Examples of using "Reminded" in a sentence and their turkish translations:
Bana seni hatırlattı.
Bana hatırlattığına sevindim.
Tom Mary'ye John'u hatırlattı.
Bu bana seni hatırlattı.
Tom Mary'ye gülümsemesini hatırlattı.
bu bana bir sözü hatırlattı
Resim bana İskoçya'yı hatırlattı.
Tom bize görevimizi hatırlattı.
Tom Mary'ye toplantıyı hatırlattı.
Ben eğlenceli bir hikayeyi hatırlattım.
- Sadece sen bana birini andırdın.
- Bana birisini hatırlattın.
Ben hatırlanmak istemiyorum.
Tom bana bunu yapmamı hatırlattı.
Tom Mary’ye onun babasını hatırlattı.
yalnız olmadığımı hatırlatıyor.
Hikaye bana babamı hatırlattı.
Ses bana annemi hatırlattı.
O müzik her zaman bana seni hatırlattı.
Ona vergilerini ödemesi hatırlatıldı.
Tom bana faturalarımı ödememi hatırlattı.
Tom ev ödevimizi yapmamızı hatırlattı.
Tom'a onu yapmasını çoktan hatırlattım.
Kırmızı şemsiye ona büyükannesini hatırlattı.
Senin hikâyen bana gençlik günlerimi hatırlattı.
O salt melodi bana gençliğimi hatırlattı.
Tom Mary'ye bankaya gitmesini hatırlattı.
Tom şemsiyemi unutmamamı hatırlattı.
Tom pasaportumu unutmamamı hatırlattı.
Tom Mary'ye ehliyetini yenilemesini hatırlattı.
Bana toplantıyı hatırlattığın için memnun oldum.
Pasaportumu unutmamamı hatırlattı.
O, onun bankaya gitmesini hatırlattı.
Tom zaten Mary'nin bunu yapmasını hatırlattı.
Tom Mary'nin parfümünün ona annesini hatırlattığını söyledi.
Kentin manzarası bana Londra'yı hatırlattı.
Sadece onun hakkında hatırlanmak istemiyorum.
Öğretmenimiz bize ev ödevimizi unutmamamızı hatırlattı.
Onun hikayesi bana eski güzel günleri hatırlattı.
Bu olanların bana hatırlattığı şey New Orleans'daki
Ona başkan ile görüşmesini hatırlattım.
Tom bana 2.30'da bir toplantım olduğunu hatırlattı.
Tom Mary'ye biraz ekmek alması gerektiğini hatırlattı.
O ona defalarca ev ödevini yapmasını hatırlattı.
Tom Mary'ye artık çocukları olamayacağını hatırlattı.
Bu resmi gördüğümde tatilimizi hatırlarım.
Tom'un ne kadar tehlikeli olduğu belki sana hatırlatılmalı.
Tom'a Mary'yi hatırlatan çok şey vardı.
Tom Mary'ye tuvalette sifonu çekmeyi unutmamasını hatırlattı.
Tom, Mary'ye bugün bunu yapmak istediğini hatırlattı.
Tom Mary'ye 5:00 ten önce bankaya gitmesini hatırlattı.
Bu fotoğrafa memleketimi hatırlamadan bakmam.
Tom bana 2.30'da bir toplantımız olduğunu hatırlattı.
Tom annesine saat 6.30'da onu uyandırmasını hatırlattı.
O şarkıyı duyduğumda, o bana çocukluğumu hatırlattı.
Çocukluğumu hatırlatılmadan önce bu köprüyü asla geçmem.
Avusturya'nın tepelik manzaraları Bay Bogart'a Müziğin Sesini hatırlattı.
Okul günlerimi hatırlamadan bu fotoğrafa bakamıyorum.
Eşine sabah yedide kendisini uyandırmasını hatırlattı.
Beth protesto etti, ancak annesi onun inanılmaz şişman olduğunu hatırlattı.
Tom süpermarkette durmamı ve biraz ekmek almamı hatırlattı.
Bugünkü toplantıyı tamamıyla unutmuşum. Bana hatırlatmana sevindim.
Bana geçmiş günlerimi hatırlatmaksızın bu kitabı hiç okumadım.
Kadını sarı bir şapkayla görmek bana bir hikayeyi hatırlattı.
Sayfiye evi bana onunla birlikte geçirdiğim mutlu günleri hatırlattı.
Onun yüzündeki bir şey bana gerçekten eski bir erkek arkadaşımı hatırlattı.
O şarkıyı duyduğumda bana bir çocuk olduğum zamanı hatırlattı.
Tarihçilerin belirttiğine göre askerlerin gözlerinden yaşlar getirmişti ve onlara
Onun yüzü bana lise günlerimdeki arkadaşlarımdan birini hatırlatıyor.
Alelacele toplanan savaş konseyi yüksek rütbeli yetkililerin söylediğine görede çok acımasız bir hareketti.
Edward Snowden'in hikayesi bize duvarların bile kulaklarının olduğunu bir kez daha hatırlattı.