Translation of "Raised" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Raised" in a sentence and their turkish translations:

- He raised me.
- She raised me.

O beni yetiştirdi.

Tom raised me.

Tom beni kaldırdı.

Who raised you?

Kim seni kaldırdı?

She raised me.

O beni yetiştirdi.

Mary raised me.

Mary beni yetiştirdi.

They raised me.

Onlar beni yetiştirdi.

I raised Tom.

Tom'u yetiştirdim.

- I wasn't raised that way.
- I wasn't raised like that.

Ben o şekilde yetiştirilmedim.

- The student raised his hand.
- The student raised her hand.

Öğrenci elini kaldırdı.

Keep your hand raised,

ve geçen ay bir piyango bileti almayanlar

Breastfeeding, raised and fed

emzirdi büyüttü ve besledi

Tom raised his hands.

Tom ellerini kaldırdı.

Tom raised his hand.

Tom elini kaldırdı.

He raised his arm.

O kolunu kaldırdı.

She raised her voice.

O, sesini yükseltti.

Tom raised the flag.

Tom bayrağı çekti.

She raised her hands.

O ellerini kaldırdı.

My parents raised me.

Beni annem ve babam büyüttü.

She raised her hand.

O elini kaldırdı.

He raised his hand.

O elini kaldırdı.

I was raised Jewish.

Ben Yahudi olarak yetiştirildim.

I was raised right.

İyi yetiştirildim.

My grandmother raised me.

Beni büyükannem büyüttü.

Tom raised his hat.

Tom şapkasını kaldırdı.

Mary raised five children.

Mary beş tane çocuk büyüttü.

Tom raised his gun.

Tom silahını kaldırdı.

Tom raised his glass.

Tom kadehini kaldırdı.

Jim raised his hand.

Jim elini kaldırdı.

He raised his hat.

O, şapkasını kaldırdı.

Tom was raised Catholic.

Tom Katolik olarak yetiştirildi.

Who raised these pigs?

- Bu domuzları kim kaldırdı?
- Bu domuzları kim yetiştirdi?

Tom raised his arm.

Tom kolunu kaldırdı.

The flag is raised.

Bayrak çekildi.

Tom raised his arms.

Tom kollarını kaldırdı.

He raised a question.

O bir sorunu gündeme getirdi.

He raised his eyebrows.

Kaşlarını kaldırdı.

Tom raised his eyebrows.

Tom kaşlarını kaldırdı.

Tom's grandmother raised him.

Tom'un büyükannesi onu yetiştirdi.

Tom raised his voice.

Tom sesini yükseltti.

Mary was raised Catholic.

Mary Katolik olarak yetiştirildi.

Fadil's death raised suspicions.

Fadıl'ın ölümü kuşku uyandırıyordu.

Sami raised Layla's baby.

- Sami, Leyla'nın bebeğini yetiştirdi.
- Sami, Leyla'nın bebeğini büyüttü.

I raised my voice.

Sesimi yükselttim.

We've raised our prices.

Fiyatlarımızı yükselttik.

- He raised a problem.
- He raised a question.
- He posed a problem.

O bir sorun çıkardı.

A hand was raised behind.

Arkadan bir el kalktı.

The bus fare was raised.

Otobüs bilet ücreti arttırıldı.

She was raised in France.

O, Fransa'da büyüdü.

Cookie was raised by Kate.

Bebek Kate tarafından yetiştirildi.

I was raised in Yokohama.

Yokohoma'da yetiştirildim.

Tom raised his hairy fist.

Tom kıllı yumruğunu kaldırdı.

The student raised his hand.

Öğrenci elini kaldırdı.

The student raised her hand.

Öğrenci elini kaldırdı.

Tom carefully raised the lid.

Tom dikkatle kapağı kaldırdı.

The soldier raised the flag.

Asker bayrağı kaldırdı.

Tom raised his right hand.

Tom sağ elini kaldırdı.

I was raised in Boston.

Boston'da yetiştirildim.

That's how I was raised.

Ben böyle yetiştim.

I wasn't raised like that.

Ben öyle yetiştirilmedim.

Tom was raised near Boston.

Tom Boston yakınında büyütüldü.

Tom was raised in Boston.

Tom Boston'da büyüdü.

I was raised in Tokyo.

Tokyo'da büyüdüm.

He slowly raised the gun.

O, yavaşça silahı kaldırdı.

Tom has raised three children.

Tom üç çocuk büyüttü.

We've raised three healthy children.

Üç sağlıklı çocuk büyüttük.

Several students raised their hands.

Birkaç öğrenci ellerini kaldırdı.

Tom shyly raised his hand.

Tom utangaç bir biçimde elini kaldırdı.

Mary shyly raised her hand.

Mary utanarak elini kaldırdı.

Your parents raised you well.

Ailen seni iyi yetiştirdi.

I was raised near Boston.

- Boston yakınlarında büyüdüm.
- Boston yakınlarında yetiştirildim.

Tom and Mary raised John.

Tom ve Mary John'u yetiştirdi.

Sami was raised that way.

Sami o şekilde büyüdü.

She shyly raised her hand.

Utangaç bir şekilde elini kaldırdı.

I was raised a Christian.

Hristiyan olarak yetiştirildim.

I was raised a Muslim.

Müslüman olarak yetiştirildim.

We were raised in Boston.

- Boston'da büyüdük.
- Boston'da yetiştik.

The West really raised it forcefully,

Batı mantık yürütmeyi güçlü bir şekilde geliştirdi

I was born and raised here.

Burada doğdum ve büyüdüm.

The store raised all the prices.

Mağaza tüm fiyatları yükseltti.

That's just how I was raised.

Ben böyle yetiştirildim.

He was raised by his grandmother.

O büyükannesi tarafından büyütüldü.

Where was he born and raised?

O nerede doğdu ve yetişti?

He raised his hand and smiled.

O, elini kaldırdı ve gülümsedi.

He was raised by his grandparents.

O, büyük ebeveynleri tarafından büyütüldü.

She was raised by her grandmother.

Büyükannesi tarafından büyütüldü.

Tom raised his glass to Mary.

Tom kadehini Mary'ye kaldırdı.

Tom's mom raised him by herself.

Tom'un annesi onu tek başına büyüttü.

Shelley was raised by her father.

Shelley babası tarafından büyütüldü.

He raised his hat in respect.

O, saygı için şapkasını kaldırdı.

Tom was raised by his grandfather.

Tom büyükbabası tarafından büyütüldü.

Tom was raised by his grandparents.

Tom büyük ebeveynleri tarafından büyütüldü.

Tom was raised by his grandmother.

Tom büyükannesi tarafından büyütüldü.

Tom was raised in an orphanage.

Tom bir yetimhanede büyütüldü.

I was raised eating Mexican food.

Meksika yemekleri yiyerek yetiştirildim.