Translation of "Taxes" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Taxes" in a sentence and their turkish translations:

Taxes consist of direct taxes and indirect ones.

Vergiler doğrudan vergiler ve dolaylı olanlardan oluşmaktadır.

Americans pay both federal taxes and state taxes.

Amerikalılar hem federal vergiler hem de devlet vergileri öderler.

Pay any taxes.

vergi ödemek zorunda değildi.

I pay taxes.

Vergileri öderim.

Everyone hates taxes.

Herkes vergilerden nefret eder.

I paid my taxes.

Ben vergilerimi ödedim.

They'll debate raising taxes.

Onlar vergileri artırmayı tartışacaklar.

Taxes are too high.

Vergiler çok yüksek.

The government lightened taxes.

- Hükümet vergileri azalttı.
- Hükümet vergileri hafifletti.

I like paying taxes.

Vergi ödemekten hoşlanıyorum.

Tom pays his taxes.

Tom vergilerini öder.

I pay my taxes.

Vergilerimi ödüyorum.

We need lower taxes.

Daha düşük vergilere ihtiyacımız var.

- I paid $200 in taxes.
- I paid two hundred dollars in taxes.

Ben 200 dolar vergi ödedim.

taxes on the interest received.

He advocated reduction of taxes.

O, vergilerin azaltılmasını savundu.

I do my own taxes.

Kendi vergilerimle ilgilenirim.

We have to pay taxes.

Vergileri ödemek zorundayız.

Have you paid your taxes?

Vergilerini ödedin mi?

Nobody likes to pay taxes.

Hiç kimse vergi ödemeyi sevmiyor.

You have to pay taxes.

Vergileri ödemek zorundasın.

High taxes stifle economic growth.

Yüksek vergiler ekonomik büyümeyi engelliyor.

Republicans oppose any new taxes.

Cumhuriyetçiler yeni vergilere karşı koyuyorlar.

Lower taxes don't cause deficits.

Düşük vergiler açıklara neden olmaz.

I don't like paying taxes.

Vergi ödemekten hoşlanmıyorum.

Lower taxes stimulate economic growth.

Düşük vergiler ekonominin büyümesini teşvik eder.

Higher taxes strangle the economy.

Yüksek vergiler ekonominin gelişimini engeller.

Lower taxes help the economy.

Düşük vergi ekonomiye yardımcı olur.

Lower taxes harm the poor.

Düşük vergiler fakirlere zarar verir.

Higher taxes hurt the economy.

Yüksek vergiler ekonomiye zarar veriyor.

Higher taxes help the poor.

Yüksek vergiler fakirlere yardım eder.

Tom hasn't paid his taxes.

Tom vergilerini ödemedi.

- Tom said he paid income taxes.
- Tom said that he paid income taxes.

Tom, gelir vergisi ödediğini söyledi.

- They said that they paid income taxes.
- They said they paid income taxes.

Gelir vergisi ödediklerini söylediler.

Taxes, regulations and affordable living standards.

VERGİLER, DÜZENLEMELER VE EKONOMİK YAŞAM STANDARTLARI

What kind of taxes are there?

Kaç tür vergi var?

Are the profits exclusive of taxes?

Kârlar vergilerden hariç mi?

He advocated the reduction of taxes.

Vergilerin azaltılmasını savundu.

My taxes pay your salary, right?

Benim vergilerim senin maaşını ödüyor, değil mi?

Life begins when you pay taxes.

Yaşam vergi ödeyince başlar.

In Germany ghosts don't pay taxes.

Almanya'da hayaletler vergi ödemez.

We all have to pay taxes.

Hepimiz vergi ödemek zorundayız.

He said he would cut taxes.

Vergileri indireceğini söyledi.

He was able to reduce taxes.

O, vergileri azaltabildi.

He was criticized for raising taxes.

O, vergileri artırdığı için eleştirildi.

They were burdened with heavy taxes.

Ağır vergi yükü altındaydılar.

Animals have instincts, we have taxes.

Hayvanların içgüdüleri var, bizim vergilerimiz var.

Tom forgot to file his taxes.

Tom vergilerini dosyalamayı unuttu.

I'm in favor of higher taxes.

Yüksek vergilerden yanayım.

We've got to get taxes down.

Vergilerimizi indirmek zorundayız.

We need to keep taxes low.

Vergileri düşük tutmamız gerek.

I'm paying a lot of taxes.

Çok fazla vergi ödüyorum.

Do you do your own taxes?

Vergilerini kendin mi hesaplıyorsun?

Everything is solved with more taxes.

Her şey daha fazla vergiyle çözülür.

- There is a good chance that taxes will increase.
- There's a good chance that taxes will increase.
- There's a good chance taxes will increase.

Vergilerin yükseleceğine dair iyi bir olasılık var.

Through higher taxes and social welfare programs.

ülkelerindeki gelir eşitsizliğini düzeltmeyi başardı.

All across UK, taxes are fairly similar.

Tüm Birleşik Krallık boyuca, vergiler benzer.

Import goods are subject to high taxes.

İthalat malları yüksek vergilere tabidir.

Nothing is certain but death and taxes.

Ölümlerden ve vergilerden başkası yalan.

He was reminded to pay his taxes.

Ona vergilerini ödemesi hatırlatıldı.

Tom didn't pay his taxes on time.

Tom vergilerini zamanında ödemedi.

Please specify profit after taxes, amortisation, etc.

Vergiler, amortisman, vb'den sonra lütfen kazanç bildirin.

They oppose the plan to raise taxes.

Onlar vergi yükseltme planına karşılar.

The population was crushed by the taxes.

Halk, vergiler tarafından ezildi.

Jack tried to evade paying his taxes.

Jack vergilerini ödemekten kaçınmaya çalıştı.

Why do we have to pay taxes?

Neden vergi ödemek zorundayız?

All Americans have to pay their taxes.

Bütün Amerikalılar vergilerini ödemek zorundadır.

We applaud the decision to lower taxes.

Vergilerin azaltılması kararını alkışladık.

He said Bill Clinton would raise taxes.

Bill Clinton'un vergileri yükselteceğini söyledi.

I agree with your opinion about taxes.

Ben vergiler hakkındaki fikrinize katılıyorum.

How does the government spend my taxes?

Hükümet vergilerimi nasıl harcıyor?

There was enormous resentment over high taxes.

Yüksek vergiler hakkında büyük bir kızgınlık vardı.

Because we pay their salaries with out taxes.

Çünkü onların maaşlarını, vergilerimizle ödüyoruz.

Their parents are honoured, and pay no taxes.

Aileleri onurlandırıldı ve vergi ödemiyorlar.

And less taxes, but spending remains the same.

vergi toplarken buna karşılık harcamaları aynı kaldı.

The king imposed heavy taxes on the people.

Kral, halka ağır vergiler koydu.

The king imposed heavy taxes on his people.

Kral halkına ağır vergiler koydu.

One-fifth of my wages go to taxes.

Ücretlerimin beşte biri vergilere gidiyor.

We have to pay taxes by March 15.

Biz 15 Marta kadar vergileri ödemek zorundayız.

The government lowered taxes for lower-income families.

Hükümet düşük gelirli aileler için vergileri düşürdü.

Not everyone could afford to pay their taxes.

Herkes vergilerini ödemeyi göze alamadı.

The administration is opposed to these new taxes.

Yönetim bu yeni vergilere karşı.

One in four corporations doesn't pay any taxes.

Dört şirketten biri hiç vergi ödemez.

Let's ask Tom if he paid his taxes.

Vergilerini ödeyip ödemediğini Tom'a soralım.

These taxes raised the prices on all goods.

Bu vergiler tüm malların fiyatlarını yükseltti.

The government explicitly declared its intention to lower taxes.

- Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.
- Hükümet, niyetinin vergileri düşürmek olduğunu açıkça belirtti.

Schools and roads are services paid for by taxes.

Okullar ve yollar vergilerle ödenen hizmetlerdir.

We have a legal obligation to pay our taxes.

Vergilerimizi ödemek için yasal zorunluluğumuz var.

- We must pay the tax.
- We must pay taxes.

Vergileri ödemek zorundayız.

The government clearly stated its intention to lower taxes.

Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça ifade etti.

Tom pays about 25% of his income in taxes.

Tom gelirinin yaklaşık %25' ini vergi olarak ödüyor.

Americans have to spend hours figuring out their taxes.

Amerikalılar vergilerini hesaplamak için saatlerini harcarlar.

It's highly unlikely that our taxes will be lowered.

Vergilerimizin düşürülmesi uzak ihtimal.

We think that it's our duty to pay taxes.

Vergi ödemenin bizim görevimiz olduğunu düşünüyorum.

Tom wants to pay as little taxes as possible.

Tom mümkün olduğunca az vergi ödemek istiyor.

Tom and Mary didn't pay their taxes on time.

Tom ve Mary vergilerini zamanında ödemediler.