Examples of using "Vaikeaa" in a sentence and their turkish translations:
Astronomi zordur.
Gerçekten zor.
Yapması zor mu?
Bu zor olacak işte.
Tom zor bir zaman geçiriyor.
Zordu.
Satranç zordur.
Bunun zor olduğunu biliyorum.
Fransızcanın zor olduğunu düşünüyor musun?
Tom'u ikna etmek zordu.
Fransızca zor, değil mi?
Ama bu zor olacak.
Konsantre olmada zorluk çekiyorum.
Sigarayı bırakmak zordur.
Fransızca konuşmak zordur.
- O çok zordu.
- Çok zordu.
Bu çok zor.
Bir evin olmadan yaşamak zor.
Yazmak o kadar zor mu?
Bu ne kadar zor?
O, benim için zor.
Fransızca öğrenmek zordur.
Fransızca telaffuz zor mu?
Yemek çubuklarıyla yemek zor mu?
O kadar zor muydu?
- Nefes almada zorluk çekiyorum.
- Zar zor nefes alıyorum.
Korece öğrenme zordur.
İşi zevkle birleştirmek zordur.
Ama burada kuzeyi, güneyi, doğuyu ve batıyı belirlemek zor.
Para toplamak çok zor olduğu için...
Bunu yapmak zor değil.
Yaşam bazen zor olabilir.
Tom'a hayır demek zor.
- İngilizce zordur, değil mi?
- İngilizce zor, değil mi?
Sanırım Fransızca dil bilgisi zor.
Tom'la devam etmek zor.
Bu günlerde iş bulmak zordur.
Tom'u ikna etmek zor olacak.
Bu zor, biliyorsun.
Neden Fransızca bu kadar zordur?
Tom'a hayır demek kolay değil.
Açıklaması biraz zor.
Neden her şey bu kadar zor?
Bence Esperanto çok zor.
Burnundan nefes almakta güçlük çekiyor musun?
Başkalarının seni gördüğü gibi senin kendini görmen çok zor.
Tabii ki Başbakan'a erişmek zordur.
Bu zor olabilir. Ama bir deneyelim.
Yabancıların Japon yemeklerine alışması zordur.
İngilizce, anlamam için çok zor.
Demek istediğimi kelimelerle ifade etmeyi zor buluyorum.
Onun evini bulmakta zorlandım.
Yaşam bazen zor ve acı doludur.
Bu senin için zor olduğunu biliyorum.
Fransızca konuşmak benim için çok zor.
Fransızca oldukça zor, değil mi?
Birine güvenmek benim için çok zor.
- Zamanlar dayanıklıdır.
- Devir kötü.
Matematik zordur.
Yerçekimi dalgalarını algılamak çok zordur.
Onu pratiğe koymayı zor buldum.
Bunu yapmak çok zor değildi.
Tom'un işi benimki kadar zor değil.
Hafızamdan silmişim. Şimdi işin en zor kısmı kaldı.
Kötü alışkanlıklardan kurtulmak çok zordur.
Göründüğü kadar zor değil.
Yoğun sis nedeniyle, sokağı görmek zordu.
Fıkraları çevirmek imkansız değilse de çok zordur.
Yaşlı bir köpeğe yeni hünerler öğretmek zor.
- Tom derdini Fransızca anlatmakta zorlandı.
- Tom derdini Fransızca anlatmakta zorluk çekiyordu.
Hadi, Fince o kadar zor değil.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
Bu biraz zordu, kaygandı, tırmanması tuhaftı,
Onun bu ilişkiden bir şeyler kazandığını düşünmek ilk başta çok zordu.
Fransızcayı öğrenmek zordur.
Bunun sizin için oldukça zor olduğundan eminim.
2 ya da 3 yılda Fransızcada uzmanlaşmak oldukça zordur.
Senin yardımını istemediklerinde insanlara yardım etmek zordur.
Fransızcanın zor olduğunu düşünüyorum.
Derin çamurda birkaç adım atmakta bile çok zorlanıyorum.
Ama burası gibi aşırı çöl arazilerinde bunu bulmak zor olabilir. Hâlâ biraz gevşek
Onu yapmak zor değil.
Fransızca zordur.
Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.
Tom oğlunun intihar etmesi gerçeğiyle başa çıkmada sorun yaşıyor.
Tom'un Mary'nin gerçekten onunla birlikte çıkmak isteyeceğine inanma sorunu vardı.
İlk başlarda suya girmek zor. Burası yüzmek için gezegendeki en vahşi, en korkunç yerlerden biri.
Fransızca öğrenmesi zor bir dil midir?
Artık güvende, biraz da akıllandı. Bu yoğun, karanlık yağmur ormanlarında ayrı düşmemek zor olabiliyor.
Bir pastayı eşit parçalara ayırma oldukça zordur.
Bu günlerde iyi işler edinmenin çok zor olduğunu unutma.