Translation of "To have" in Turkish

We're going to have to have our house painted soon.

Yakında evimizi boyatmak zorunda kalacağız.

- We're fortunate to have Tom.
- We're lucky to have Tom.

Tom'a sahip olduğumuz için şanslıyız.

Try to have fun.

- Keyif almaya bak.
- Hoşça vakit geçirmeye çalış.

- I would like to have breakfast.
- I'd like to have breakfast.

Sabah kahvaltısı yemek istiyorum.

We're going to have to have a birthday party for Tom.

Tom için bir doğum günü partisi vermeliyiz.

- I'm going to have a good time.
- I'm going to have fun.
- I'm going to have some fun.

Ben eğleneceğim.

- I wanted you to have it.
- I wanted you to have this.

Buna sahip olmanı istedim.

- We're going to have a baby!
- We're going to have a baby.

Biz bir bebek sahibi olacağız!

- Do you want to have children?
- Do you want to have kids?

Çocuk sahibi olmak istiyor musun?

- You seem to have an infection.
- You appear to have an infection.

Bir bulaşman var gibi görünüyorsun.

- I'm going to have a baby.
- I'm going to have a child.

Bir çocuğum olacak.

- I want him to have this.
- I want her to have this.

Onun buna sahip olmasını istiyorum.

Known to have sparked life,

tek gezegen Dünya'dır

You need to have breakfast.

- Sabah kahvaltısı yapmalısın.
- Kahvaltı yapman gerekiyor.

Tom likes to have fun.

Tom eğlenmeyi seviyor.

Just remember to have fun.

Sadece eğlenmeyi unutma!

Tom seems to have vanished.

Tom gözden kaybolmuş gibi görünüyor.

I wanted to have children.

Çocuk sahibi olmak istedim.

We're going to have fun.

Biz eğleneceğiz.

You're going to have fun.

Eğleneceksin.

Try to have some fun.

Biraz eğlenmeye çalış.

Tom appears to have vanished.

Tom kaybolmuş görünüyor.

We're about to have company.

- Misafirimiz var.
- Misafirlerimiz geliyor.

We're about to have guests.

Misafirlerimiz gelmek üzere.

We're about to have dinner.

Biz akşam yemeği yemek üzereyiz.

I'm lucky to have this.

Buna sahip olduğum için şanslıyım.

We're here to have fun.

Biz eğlenmek için buradayız.

I'm here to have fun.

Ben eğlenmek için buradayım.

I'm going to have coffee.

Kahve alacağım.

Nothing appears to have happened.

Hiçbir şey olmamış gibi görünüyor.

It seems to have changed.

Bu değişmiş gibi görünüyor.

We have to have hope.

Umutlu olmalıyız.

I have to have that.

Ona sahip olmak zorundayım.

She wanted to have fun.

O, eğlenmek istedi.

We have to have this.

Buna sahip olmak zorundayım.

I intended to have succeeded.

Başarılı olmak niyetindeydim.

Sorry to have disturbed you.

Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.

We're going to have failures.

Hatalarımız olacak.

We like to have fun.

Biz eğlenmeyi seviyoruz.

It's time to have fun.

Eğlenme zamanı.

We needed to have fun.

Eğlenmeye ihtiyacımız vardı.

I'm beginning to have doubts.

Şüphe duymaya başlıyorum.

Tom seems to have disappeared.

Tom ortadan kaybolmuş görünüyor.

Tom seems to have recovered.

Tom iyileşti gibi görünüyor.

It's nice to have choices.

Seçeneklere sahip olmak güzel.

Everybody wants to have one.

Herkes elinde bir tane olsun ister.

Try to have some compassion.

Biraz acımaya çalış.

We're fortunate to have Tom.

Tom'a sahip olduğumuz için şanslıyız.

You have to have confidence.

Güvenin olmak zorunda.

It's important to have courage.

Cesareti olmak önemlidir.

I wanted to have fun.

Eğlenmek istedim.

I'm about to have lunch.

Öğle yemeği yemek üzereyim.

We've got to have fun.

ve eğlenin.

He decided to have surgery.

Ameliyat edilmeye karar verdi.

I want to have fun.

Eğlenmek istiyorum.

I have to have it.

Ben buna sahip olmalıyım.

She decided to have surgery.

Ameliyat edilmeye karar verdi.

She's lucky to have him.

Ona sahip olduğu için şanslı.

Diplomas used to have value.

Diplomaların değeri vardır.

We have to have focus.

Odaklanmak zorundayız.

Try to have fun tonight.

Bu gece eğlenmeye çalış.

I like to have fun.

Eğlenmeyi severim.

Tom seems to have won.

Tom kazanmış görünüyor.

Tom seems to have finished.

Tom bitirmiş gibi görünüyor.

It's OK to have doubts.

Şüphelenmek normal.

- I would like to have this camera.
- I'd like to have this camera.

Bu kameraya sahip olmak istiyorum.

- We are going to have a storm.
- We're going to have a storm.

Bir fırtınaya yakalanacağız.

- I'm going to have a siesta.
- I am going to have a nap.

Ben bir siesta yapacağım.

- We're not here to have fun.
- We are not here to have fun.

- Eğlenmek için burada değiliz.
- Biz eğlenmek için burada değiliz.

- You are entitled to have a lawyer.
- You're entitled to have a lawyer.

Bir avukat tutma hakkına sahipsin.

- Do you want to have some fun?
- Do you want to have fun?

Eğlenmek istiyor musun?

- She is going to have a baby.
- She's going to have a baby.

Onun bir bebeği olacak.

- Tom wants you to have it.
- Tom would want you to have this.

Tom buna sahip olmanı istiyor.

- I don't want to have an operation.
- I don't want to have surgery.

Ameliyat olmak istemiyorum.

- I am sorry to have troubled you.
- I'm sorry to have troubled you.

Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.

- Tom seems to have many friends.
- Tom seems to have a lot of friends.
- Tom seems to have lots of friends.

Tom'un birçok arkadaş var gibi görünüyor.

- I am to have lunch with him.
- I'm scheduled to have lunch with him.
- I plan to have lunch with him.

Onunla birlikte öğle yemeği yemeği planlıyorum.

- Mr White seems to have many friends.
- Mr. White seems to have many friends.

Bay White birçok arkadaşa sahip gibi görünüyor.

- I used to have a MiniDisc player.
- I used to have an MD player.

Bir MiniDisc çalarım vardı.

- I want to have sex with him.
- I want to have sex with her.

Onunla sevişmek istiyorum.

- Do you really want to have children?
- Do you really want to have kids?

Çocuk sahibi olmayı gerçekten istiyor musun?

It's better to have loved and lost than never to have loved at all.

Sevmek ve kaybetmek hiç sevmemekten daha iyidir.

- She appears to have many friends.
- She appears to have a lot of friends.

O, birçok arkadaşı var gibi görünüyor.

- Do you want to have some fun?
- Would you like to have some fun?

Biraz eğlenmek ister misin?

- Tom appears to have a lot of friends.
- Tom appears to have many friends.

Tom'un çok fazla arkadaşı var gibi görünüyor.

- Someone seems to have done that already.
- Somebody seems to have done that already.

Biri bunu çoktan yapmış gibi.

- Everyone seemed to have money to spend.
- Everybody seemed to have money to spend.

Herkesin harcayacak parası var gibiydi.

To have a good day everyday,

her gün mutlu bir gün geçirmek isterseniz,

To have a conversation among us,

aramızda bir görüşme yapmak

And to have an effective contraceptive,

ve etkili bir doğum kontrolü için

The locals seem to have vanished.

Yerel halk görünen o ki ortalıkta yok.

Seems to have been left behind.

Geride kalmış gibi görünüyor.

You have to have an operation.

Bir ameliyat geçirmeniz gerekir.

What are you going to have?

Ne yiyeceksiniz?

You ought to have seen it.

Onu görmeliydin.