Translation of "Increasing" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Increasing" in a sentence and their turkish translations:

Crime is increasing.

Suç artmaktadır.

Tensions were increasing.

Gerginlikler artıyordu.

The population is increasing.

Nüfus artmaktadır.

Crime is increasing steadily.

- Suç oranı sürekli olarak artıyor.
- Cürüm nispeti mütemadiyen fazlalaşıyor.

And this increasing technical complexity

ve bu artan teknik karmaşıklık,

Generally speaking, savings are increasing.

Genel olarak, tasarruflar artıyorlar.

Besides that, unemployment is increasing.

Bunun yanında işşizlik artıyor.

The morning light is increasing.

Sabah ışığı artıyor.

Alcohol consumption is increasing every year.

Alkol tüketimi her yıl artıyor.

Crime in the streets is increasing.

Sokaklardaki suç artıyor.

Traffic accidents are increasing in number.

Trafik kazalarının sayısı giderek artmaktadır.

The company's profits have been increasing.

Şirketin karları artıyor.

The typhoon is increasing in strength.

Tayfunun gücü artıyor.

The number of cars is increasing.

Arabaların sayısı artıyor.

This town is increasing in population.

Bu kasabanın nüfusu artıyor.

Sami showed up with increasing frequency.

Sami artan sıklıkta ortaya çıktı.

Why are they in fact still increasing?

Emisyon aslında neden hâlâ artıyor?

The wind is increasing to gale strength.

Rüzgâr şiddetini iyice arttırıyor.

The number of working women is increasing.

Çalışan kadın sayısı artıyor.

The number of college students is increasing.

Üniversite öğrencilerinin sayısı artmaktadır.

Traffic accidents are increasing year by year.

Trafik kazaları her geçen yıl artıyor.

The urban population of America is increasing.

Amerika'nın kent nüfusu artıyor.

The question marks in our heads are increasing

kafamızdaki soru işaretleri iyice artıyor

Is only increasing by about half of that,

yaklaşık iki katı artış gösteriyor,

My faith in the next generation is increasing.

Bir sonraki nesile olan inancım artıyor.

The population is increasing by leaps and bounds.

Nüfus çarçabuk artmaktadır.

Would you consider increasing your support to 100 dollars?

Desteğinizi 100 dolar arttırmayı düşünür müydünüz?

We plan to take increasing share in this market

Start-up'ımızın eşsiz varlıklarından yararlanarak

Ken spends an increasing amount of time at work.

Ken iş yerinde artan miktarda zaman harcıyor.

The population of the world is increasing very fast.

Dünya nüfusu çok hızlı bir şekilde artıyor.

Layla's chances of dying were increasing with every hour.

Leyla'nın ölme şansı her saat artıyordu.

And if increasing your risk for the development of cancer

Ve eğer kanser hastası olma riskinizin artması

As they grow, they make increasing demands on their mother.

Büyüdükçe annelerinden talepleri de artıyor.

The flat worlds whose populations are increasing in the world

Dünya'da nüfusları gitgide artmakta olan düzdünyacılar

Increasing temperatures every day due to global warming accelerate the

, Kuzey Kutbu ve Antarktika'da buzun erime oranını

Demand for imported cars is increasing due to lower prices.

İthal arabalar için talep daha düşük fiyatlardan dolayı artıyor.

This city has been increasing in population year after year.

Bu kentin nüfusu yıldan yıla artıyor.

The first group they started on Zoloft, increasing doses of Zoloft.

İlk gruba Zoloft verildi ve dozlar giderek artırıldı.

The mountain slopes, maintaining a fighting retreat under increasing Mongol pressure.

ve dağ eğimlerinden geçerkende Moğol baskısına dayanıp savaşarak geri çekiliyorlardı.

By increasing their local knowledge of engineering and science and space.

bilim ve uzay bilgilerini artırarak gelişimlerini ilerletmekle meşguller.

Who don’t like being disturbed. Black rhino populations are slowly increasing.

Rahatsız edilmekten hoşlanmıyorlar. Siyah gergedan nüfusu yavaşça artmakta.

The number of students who travel abroad for vacation is increasing.

Tatil için yurt dışına seyahat eden öğrenci sayısı artıyor.

The urban population in most developing countries is increasing very fast.

Çoğu gelişmekte olan ülkelerde kentsel nüfus çok hızlı artıyor.

The number of students going abroad to study is increasing each year.

Öğrenim yapmak için yurtdışına giden öğrenci sayısı her yıl artmaktadır.

The number of Japanese going overseas has been increasing year by year.

Yurt dışına çıkan Japon sayısı yıldan yıla artmaktadır.

The number of murders is increasing even in a country like Japan.

Cinayetlerin sayısı Japonya gibi bir ülkede bile artmaktadır.

As recent research shows, the life expectancy in Japan is consistently increasing.

Yakın zamanda yapılan araştırmalara göre, Japonya'daki yaşam beklentisi sürekli olarak artıyor.

There are many who shun western medicines, adding to the increasing death toll.

Modern tıptan kaçınanların olması ölü sayısını artırıyor.

Scientists will come up with new methods of increasing the world's food supply.

Bilim adamları dünyanın gıda teminini arttırmak için yeni yöntemler bulacaklar.

The number of students who come late to class has lately been increasing.

Sınıfa geç gelen öğrencilerin sayısı son zamanlarda artmaktadır.

The number of students who use their holidays to travel abroad is increasing.

Tatillerini yurt dışına seyahat etmek için kullanan öğrencilerin sayısı artıyor.

Temperatures in the mesosphere drop with increasing altitude to about -100 degrees C.

Mezosferdeki sıcaklıklar yükseklik arttıkça yaklaşık -100 derece Celsius'a düşer.

Gases in the atmosphere are constantly increasing as the rate of their concentration increases.

gazlarının konsantrasyonları sürekli artmaktadır. Sanayi öncesi döneme kıyasla

The number of people who believe in the flat world is increasing day by day

Düz dünyaya inan insanların sayıları gitgide artıyordu

According to a recent study, the average life span of the Japanese is still increasing.

Son çalışmaya göre, Japonların ortalama hayat süresi hâlâ artıyor.

So there's increasing discourse at the end of the 19th century, beginning of the 20th century,

Böylece 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarından kadınların neden cepleri

Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.

Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.

Unfortunately, increasing the number of traffic signals at intersections didn't help decrease the number of traffic accidents.

Ne yazık ki kavşaklardaki trafik sinyallerinin sayısını artırmak trafik kazalarının sayısın azaltmaya yardımcı olmadı.

The population of the world is increasing so rapidly that it will be doubled within forty years.

Dünya nüfusu o kadar hızlı bir şekilde artıyor ki, kırk yıl içerisinde ikiye katlanmış olacak.

The number of people who smoke is increasing, so cancer will soon be the most common cause of death.

Sigara içen insanların sayısı artıyor, bu yüzden kanser yakında ölümün en yaygın nedeni olacak.

- Statistics show that the population of the world is increasing.
- According to statistics, world population is on the rise.

İstatistiklere göre, dünya nüfusu artıyor.

The doctor told him that if he did not lose weight, he was increasing the risk of another heart attack.

Doktor ona eğer zayıflamazsa onun başka bir kalp krizi riskini artıracağını söyledi.

- It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
- This is a term used to describe the warming of the earth, due to growing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.

O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.