Examples of using "Leaf" in a sentence and their turkish translations:
Yapraklar peş peşe düştü.
Bir yaprak düşüyor.
Yaprak düşüyor.
Yaprağın üzerindeki nedir?
O yaprağın üzerindeki nedir?
Bir yaprak gibi titriyordu.
- Yaprağı yarıya katla.
- Yaprağı yarıya katlayın.
Tom tir tir titredi.
Sonbahar rüzgarındaki bir yaprak gibi.
Yeni bir hayata başladım.
Tom bir yaprak gibi titriyor.
Mary dört yapraklı bir yonca buldu.
Tom dört yapraklı bir yonca buldu.
O yaprak gibi esiyor.
Yaprak üfleyiciler işitme kaybına neden olabilir.
Ben bir yaprak gibi titriyordum.
- Yeni bir hayata başlayalım.
- Yeni bir sayfa açalım.
Meg dört yapraklı yonca buldu.
Tom yaprak gibi titriyordu.
Ölü yaprak yeryüzüne düştü.
Onun kitabından bir sayfa al.
Bir muz yaprağı ile pastayı sarın.
Hiç dört yapraklı yonca buldun mu?
Hayatında beyaz bir sayfa açtı.
Tom beyaz bir sayfa açmak istiyor.
Tom yeni bir sayfa açmak istedi.
Bu kitabın son yaprağı eksik.
Bu yaprak hangi ağaç türünden?
Son yaprak düştüğünde, ben de gitmeliyim.
Tom ve Mary bahçelerinde marul salatası yetiştirirler.
O sonbahar rüzgardaki bir yaprak gibi dans etti.
hücrelerin şeklini değiştirir ve yaprak düşer.
Ölü bir yaprak su yüzeyinde yüzüyordu.
- Tom, Meryem ile buluşunca yeniden doğmuş gibi oldu.
- Tom, Meryem ile tanışınca yeniden doğmuş gibi oldu.
At nalı ve dört yapraklı yonca iyi şans getirir.
Tom Mary'ye hayatında yeni bir sayfa açacağına söz verdi.
Yeni bir sayfa açacağım ve çok sıkı İngilizce çalışacağım.
Tek bir yaprağın sindirimi bir ay sürebilir,
ve bir sinek üzerine konduğunda yaprağın içerisinde
Yeni bir sayfa açmalısın ve mümkün olduğu kadar çok çalışmalısın.
Oğlum bugünlerde karşılık vermiyor, o yeni bir sayfa açmış olmalı.