
Keşke ben sizin kadar akıllı olsam.
Denizkestanesini başka bir tanka geçiriyordum,
Karanlık nasıl hızlı çöktüyse...
Bir balık bile yakalamadım.
Ben senin kadar şaşkınım.
İçeri girebilirsin.
Benim kadar meşgul olup olmadığını merak ediyorum.
Benimle birlikte gel bari.
Onlar aynı anda Paris'e vardılar.
Boyum Tom'unki kadar uzun.
Ben sizin kadar uzun boyluyum.
Babam kadar uzun boyluyum.
Tom kadar zenginim.
Tom, Mary kadar aktif değil.
kültür meselesi, maddi konular kadar,
Bir ev kadınına, sokaktaki adama, çiftçiye,
- O babası kadar uzundur.
- Boyu babası kadar.
- Babasıyla aynı boyda.
- Babası kadar uzun.
Hepimiz aynı anda ayağa kalktık.
Aynı zamanda yemek yiyip okuyorum.
Şu anda bir biraya karşı çıkmazdım.
Tom benim kadar büyük.
Tom kadar yaratıcı değilim.
Bunu benim bildiğim kadar iyi biliyorsun.
- O, annesi gibi güzel.
- Annesi kadar güzeldir.
Onun kadar hızlı yüzebilir misin?
Bunlardan birini yıllardır görmedim.
Ben senin kadar şaşkına döndüm.
Tom her zaman olduğu kadar sabırsız.
Ben senin kadar uzun değilim.
Tom kadar zengin olmak istiyorum.
Tom Mary kadar uzun boylu değil.
Senin kadar büyüğüm.
Annesi kadar uzundur.
Bu cümlenin sadece tek bir dili var.
Onlar bizim kadar güçlüler.
Ben Tom kadar zengin değilim.
Tom senin kadar iyi Fransızca konuşur.
Sanırım ben senin kadar akıllı değilim.
Tom senin kadar iyi Fransızca konuşabilir.
Çevik Hindistan cevizi yengeci dünyanın en korkunç ayılarıyla karşılaşacak.
Bu yüzden lütfen kartlardan birini bana doğru ittiğinizi hayal edin.
Görünüşü de hayat tarzı kadar gariptir.
Ekvatorda gece ve gündüz eşittir.
Gündüzleri filler kadar iyi görürler.
Lucy benim sahip olduğum kadar çok sayıda arkadaşa sahip.
Hiçbir şey elmas kadar sert değildir.
O, annesi kadar iyi bir aşçıdır.
Bunlar da şunlar kadar iyi.
Bir arkadaş az sayıda hazine kadar çok değerlidir.
Mary'nin söylediği kadar iyi şarkı söyleyemem.
O bir günden fazla hayatta kalmayacak.
Tom bir dilden daha fazlasını bilmeyi diledi.
O, benim erkek kardeşim kadar yaşlı değildir.
- Senin kadar hızlı koşamam.
- Ben senin kadar hızlı koşamam.
Tom sadece Mary kadar can sıkıcı.
Tom her zamanki gibi yakışıklı.
Ben de senin kadar bunu yapmak istiyorum.
Ben eskisi kadar muhafazakar değilim.
Tom benim kadar akıllı değil.
- Benim de senin kadar kafam karıştı.
- Senin kadar kafam karışmış durumdayım.
Tom'a olan şey bir kâbustu.
Tom Mary kadar sıkılmış görünmüyordu.
Tom Mary kadar ilgili görünmüyordu.
Tom Mary kadar arkadaş canlısı görünmüyordu.
Tom Mary kadar mutlu görünmüyordu.
Ağabeyi kadar zeki değildir.
O, ağabeyi kadar zeki değildir.
Bu yaklaşık onun kadar büyüktür.
O ve ben neredeyse aynı boydayız.
Tom Mary kadar iyi Fransızca konuşur.
Tom senin kadar iyi Fransızca konuşur.
Tom'un bunun hakkında Mary kadar heyecanlı olup olmadığını merak ediyorum.
Eskisi kadar güçlü değilim.
Tom Mary kadar zeki değil.
Ben de senin kadar şiir yazmayla ilgileniyorum.
O, kardeşleri kadar sıkı çalışır.
İki artı iki eşittir dört.
Tom senin kadar yetenekli değil.
Tom Mary kadar iyi bir aşçı.
Tom kadar hızlı koşamam.
Normal tren ekspres trenden daha az rahattır.
O, benim kadar çok kitaba sahip.
Bu sözlük onun kadar faydalıdır.
Tom Mary'nin göründüğü kadar heyecanlı görünmüyordu.
Tom hiç ara vermeden üç saat piyano çaldı.
Tom yaklaşık Mary kadar yaşlıdır.
Tom, Mary kadar hızlı koşabilir.
O, İngilizceyi benim kadar iyi konuşur.