Examples of using "Jätä" in a sentence and their turkish translations:
Bırak beni.
Işığı açık bırakma.
Onu oraya bırak.
Odayı olduğu gibi bırakın.
Hiç iz bırakma.
Tatlı için yer ayır.
Yemeği masanın üzerinde bırak.
Arabamı yalnız bırakın.
Lütfen bizi yalnız bırak.
Onu burada bırakın.
Bavulunu burada bırak.
Sandalyeleri olduğu gibi bırak.
Bir süre için köpeği dışarıda bırak.
İşi şansa bırakma.
Kutuyu olduğu yerde bırak.
İşleri yarım bırakma.
Kanıt bırakmayın.
Bırak!
Bizi bırak.
Seni asla terk etmeyeceğim.
Benim için bir parça kek ayır.
Pencereleri açık bırakmayın.
Seni arkada bırakmayacağım.
Kapıyı açık bırakmayın.
- Beni yalnız bırakma.
- Beni yalnız bırakmayın.
Bizi yalnız bırak, lütfen.
Lütfen beni yalnız bırakma.
Onu burada bırakma.
Onu benimle bırak.
Klimayı açık bırakma.
- Gemiyi boşaltın!
- Terkedilmiş gemi!
Lütfen beni istasyona bırak.
TV'yi açık bırakma.
Onu ödemeyi ihmal etmeyecek.
Onu görmezden gel.
Kütüphane kitaplarını sınıfta bırakma.
Beni burada bir başıma koyma.
Gittiğiniz zaman kapıyı aralık bırakın.
Her şeyi son dakikaya bırakma.
Giderken kapıyı açık bırak.
Benim kameramı yalnız bırakın.
- Unut gitsin.
- Boş ver.
Seni tekrar terk etmeyeceğim.
Beni yalnız bırak yoksa polis çağıracağım.
Geçmişi geride bırak ve şimdiye dikkat et.
Tom'u yalnız bırakın yoksa bundan pişman olursunuz.
Sadece onu görmezden gel.
Çözümü bilmiyorsan cevabı boş bırakmalısın.
Beni şimdi yalnız bırak.
Lütfen gitme. Beni burada yalnız bırakma.
Eğer kitapların listesi çok uzunsa lütfen bütün yabancı kitapları dışarıda bırak.
Bunu yapmak istemiyorum ama bana seçenek bırakmıyorsun.
Beni yalnız bırak!
Geçmişi geride bırakın ve devam edin.
Onu bana bırak.
- Ben onunla ilgilenirim.
- Bu iş bende.
- Yaşça senden büyük olduğum için konuşmaktan çekinme.
- Yaşım büyüm olduğu için konuşmaktan çekinme.