Translation of "Patience" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Patience" in a sentence and their turkish translations:

Patience!

Sabır!

- My patience gave out.
- I'm out of patience.
- I've run out of patience.

Sabrım tükendi.

- My patience gave out.
- I lost my patience.

Ben sabrımı kaybettim.

- Don't lose your patience!
- Don't lose your patience.

Sabrını yitirme!

- You're testing my patience.
- You're testing my patience!

Sabrımı deniyorsun!

Patience conquers all.

Sabır her şey fetheder.

It takes patience.

Bu sabır gerektirir.

Please have patience.

- Lütfen sabırlı olun.
- Lütfen sabırlı ol.

This requires patience.

Bu, sabır gerektirir.

Tom lost patience.

Tom sabrını kaybetti.

I'm losing patience.

Sabırsızlanıyorum.

Have some patience.

Biraz sabırlı ol.

- My patience has run out.
- I have no more patience.

Benim sabrım tükendi.

- My patience is wearing thin.
- My patience is running out.

Sabrım tükeniyor.

- Don't try the patience of God!
- Don't try God's patience.

- Allah'ın sabrını deneme!
- Allah'ın sabrını denemeyin.

- I'm beginning to lose my patience.
- I'm beginning to lose patience.
- I'm starting to lose my patience.

Sabrımı kaybetmeye başlıyorum.

Learning English requires patience.

İngilizce öğrenmek sabır gerektirir.

I have no patience.

Hiç sabrım yoktur.

Your patience irritates me.

Sabrınız beni rahatsız ediyor.

Don't try my patience.

Sabrımı denemeyin.

God, give us patience!

Ya rab, bize sabır ver!

He taught with patience.

O, sabırla öğretti.

I appreciate your patience.

Senin sabrını takdir ediyorum.

Patience is a virtue.

Sabır bir erdemdir.

You're trying my patience.

- Sabrımı deniyorsun.
- Sabrımı taşırıyorsun.
- Sabrımı zorluyorsun.

Thanks for your patience.

Sabrın için teşekkürler.

Tom's patience was exhausted.

Tom'un sabrı tükendi.

Please don't lose patience.

Lütfen sabrını kaybetme.

I'm losing my patience.

Sabrımı kaybediyorum.

The patient lost patience.

Hasta sabrını kaybetti

Tom finally lost patience.

Tom sonunda sabrını kaybetti.

I'm out of patience.

Sabrım tükendi.

Patience is the key.

Sabır anahtardır.

We appreciate your patience.

Biz sabrını takdir ediyoruz.

Exceptional patience is required.

Fevkalade sabır gereklidir.

I ask for patience.

Ben sabır istiyorum.

Patience has its rewards.

Sabrın ödülleri vardır.

You need patience, Tom.

Sabıra ihtiyacın var, Tom.

Tom has lost patience.

Tom sabrını yitirdi.

Tom might lose patience.

Tom sabrını kaybedebilir.

Children sometimes lack patience.

Çocuklar bazen sabırdan yoksun olur.

Have patience with me.

Bana karşı sabırlı olun.

God, give me patience!

Tanrım bana sabır ver!

Don't abuse my patience.

Sabrımı suistimal etmeyin.

Have a little patience.

Biraz sabırlı ol.

My patience gave out.

Sabrım tükendi.

Remember, patience and discipline.

Unutma; sabır ve disiplin.

The work calls for patience.

Bu iş sabır gerektirir.

His patience reached its limit.

Onun sabrı sınırına ulaştı.

His patience is worn out.

Onun sabrı kalmamış.

We should not lose patience.

Sabırsızlanmamalıyız.

I lost patience with him.

Ona olan sabrımı yitirdim.

I'm beginning to lose patience.

Sabrımı kaybetmeye başlıyorum.

Tom's patience has run out.

Tom'un sabır tükendi.

With patience one picks roses.

Biri sabırla gülleri toplar.

Tom's patience is being strained.

Tom'un sabrı zorlanıyor.

I've always admired your patience.

Her zaman sabrına hayran kaldım.

Tom is losing his patience.

Tom sabrını kaybediyor.

I have no more patience.

Benim sabrım tükendi.

My patience has run out.

Benim sabrım tükendi.

Patience begins where it ends.

Sabır bittiği yerde başlar.

Some people have no patience.

Bazı insanların hiç sabrı yoktur.

The patient lost his patience.

Hasta sabrını kaybetti.

Raising a child demands patience.

Bir çocuk yetiştirmek sabır gerektirir.

We've run out of patience.

Bizim sabrımız tükendi.

Violence begins where patience ends.

Sabrın bittiği yerde şiddet başlar.

We're running out of patience.

Sabrımız tükeniyor.

Let's not lose our patience.

Sabrımızı kaybetmeyelim.

Thank you for your patience.

Sabrınız için teşekkür ederim.

I've lost patience with Tom.

Tom'a karşı sabrımı yitirdim.

- I am losing my patience with you.
- I'm losing my patience with you.

Sana karşı sabrımı kaybediyorum.

- His patience is worn out.
- He has reached the end of his patience.

Sabrının sonuna geldi.

- He displayed a great deal of patience.
- He showed a lot of patience.

O çok sabır gösterdi.

Patience wins out in the end.

Sabır sonunda kazanır.

The work calls for great patience.

Bu iş, büyük bir sabır gerektirir.

Do not mistake patience for forbearance.

Sabrı hoşgörü ile karıştırmayın.

Don't make me lose my patience.

Sabrımı taşırma.

Tom's patience has finally run out.

Tom'un sabrı sonunda tükendi.

Patience isn't one of my virtues.

Sabır benim erdemlerimden biri değildir.

Patience is the most beautiful virtue.

Sabır en güzel erdemdir.

Parents need a lot of patience.

Ebeveynlerin çok sabra ihtiyaçları var.

You're beginning to try my patience.

Sabrımı taşırmaya başlıyorsun.

Now, I've lost all my patience.

Şimdi, tüm sabrımı kaybettim.

I have no patience for children.

Çocuklar için hiç sabrım yoktur.

It takes patience to do this.

Bunu yapmak sabır ister.

You need to learn some patience.

Biraz sabır öğrenmen gerekiyor.

Patience is essential for a teacher.

Sabır bir öğretmen için gereklidir.

Tom seems to be losing patience.

Tom sabrını kaybediyor gibi görünüyor.

I have a lot of patience.

- Ben çok sabırlıyım.
- Benim çok sabrım var.

We just need to have patience.

Sadece sabırlı olmamız gerekiyor.

Patience is the mother of science.

Sabır, bilimin anasıdır.

Tom has a lot of patience.

Tom çok sabırlı.

The passengers' patience is running out.

Yolcuların sabrı tükeniyor.

Tom showed a lot of patience.

Tom çok sabır gösterdi.