Examples of using "Wardrobe" in a sentence and their turkish translations:
Yeni bir elbise dolabına ihtiyacım var.
- Anahtarlar dolaptadır.
- Anahtarlar gardıropta.
- Mary'nin bir gömme gardırobu var.
- Mary'nin bir giyinme odası var.
gardrop Fuat'ı hepimiz hatırlarız her halde
Üçüncü gardırobu açmanın zamanı geldi.
Sami'nin gardırobunda elbise yoktu.
Dolapta, vardır...Dolapta ne olduğunu söylemiyorum; o benim büyük sırrımdan arta kalandır.
Gardırobunuz da bilgisayarın hafızası gibidir.
Elbise dolabından mavi bir elbise seçti.
Ne bir gardırobumuz, ne de kitap rafımız var.
Bir gardırobumuz yok ve bir kitap rafımız da yok.
Eğer gardrobunuzu düzenlemeniz gerektiyse,
Gardırop kapının solunda duruyordu.
Yolculuğunuz için giysilerinizi planlamanız gerekiyor.
Küçük siyah bir elbise olmadan bir kadının dolabı tam değildir.
İş kazası yaşadı.
Gardırobumun dört kapısı ve iki aynası var. Adı, üç sesli harf ve bir ünsüz içeren bir İsveç şirketi tarafından üretildi.