Examples of using "Lainata" in a sentence and their turkish translations:
Bir kalem alabilir miyim?
Bunu ödünç alabilir miyim?
Onu ödünç alabilir miyim?
Laptopunu ödünç alabilir miyim?
Radyonu ödünç alabilir miyim?
Radyonu ödünç alabilir miyim?
Radyonu bana ödünç verebilir misin?
30 dolar borç alabilir miyim?
Senin kazaklarından birini ödünç alabilir miyim?
Ben senin kalemini ödünç alabilir miyim?
Makasını ödünç alabilir miyim?
Ben bir gömlek ödünç alabilir miyim?
Benimkini ödünç alabilirsin.
Lütfen dolma kalemini ödünç alabilir miyim?
Kalemini ödünç alabilir miyim?
Sözlüğünü ödünç alabilir miyim?
Telefonunuzu ödünç alabilir miyim?
Tom bir miktar borç para istiyor.
Sözlüğünü ödünç alabilir miyim?
Bu CD'yi ödünç alabilir miyim?
Onu bir saniye ödünç alabilir miyim?
- Bu sözlüğü ödünç alabilir miyim?
- Bu sözlüğü alabilir miyim?
Lütfen bana biraz para ödünç verir misin?
Affedersin, bir kalem ödünç alabilir miyim?
Kaç tane kitap ödünç alabilirim?
"Çoraplarını ödünç alabilir miyim?" "Hayır."
Bisikletini birkaç günlüğüne bana ödünç verebilir misin?
Ödünç alabileceğim bir tırnak törpün var mı?
Tom benden tekrar ödünç para almak istiyor.
Biraz borç para verebilirsen çok makbüle geçer.
İstediğin zaman arabamı ödünç alabilirsin.
İsterseniz biraz para ödünç verebilirim.
Kalemini bana ödünç verir misin?
"Bu kalemi ödünç alabilir miyim?" "Tabii, alın."
Ondan para ödünç almak iyi değildir.
Tom'un senin bisikletini ödünç almasına izin vermemi hâlâ istiyor musun?
Bu hafta sonuna kadar bana biraz ödünç para verir misin?
Kız arkadaşının İphonunu ödünç almasına izin vermemelisin.
Onlardan boşuna büyük bir miktarda ödünç para almaya çalıştı.
Tom'a Mary'nin onun mandolinini ödünç almak istediğini söyledim.
Tom ihtiyacı olan parayı başka birinden ödünç almış olabilir.
Bu kütüphaneden bir defada en çok üç kitap ödünç alabilirsiniz.
Mary Alice'e dansta giymek için bir elbise ödünç alıp alamayacağını sordu.
Affedersiniz fakat telefonunuzu kullanabilir miyim?
Lütfen sözlüğünü bana ödünç verir misin?
Tom'un yeni evinin resimlerini çekmek için kameranı ödünç almak istedim.
Tom artık Mary'den ödünç para almaması gerektiğini biliyor.
Kesinlikle yapmak istemediğin bir şey Tom'dan ödünç para almaktır.
- O kitabı okumayı bitirdiysen onu ödünç almak istiyorum.
- Eğer bu kitabı okumayı bitirdiysen, onu ödünç almak istiyorum.
O, cüzdanını evde bırakmış olduğu için benim ona 1000 yen ödünç verebilip veremeyeceğini sordu.
Tom, ödünç alabileceği bir kravatım olup olmadığını sordu.