Translation of "Raising" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Raising" in a sentence and their turkish translations:

Is raising money.

para toplamaktı.

- It's not easy raising children.
- It isn't easy raising children.

Çocuk yetiştirmek kolay değil.

They'll debate raising taxes.

Onlar vergileri artırmayı tartışacaklar.

He's good at fund raising.

O, fon sağlamada iyidir.

She was raising four kids.

O dört çocuk yetiştiriyordu.

He was raising a family.

O bir aile besliyordu.

Raising a child demands patience.

Bir çocuk yetiştirmek sabır gerektirir.

We suggest raising the fees.

Ücretleri yükseltmeyi öneriyoruz.

Politicians are good at raising money.

Politikacılar para toplamada iyidir.

I am good at raising roses.

Gül yetiştirmekte iyiyim.

The enemy is raising his head.

Düşman başını kaldırıyor.

He was criticized for raising taxes.

O, vergileri artırdığı için eleştirildi.

Raising a child costs a fortune.

Çocuk yetiştirmek, bir servete mal oluyor.

They are raising your beautiful rabbit.

Onlar senin güzel tavşanına bakıyorlar.

Tom is good at fund raising.

Tom para toplamakta iyidir.

But if we start raising children differently,

ama çocuklarımızı daha farklı yetiştirirsek,

And raising awareness of history in society

ve toplumdaki tarih bilincini arttırmak

Raising a child is a big job.

Bir çocuk yetiştirmek büyük bir iştir.

More and more people began raising cattle.

Gittikçe daha fazla insan sığır yetiştirmeye başladı.

Tom doesn't know anything about raising children.

Tom çocukları yetiştirme hakkında bir şey bilmiyor.

I don't know anything about raising children.

Çocuk yetiştirme ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.

Tom doesn't know anything about raising chickens.

Tom tavuk yetiştirme hakkında hiçbir şey bilmiyor.

He showed his disapproval by raising an eyebrow.

Kaşını kaldırarak onaylamadığını gösterdi.

They saluted each other by raising their hats.

Şapkalarını kaldırarak birbirlerini selamlıyorlardı.

Tom and Mary did a wonderful job raising John.

Tom ve Mary John'u büyütürken harika bir iş yaptı.

This politician spends most of his time raising funds.

Bu politikacı zamanının çoğunu bağış toplayarak harcıyor.

Fadil started thinking about raising a family in Egypt.

Fadıl, Mısır'da bir aile bakmayı düşünmeye başladı.

I'll be raising my prices by three percent next month.

Gelecek ay fiyatlarımı yüzde üç yükselteceğim.

- Tom thinks raising the minimum wage would be a bad idea.
- Tom thinks that raising the minimum wage would be a bad idea.

Tom asgari ücreti yükseltmenin kötü bir fikir olacağını düşünüyor.

And yet, even with the Pentagon raising concerns about this technology,

Yine de Pentagon bu teknolojiyle ilgili endişe duymasına rağmen,

The car passed by, raising a cloud of dust behind it.

Araba arkasında bir toz bulutu yükselterek geçti.

- I don't think we'll have any problem with raising the money we need.
- I don't think that we'll have any problem with raising the money we need.
- I don't think that we'll have any problem with raising the money that we need.
- I don't think we'll have any problem with raising the money that we need.

İhtiyacımız olan parayı artırmakla ilgili bir sorunumuz olacağını düşünmüyorum.

Good job on raising three good kids and marrying the right woman.

Üç güzel çocuk yetiştirip doğru kadınla evlenmekle iyi iş başardın.

Get to Pando without raising suspicion with a sizeable group of people.

çok sayıda insan ve araçla Pando'ya gidebilmek için hazırlanmış bir hileydi.

Raising taxes may not be such a good idea at this time.

Vergileri yükseltmek bu zamanda böyle iyi bir fikir olmayabilir.

Tom and Mary found it difficult raising six kids on one income.

Tom ve Meryem'e tek maaşla altı çocuk büyütmek zor geliyordu.

I spent five years running and raising money for my own start-up.

beş yıl boyunca kendi start-up'ımı yönetip şirketim için para topladım.

Retailers are guilty, often, of distorting the regular price, raising the regular price.

Satıcılar, genellikle müdavim fiyatı saptırmak ve yükseltmekle suçludurlar.

Tom and Mary were discussing the pros and cons of raising the minimum wage.

Tom ve Mary asgari ücretin artırılmasının artılarını ve eksilerini tartışıyorlardı.

Tom had a hard time raising enough money build the orphanage he'd promised to build.

Tom yapmayı söz verdiği yetimhaneyi yaptırmak için yeterli parayı toplamada zor zamanlar geçirdi.

- Is it true they're planning on raising the minimum wage?
- Is it true they're planning to raise the minimum wage?

Asgari ücreti artırmayı planladıkları doğru mu?

The WHO has a plan to reduce the harmful use of alcohol. It includes raising taxes on alcohol, reducing the number of places to buy alcohol and raising the drinking age. Officials say other measures include effective drunk driving laws and banning some alcohol advertising.

Dünya Sağlık Örgütünün alkolün zararlı kullanımını azaltmak için bir planı var. Bu alkolle ilgili vergi yükseltme, alkol alacak yerlerin sayısını azaltma ve içme yaşını yükseltmeyi içermektedir. Yetkililer diğer önlemlerin etkili sarhoş sürücü yasalarını ve bazı alkol reklamlarını yasaklamayı içermektedir.