Examples of using "Parachute" in a sentence and their turkish translations:
Paraşüt, tank
Tom'un paraşütü açılmadı.
Paraşütünüzü açmayı unutmayın.
O gençken Valentina paraşütle atlamayla ilgilenmeye başladı.
Kültür bir paraşüt gibidir: Eğer sende yoksa yere çakılırsın.
Pilot paraşütle güvenli şekilde indi, ama enkaz hâlâ kayıp hâlde.
O bir paraşütle atlama yapacaktı ama o son dakikada panikledi.
İyimserler de kötümserler de topluma katkıda bulunur. İyimserler uçağı, kötümserler paraşütü icat eder.
Tom ve Mary birlikte Pulpit Rock'tan paraşütle atladılar. Kısa ama büyülü bir deneyimdi.