Examples of using "Waters" in a sentence and their turkish translations:
Durgun sular derin akar.
Tehlikeli sularda dolaşıyor.
suları canlandırır,
ormanları sular.
...ve yüzey sularını aydınlatıyor.
Babam çiçekleri sular.
Yağmur çiçekleri sular.
Tanrı, "Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın" diye buyurdu.
Onlar genellikle sakin sularda yelken açarlar.
Büyük bir gemi derin sulara ihtiyaç duyar.
Olay uluslararası sularda meydana geldi.
Sel suları nihayet geri çekildi.
Tom her gün çimleri sular.
Köpekbalığı dolu suya düştü.
Haftada bir bahçeyi sular.
Okyanusun derinliklerinde keşfedilmemiş sayısız tür var
...bu karanlık suların daha da derinlerine iniyoruz.
Bulanık sularda balık tutmaya mı çalışıyorsun?
O, çiçekleri yaz aylarında her gün sular .
Yemek pişirme kitaplarını okuduğumda ağzım sulanır.
Sel suları, kasaba civarını harap edecektir.
bu nehirlerin suları çekilmeye başlar,
Endonezya'nın Lembeh Boğazı'ndan geçen gelgit suları
Sel suları evimi nehre yuvarladı.
Taşkın sularının kasabayı sarması öngörülüyor.
besinlerindeki karbonu suyun derinliklerine taşıyorlar,
Amerikan gemileri durdu ve İngiliz sularında araştırma yaptı.
ve suyun daha sakin olduğu ikinci bölgeye gelebilirseniz,
Gece ne kadar karanlık olursa... ...bu sular insanı o kadar hayrete düşürüyor.
en bolluk içinde yüzen sularından biri hâline getiriyor.
Büyük gölün coşkulu sularındaki kıpırtılar hep birlikte
. New York ve Boston gibi Amerikan şehirleri de dahil olmak üzere birçok şehir
Babam çiçekleri suluyor.
Sular yüz elli gün yeryüzünü kapladı.
suyun üzerinde bir sürü dalga oluşturmak için taş atabilirim.''
Tom yağmur olmadığı zaman en azından haftada bir kez çimini sular.
okyanuslar üzerindeki etkileri , sularının asitlenmesini de içerir. Bu
Kızgın sular tarafından çalkalanan küçük tekne, dalgalar içinde görünüp kayboluyordu.
Yedi gün sonra tufan koptu.
Isıtıcı sular, mercan resiflerine zarar verir ve birçok deniz türünün verimini, bolluğunu ve üretkenliğini değiştirir.
Yeryüzünde tufan koptuğu zaman Nuh altı yüz yaşındaydı.
O, körfezin soğuk ve sakin sularına atladı ve karanlığın içinden yüzmeye başladı.
Sular öyle yükseldi ki, yeryüzündeki bütün yüksek dağlar su altında kaldı.
Sular yükseldi, alabildiğine çoğaldı; gemi suyun üzerinde yüzmeye başladı.
Bunun üzerine Nuh suların yeryüzünden çekilip çekilmediğini anlamak için güvercini gönderdi.
Tufan kırk gün sürdü. Çoğalan sular gemiyi yerden yukarı kaldırdı.
Sular yeryüzünden çekilmeye başladı. Yüz elli gün geçtikten sonra sular azaldı.
Kuru alana "Kara," toplanan sulara "Deniz" adını verdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Tanrı, "Verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın" diyerek onları kutsadı.
Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.
Ve öyle oldu. Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı.
Tanrı, "Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun" diye buyurdu.
Nuh, oğulları, karısı, gelinleri tufandan kurtulmak için hep birlikte gemiye bindiler.
Tanrı, "Göğün altındaki sular bir yere toplansın ve kuru toprak görünsün" diye buyurdu ve öyle oldu.
Sular onuncu aya kadar sürekli azaldı. Onuncu ayın birinde dağların doruğu göründü.
Sonra Tanrı Nuh'u ve gemideki evcil ve yabanıl hayvanları anımsadı. Yeryüzünde bir rüzgar estirdi, sular alçalmaya başladı.
Güvercin gagasında yeni kopmuş bir zeytin yaprağıyla akşamleyin geri döndü. O zaman Nuh suların yeryüzünden çekilmiş olduğunu anladı.
Sizinle antlaşmamı sürdüreceğim: Bir daha tufanla bütün canlılar yok olmayacak. Yeryüzünü yok eden tufan bir daha olmayacak.
Yeryüzüne tufanı ben göndereceğim. Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim. Yeryüzündeki her şey ölecek.
Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan bütün canlıları ve uçan varlıkları türlerine göre yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.
Kırk gün sonra Nuh yapmış olduğu geminin penceresini açtı. Kuzgunu dışarı gönderdi. Kuzgun sular kuruyuncaya kadar dönmedi, uçup durdu.
Güvercin konacak bir yer bulamadı, çünkü her yer suyla kaplıydı. Gemiye, Nuh'un yanına döndü. Nuh uzanıp güvercini tuttu ve gemiye, yanına aldı.
Nuh altı yüz bir yaşındayken, birinci ayın birinde yeryüzündeki sular kurudu. Nuh geminin üstündeki kapağı kaldırınca toprağın kurumuş olduğunu gördü.
Yeryüzüne ne zaman bulut göndersem, yayım bulutların arasında ne zaman görünse, sizinle ve bütün canlı varlıklarla yaptığım antlaşmayı anımsayacağım: Canlıları yok edecek bir tufan bir daha olmayacak.