Translation of "Walk" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Walk" in a sentence and their turkish translations:

- Walk slowly.
- Walk slowly!

Yavaş yavaş yürüyün.

Walk.

Yürü.

- You walk quickly!
- You walk fast.

Sen hızlı yürüyorsun!

I'll walk.

Yürüyeceğim.

Let's walk.

Yürüyelim.

I walk.

Yürüyorum.

- Go take a walk.
- Take a walk.

Yürüyüşe çıkın.

I walk slowly, but I never walk backward.

Yavaşça yürürüm ama asla geriye yürümem.

- Walk every day.
- Take a walk every day.

Her gün yürü.

- Tom could hardly walk.
- Tom could barely walk.

Tom güçlükle yürüyebiliyordu.

- I walk too slow.
- I walk very slowly.

Ben çok yavaş yürürüm.

I can't walk

Hani yürüyemiyorum

Walk more slowly.

Daha yavaş yürüyün.

Shall we walk?

Yürüyelim mi?

Walk tall, son.

Gururlu ol oğlum.

He will walk.

O yürüyecek.

I always walk.

Ben her zaman yürürüm.

I usually walk.

Ben genellikle yürürüm.

Can you walk?

- Yürüyebiliyor musunuz?
- Yürüyebilir misin?
- Yürüyebilir misiniz?

Walk this way.

Bu yoldan yürü.

Tom can't walk.

Tom yürüyemiyor.

People walk naturally.

İnsanlar doğal olarak yürür.

I can't walk.

Yürüyemiyorum.

- Go ahead!
- Walk!

Yürü!

I'd rather walk.

Yürümeyi tercih ederim.

Tom couldn't walk.

Tom yürüyemedi.

You can't walk.

Yürüyemezsin.

I can walk.

Yürüyebilirim.

I couldn't walk.

Yürüyemiyordum.

I will walk.

Yürüyeceğim.

Tom will walk.

Tom yürüyecek.

Can Tom walk?

Tom yürüyebiliyor mu?

Tom can walk.

Tom yürüyebiliyor.

We could walk.

Yürüyebiliriz.

Could we walk?

Yürüyebilir miyiz?

I could walk.

Yürüyebiliyordum.

Just walk away.

Sadece uzaklaş.

Walk towards me.

Bana doğru yürü.

Walk with me.

Benimle yürü.

Walk with us.

Bizimle yürü.

You walk quickly!

Sen hızlı bir şekilde yürüyorsun!

They walk barefoot.

- Onlar yalın ayak yürüdü.
- Onlar yalınayak yürüyorlar.

He doesn't walk.

O yürümez.

Walk when possible.

Mümkün olduğunda yürüyün.

I walk fast.

Hızlı yürüyorum.

I walk quickly.

Çabucak yürürüm.

I walk slowly.

Yavaşça yürüyorum.

Let's walk together.

- Beraber yürüyelim.
- Birlikte yürüyelim.

We didn't walk.

Yürümedik.

- Let's take a walk.
- Let's go for a walk.

Yürüyüşe çıkalım.

- I can't walk any more.
- I can't walk anymore.

Artık yürüyemiyorum.

- I'm not able to walk.
- I'm unable to walk.

Ben yürüyemiyorum.

- The baby cannot walk yet.
- The baby can't walk yet.

Bebek henüz yürüyemiyor.

- I can't walk any farther.
- I cannot walk any farther.

Daha ileri yürüyemem.

- I prefer to walk.
- I'd rather walk.
- I prefer walking.

Yürümeyi tercih ederim.

- I can't walk any farther.
- I can't walk any further.

Ben daha ileriye gidemem.

- Tom may never walk again.
- Tom might never walk again.

Tom asla tekrar yürümeyebilir.

- I usually walk to school.
- I generally walk to school.

Ben genellikle okula yürürüm.

- I rarely walk to work.
- I seldom walk to work.

Ben nadiren işe yürüyerek giderim.

- Don't walk on the grass.
- Don't walk on the grass!

Çim üzerinde yürüme.

- Tom wasn't able to walk.
- Tom was unable to walk.

Tom yürüyemiyordu.

He walks, I walk.

O yürüyor, ben de yürüyorum.

Walk on the pavement.

Kaldırımdan gidin.

Walk ahead of me.

Benim önümde yürü.

I walk every day.

Ben her gün yürürüm.

Go take a walk.

Yürüyüş yapmaya git.

Cookie needs a walk.

Cookie'nin yürüyüşe ihtiyacı var.

I'll walk you out.

Seni yürüyüşe çıkaracağim.

I want to walk.

Ben yürümek istiyorum.

We had to walk.

Yürümek zorunda kaldık.

We can walk back.

Biz yürüyerek geri gidebiliriz.

I can barely walk.

- Güçlükle yürüyebiliyorum.
- Hemen hemen hiç yürüyemiyorum.

Tom can hardly walk.

- Tom neredeyse yürüyemiyor.
- Tom zorlukla yürüyebiliyor.

Can you still walk?

Hâlâ yürüyebiliyor musun?

Can I walk there?

Oraya yürüyebilir miyim?

Old people walk slowly.

Yaşlı insanlar yavaş yürür.

Don't run. Walk slowly.

Koşma. Yavaş yürü.

Don't run, walk slowly.

Koşma, yavaşça yürü.

I can hardly walk.

Güçlükle yürüyebiliyorum.

I'll walk with you.

- Seninle yürüyeceğim.
- Sizinle yürüyeceğim.

I couldn't walk anymore.

Daha fazla yürüyemedim.

My baby can walk.

Bebeğim yürüyebiliyor.

Your baby can walk.

Bebeğin yürüyebilir.

His baby can walk.

Onun bebeği yürüyebilir.

Their baby can walk.

- Bebekleri yürüyebilir.
- Bebekleri yürüyebiliyor.

Let's walk toward town.

Şehre doğru yürüyelim.