Examples of using "Fortunate" in a sentence and their turkish translations:
Biz şanslıydık.
Biz şanslıydık.
Tom şanslıydı.
Ben çok şanslıydım.
O şanslı.
Biz şanslıyız.
Çok şanslıyız.
Ben çok şanslıyım.
Çok şanslısın.
Şanslıydım.
Tom çok şanslı.
Çok şanslıydım.
Biz son derece şanslıydık.
Kendini biraz şanslı say.
Tom kendini şanslı kabul eder.
Kendimi şanslı görüyorum.
Ben oldukça şanslıyım.
Çok kısmetliyiz.
Hepimiz çok şanslıyız.
Burada çok şanslıyız.
Tom daha az şanslıydı.
Çok şanslıydım.
Ben sadece şanslıydım.
Ona kıyasla şanslıyım.
Gerçekten şanslıydım.
Tom şanslıdır.
Şanslı olduğunu düşünüyorum.
O şanslıydı.
Ona kıyasla şanslıyım.
Siz şanslısınız?
Tom'a sahip olduğumuz için şanslıyız.
Biz burada Boston'da şanslıyız.
Durumumuz çok şanslı.
Tom'la kıyaslandığında ben şanslıyım.
Tom'la karşılaştırıldığında ben şanslıyım.
Burada olduğumuz için şanslıyız.
Tom ve Mary şanslı.
Burada olduğumuz için şanslıydık.
Ben çok şanslıyım.
Bunu gördüğüme şanslıydım.
Onunla karşılaştırıldığında şanslıyım.
Sana burada sahip olduğumuz için şanslıyız.
Tom ve ben kendimizi şanslı görüyoruz.
Tom o kadar şanslı olmayabilirdi.
Sınavı geçmek için şanslıydı.
O, sınavı geçtiği için şanslıydı.
Onunla tanıştığım için şanslıydım.
Seni tanıdığım için kendimi şanslı hissediyorum.
İşi almak için şanslıydım.
Kazadan kurtulduğum için şanslıyım.
Sami'nin talihi varmış ki Müslüman oldu.
Sen böyle iyi arkadaşlara sahip olduğun için şanslısın.
O, ölümden döndüğü için çok şanslı.
Ben sadece şanslıydım.
O, treni yakalamak için yeterince şanslıydı.
Tom şanslı.
Tom gerçekten şanslı.
Böyle iyi arkadaşlara sahip olduğun için çok şanslısın.
O böyle bir karısı olduğu için şanslı.
Böylesine şefkatli bir aileye sahip olduğun için şanslısın.
Neyse ki iyi bir iş buldum.
Bazı insanlar ne kadar şanslı olduklarını fark etmezler.
Tom bunu yapabildiği için şanslı.
Şanslıydın, değil mi?
Böyle arkadaşlarınız olduğu için çok şanslısınız.
Sürücü ölümden kurtulacak kadar şanslıydı.
Havanın çok güzel olması şanstır.
Böylesine iyi bir işiniz olduğu için çok şanslısınız.
Tom bunu burada yapabileceği için şanslı.
Bunu yapabilmek için şanslıydım.
Bu bir sanat ve şanslı bir kaza aslında.
İyi bir iş bulmak için çok şansı vardı.
O, kaybettiği kitabı bulacak kadar şanslıydı.
Şanslı olduğunu düşünüyorum.
Tom'a sahip olduğumuz için şanslıyız.
Tom, bunu yapabildiği için şanslıydı.
Tom, bunu yapabildiği için şanslı.
Ben sadece şanslıyım.
Zengin insanlar daha az şanslıları küçük görme eğilimindedir.
Hâlâ hayatta olduğumuz için şanslıyız.
Tom şanslı olduğunu söyledi.
Tom ve ben kendimizi şanslı görüyoruz.
Sizden daha az şanslı olanları hor görmemelisiniz.
Tom hâlâ hayatta olduğu için şanslı.
Tom kendinden daha az şanslı olanlara yardım etmek için zamanının çoğunu harcamaya gönüllüydü.
Kendi isteğiyle zamanının çoğunu kendinden daha kötü durumdakilere yardım etmeye ayırmıştı.
O, trene yetişmek için yeterince şanslıydı.
Biz doğduğumuzda hepimiz miras piyangosu kazanacak kadar şanslı değiliz.