Translation of "Besides" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Besides" in a sentence and their turkish translations:

Besides, it was good marketing.

Ayrıca, bu iyi bir pazarlamaydı.

Besides, it's starting to rain.

Bunun üstüne, yağmur yağmaya başlar.

Besides that, unemployment is increasing.

Bunun yanında işşizlik artıyor.

Ask someone else besides me.

Benden başka birine sorun.

besides, a bat fed with meat

bunun yanı sıra etle beslenen yarasa

He has no friends besides me.

Benim dışımda hiç arkadaşı yok.

Was there anybody else besides Tom?

- Tom'dan başka orada kimse var mıydı?
- Tom'un dışında başka biri var mıydı?

He speaks two languages besides English.

İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.

Nothing grew there besides wild lavender.

Orada vahşi lavantanın dışında hiçbir şey yetişmiyordu.

Is anyone coming besides your friends?

Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu?

Was there anybody else besides you?

Senin dışında, başka kimse var mıydı?

All of us went besides him.

Hepimiz onun yanında gittik.

Besides English, she also speaks German.

İngilizcenin yanı sıra Almanca da konuşur.

Besides, it's a really interesting problem.

Ayrıca, bu gerçekten ilginç bir sorundur.

- He doesn't speak in other languages besides Esperanto!
- He doesn't speak any other languages besides Esperanto!

O Esperanto dışında başka dil bilmiyor.

Besides the rain, we experienced heavy winds.

Yağmurun yanında şiddetli rüzgarları yaşadık.

There was no one there besides me.

- Benim dışımda orada kimse yoktu.
- Orada benden başka kimse yoktu.

Besides French, he can obviously speak English.

Fransızca yanında, belli ki İngilizce konuşabilir.

That store sells many things besides furniture.

O mağaza mobilya dışında birçok şey satmaktadır.

Do you read something besides the Bible?

İncil'in dışında bir şey okur musun?

Besides tennis, what else do you do?

Tenisin yanı sıra başka ne yapıyorsun?

Besides music, what else do you do?

Müzik dışında, başka ne yapıyorsun?

She sat in the chair besides the window.

Pencerenin yanındaki sandalyeye oturdu.

Did Mary have any other children besides Jesus?

Mary'nin İsa dışında başka çocukları var mı?

Besides that, I don't know how to dance.

Bunun yanı sıra, nasıl dans edilir bilmiyorum.

I don't have any other hobbies besides football.

Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.

Besides fruit, we're going to have ice cream.

Meyvenin yanı sıra, dondurma yiyeceğiz.

Besides being a businessman, he is a musician.

Bir işadamı olmasının yanında, o bir müzisyen de.

Besides, I do not know how to dance.

Ayrıca, nasıl dans edeceğimi bilmiyorum.

Besides education, children need to be taught something else.

Eğitimin yanısıra, çocuklara başka bir şeyin öğretilmesi gerek.

Besides being an actress, she was a famous painter.

Oyuncu olmasının yanında o ünlü bir ressamdı.

It's too late now. Besides, it's starting to rain.

Şimdi çok geç oldu. Üstelik, yağmur yağmaya başlıyor.

How come you're the only one here besides me?

Nasıl oluyorda burada benim yanımda tek kişisin?

Do you play any other instruments besides the piano?

Piyanonun yanında başka herhangi bir enstrüman çalıyor musun?

What's the point of studying foreign languages besides English?

İngilizceden başka yabancı diller öğrenmenin anlamı nedir?

I spent the rest of the night besides her.

Gecenin geri kalanını onun yanında geçirdim.

Besides being a surgeon, he was a famous writer.

Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.

I refuse to be called anything besides "Your Highness".

Ekselânsları'nın dışında herhangi bir şekilde çağrılmayı kabul etmiyorum.

Besides the piano, can you play any other instruments?

Piyanonun yanı sıra, herhangi başka enstrüman çalabilir misin?

I don't want to go, and besides it's too late.

Gitmek istemiyorum ve ayrıca çok geç.

Mary stretched out on a lounge chair besides the pool.

Mary havuzun yanındaki bir şezlong üzerinde uzandı.

Look! There's a cockroach besides the fridge! Do something quick!

Bak! buzdolabının dışında bir hamamböceği var! Hızlı bir şey yap!

There was no one in the room besides Mary and John.

- Mary ve John'un dışında odada kimse yoktu.
- Mary ve John dışında odada kimse yoktu.

It's time for Tom to make a new friend besides Mary.

Tom'un Mary'nin dışında yeni bir arkadaş yapma zamanı.

Three of my friends, besides me, were admitted to the bar.

Benim dışımda, üç arkadaşım bara kabul edildi.

The weather was cold that day, and besides, it was raining.

Hava o gün soğuktu, ve bunun yanı sıra, yağmur yağıyordu.

It's unlikely that anyone besides Tom would consider taking that job.

Tom'un dışında birinin o işi almayı istemesi pek olası değil.

There was no one in the room besides Tom and Mary.

Tom ve Mary'nin dışında odada hiç kimse yoktu.

His wife's imitation, besides being a fun family, is a good example.

eşinin onun taklidini yapması ise, güzel örnek eğlenceli bir aile olmasının yanı sıra

Besides being a great statesman, Sir Winston Churchill was a great writer.

Sir Winston Churchill, büyük bir devlet adamı olmanın yanı sıra, büyük bir yazardı.

You're the only person I know besides me who likes medieval music.

Benim dışında orta çağ müziğinden hoşlanan bildiğim tek kişisin.

besides other objectives. That's why we proceeded to take the city of Pando.

Tabii başka sebepler de vardı. Bu nedenle Pando şehrini ele geçirmek üzere ilerledik.

- Besides smoking, my father drinks.
- My father doesn't just smoke, he drinks too.

Sigara içmesinin yanı sıra babam içki de kullanır.

- Besides that he had nothing to add.
- Otherwise he had nothing to add.

Bunun dışında, onun ekleyecek bir şeyi yoktu.

You're the only person I know besides me who likes to do that.

Benim dışımda bunu yapmaktan hoşlanan tanıdığım tek kişisin.

You're the only person I know besides me who really understands this problem.

Sen benim dışımda bu sorunu gerçekten anlayan tanıdığım tek kişisin.

You're the only person I know besides myself who doesn't like watching baseball.

Kendim dışında Beyzbol izlemeyi sevmeyen, tanıdığım tek kişi sensin.

Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.

Ayrıca çeşitli konular hakkında konuşmakla çok fazla zaman kaybedeceğiz.

You're the only person I know besides Tom who likes to do that.

Tom'un yanı sıra bunu yapmayı seven tanıdığım tek kişisin.

- What Tom said was besides the point.
- What Tom said was beside the point.

Tom'un söyledikleri, konuyla alakasızdı.

Besides a sofa and a table, there wasn't any furniture in the living room.

Bir koltuk ve masa dışında, oturma odasında hiç mobilya yoktu.

Tom is the only person I know besides me who likes to do that.

Tom benim haricimde onu yapmayı seven tanıdığım tek kişi.

I like this flat. The location is good, and besides, rent is not very high.

Ben bu daireyi seviyorum. Yer iyi ve ayrıca, kira çok yüksek değil.

Besides Arabic, Turkish, and Persian, the colonial languages of English and French remain in use.

Arapça, Türkçe ve Farsçanın yanı sıra İngilizce ve Fransızca sömürge dilleri de kullanılmaya devam ediyor.

Besides this, Texas is considered as one of the states which enjoys the most freedom (the

Bundan ayrı olarak, Teksas en özgür eyaletlerden biri sayılıyor, Fraser

- Can you speak a language other than English?
- Do you speak any other language besides English?

- İngilizceden başka bir dil konuşabiliyor musun?
- İngilizceden başka bir dil konuşabiliyor musunuz?

You're the only person I know besides me who would prefer to live in a tent.

Benim dışımda bir çadırda yaşamayı tercih eden tanıdığım tek kişisin.

And, besides, much of this debt is opaque, so the actual debt in China could be much

Ve ayrıca, borçların çoğunluğu donmuş durumda yani Çin'deki asıl borç çok daha

You're the only person I know besides me who is actually interested in this kind of thing.

Benim haricimde bu tür şeyle gerçekten ilgilenen tanıdığım tek kişi sensin.

Every rare thing is expensive, besides a cheap horse is rare, therefore a cheap horse is expensive.

Her nadir şey pahalıdır, ayrıca ucuz bir at enderdir, bu nedenle ucuz at pahalıdır.

Besides a living room in the house, there were also two bedrooms and, of course, a kitchen and a bathroom.

Evde bir oturma odasının yanı sıra iki yatak odası ve tabii ki bir mutfak ve bir banyo vardı.

- I spent the rest of the night besides her.
- I spent the rest of the night with her.
- I spent the rest of the night beside her.

Ben gecenin geri kalanını onun yanında geçirdim.

If you wish to speak with many people, you ought to learn Esperanto. Why this language? Because it is both beautiful and stimulates our study. An international language is of great moment because there are so many people in the various countries of the world. And besides, Esperanto is not only useful but easy to learn. If you speak Esperanto you can travel in many countries. Come and learn it!

Birçok kişiyle konuşmak istiyorsan, Esperanto öğrenmelisin. Neden bu dil? Çünkü o hem güzel hem de çalışmamızı teşvik eder. Dünyanın çeşitli ülkelerinde bir sürü insan olduğundan dolayı uluslararası bir dil önemlidir. Ve bunun yanı sıra, Esperanto sadece faydalı değil aynı zamanda öğrenmesi kolaydır. Esperanto konuşuyorsan birçok ülkede seyahat edebilirsin. Gel ve onu öğren.