Translation of "Flowers" in Turkish

- What lovely flowers!
- Such pretty flowers!

Ne güzel çiçekler!

Flowers bloom.

Çiçekler açar.

- Flowers are yellow.
- The flowers are yellow.

Çiçekler sarıdır.

- She has red flowers.
- He has red flowers.

Onun kırmızı çiçekleri var.

- Thank you for the flowers.
- Thanks for the flowers.
- Thank you for the flowers!

Çiçekler için teşekkür ederim.

Flowers are hard.

Çiçekler dayanıklı.

She picked flowers.

O, çiçekleri topladı.

Flowers attract bees.

Çiçekler arıları çeker.

What lovely flowers!

- Ne güzel çiçekler!
- Ne kadar güzel çiçekler!

What pretty flowers!

Ne hoş çiçekler!

He bought flowers.

Çiçekler satın aldı.

Flowers are yellow.

Çiçekler sarı.

She sells flowers.

O, çiçek satar.

She loves flowers.

Çiçekleri sever.

I buy flowers.

Ben çiçekler alıyorum.

Xochipepe likes flowers.

Xochipepe, çiçekleri sever.

I love flowers.

Ben çiçekleri severim.

Tom loves flowers.

- Tom çiçekleri seviyor.
- Tom çiçekleri sever.

I like flowers.

Çiçekleri severim.

Tom brought flowers.

Tom çiçekler getirdi.

I'll send flowers.

Çiçekler göndereceğim.

I sell flowers.

Çiçek satarım.

Tom bought flowers.

Tom çiçekler aldı.

Tom sells flowers.

Tom çiçekler satar.

We sent flowers.

Biz çiçekler gönderdik.

He's selling flowers.

O, çiçek satıyor.

I bought flowers.

Çiçekler aldım.

I brought flowers.

Ben çiçekler getirdim.

Take these flowers.

Bu çiçekleri al.

Sami planted flowers.

Sami çiçekler dikti.

Tom planted flowers.

Tom çiçek dikti.

Women love flowers.

Kadınlar çiçekleri sever.

- He sent her some flowers.
- He sent her flowers.

O ona biraz çiçek gönderdi.

- Tom bought Mary flowers.
- Tom bought flowers for Mary.

Tom Mary'ye çiçekler aldı.

- I am watering the flowers.
- I'm watering the flowers.

Çiçekleri suluyorum.

- Tom gave Mary flowers.
- Tom gave flowers to Mary.

Tom, Mary'ye çiçek verdi.

- Tom bought some flowers for Mary.
- Tom bought Mary flowers.
- Tom bought flowers for Mary.

Tom Mary'ye çiçekler aldı.

- We should give him flowers.
- We should give her flowers.

Ona çiçekler vermeliyiz.

- The frost damaged the flowers.
- Frost has damaged the flowers.

Kırağı çiçeklere zarar verdi.

- She is watering the flowers.
- She is watering her flowers.

Çiçeklerini suluyor.

- Did you get the flowers?
- Did you receive the flowers?

Çiçekleri aldın mı?

- I haven't watered the flowers.
- I didn't water the flowers.

Çiçekleri sulamadım.

- I am watering the flowers.
- I water the flowers.
- I'm watering the flowers.
- I'm watering the plants.

Çiçekleri suluyorum.

Ghosts, mosquitoes, flamingos, flowers,

hayaletlere, sivrisineklere, flamingolara, çiçeklere,

Flowers are always acceptable.

Çiçekler her zaman kabul edilebilir.

The flowers are opening.

Çiçekler açıyor.

The flowers withered up.

Çiçekler sararıp solmuştu.

Those flowers have died.

Şu çiçekler ölmüş.

These flowers have died.

Bu çiçekler öldü.

Tom watered the flowers.

Tom çiçekleri suladı.

There were flowers here.

Burada çiçekler vardı.

Tom is picking flowers.

Tom çiçekleri topluyor.

He sends us flowers.

O bize çiçekler gönderir.

Beautiful flowers have thorns.

Güzel çiçeklerin dikenleri vardır.

I water the flowers.

Çiçekleri sularım.

Those flowers are beautiful.

O çiçekler güzel.

Did you buy flowers?

Çiçek mi satın aldın?

These flowers are beautiful.

Bu çiçekler güzel.

Fruits come from flowers.

- Meyveler çiçeklerden meydana gelir.
- Meyveler çiçeklerden teşekkül eder.

He bought her flowers.

Ona çiçek satın aldı.

Tom picked some flowers.

Tom birkaç çiçek topladı.

I bought nine flowers.

Dokuz çiçek aldım.

Flowers make her happy.

Çiçekler onu mutlu eder.

The flowers smell good.

Çiçekler güzel kokuyor.

I like wild flowers.

Kır çiçeklerini severim.

Please water the flowers.

Lütfen çiçekleri sula.

Father is watering flowers.

Baba çiçekleri suluyor.

All flowers smell sweet.

Tüm çiçekler güzel kokar.

They gathered flowers together.

Birlikte çiçek topladılar.

These are yellow flowers.

Onlar sarı çiçek.

Earth laughs in flowers.

Dünya çiçekler içinde güler.

We were arranging flowers.

Biz çiçekleri düzenliyorduk.

I have two flowers.

İki çiçeğim var.

She has red flowers.

Onun kırmızı çiçekleri var.

The child painted flowers.

Çocuk çiçekleri boyadı.

These are beautiful flowers.

Bunlar güzel çiçekler.

Flowers do not talk.

Çiçekler konuşmaz.

He brought her flowers.

O ona çiçekler getirdi.

There were flowers everywhere.

Her yerde çiçek vardı.

We arranged the flowers.

Çiçekleri düzenledik.

He has red flowers.

Onun kırmızı çiçekleri var.

Hands off my flowers!

Çiçeklerime dokunma.

Don't touch my flowers.

Çiçeklerime dokunmayın.

I brought you flowers.

Sana çiçekler getirdim.

I can smell flowers.

Çiçekleri koklayabiliyorum.

Tom sent Mary flowers.

Tom Mary'ye çiçekler gönderdi.

I just love flowers.

Ben sadece çiçekeri seviyorum.

The flowers are wilting.

Çiçekler soluyor.