Translation of "Speaking" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Speaking" in a sentence and their turkish translations:

Speaking.

Buyurun, benim.

I'm speaking.

Ben konuşuyorum.

Who's speaking?

Kim arıyor?

- We are not speaking.
- We're not speaking.

Biz konuşmuyoruz.

- They're speaking French.
- They are speaking French.

Fransızca konuşuyorlar.

Speaking of eating:

Yemek demişken

This is speaking.

Bu konuşuyor.

They're speaking together.

Birlikte konuşuyorlar.

He was speaking.

O konuşuyordu.

I'm speaking Ottoman.

Ben Osmanlıca konuşuyorum.

Tom is speaking.

Tom konuşuyor.

Tom continued speaking.

Tom konuşmaya devam etti.

Tom resumed speaking.

Tom konuşmaya devam etti.

Tom stopped speaking.

Tom konuşmayı durdurdu.

Tom isn't speaking.

Tom konuşmuyor.

They're speaking Irish.

Onlar İrlandaca konuşuyor.

We're speaking English.

- İngilizce konuşuyoruz.
- Biz İngilizce konuşuyoruz.

We're speaking Turkmen.

- Biz Türkmence konuşuruz.
- Biz Türkmence konuşuyoruz.

I was speaking.

Konuşuyordum.

Stop speaking French.

Fransızca konuşmayı kes.

Hello, Tom speaking.

Alo, ben Tom.

- Frankly speaking, he is wrong.
- Frankly speaking, he's wrong.

- Açıkçası o hatalıdır.
- Dürüstçe konuşmak gerekirse, o hatalıdır.

- Aren't I speaking English?
- Am I not speaking English?

İngilizce konuşmuyor muyum?

- Strictly speaking, you are wrong.
- Strictly speaking, you're wrong.

Açık konuşmak gerekirse, sen hatalısın.

- I prefer speaking French.
- I prefer speaking in French.

Fransızca konuşmayı tercih ederim.

- I kept talking.
- I continued speaking.
- I kept speaking.

Konuşmaya devam ettim.

Is Tom better at speaking French or speaking English?

Tom Fransızca konuşmakta mı yoksa İngilizce konuşmakta mı daha iyidir?

Are you better at speaking French or speaking English?

Fransızca konuşmada mı yoksa İngilizce konuşmada mı daha iyisiniz?

- Who were you speaking with?
- With whom were you speaking?

Kiminle konuşuyordun?

- I heard you speaking French.
- I heard her speaking French.

Onu Fransızca konuşurken duydum.

So speaking of scripts,

Senaryolar demişken,

Speaking English is useful.

- İngilizce konuşmak faydalılar.
- İngilizce konuşmak faydalıdır.

Speaking English is difficult.

İngilizce konuşmak zordur.

Are they speaking English?

Onlar İngilizce konuşuyorlar mı?

- I'm speaking.
- I speak.

Ben konuşurum.

He is speaking English.

O, İngilizce konuşuyor.

We're on speaking terms.

Biz konuşma şartlarındayız.

He insisted on speaking.

Konuşmakta ısrar etti.

Tom prefers speaking French.

Tom Fransızca konuşmayı tercih eder.

They were speaking German.

Almanca konuşuyorlardı.

Were you speaking German?

Almanca konuşuyor muydun?

I wasn't speaking English.

İngilizce konuşmuyordum.

Weren't they speaking Chinese?

Çince konuşmuyorlar mıydı?

Are you speaking metaphorically?

Mecazi olarak mı konuşuyorsun?

You're speaking my language.

Sen dilimi konuşuyorsun.

Speaking English isn't easy.

İngilizce konuşmak kolay değildir.

- Who's speaking?
- Who's talking?

Kim konuşuyor?

Are they speaking French?

Fransızca konuşuyorlar mı?

I'm speaking from experience.

Ben deneyimlerinden konuşuyorum.

She went on speaking.

O konuşmaya devam etti.

What?! Tom's speaking Dutch!

Ne! Tom Hollandaca konuşuyor!

I love speaking Spanish.

İspanyolca konuşmayı seviyorum.

Strictly speaking, that's true.

Açık konuşmak gerekirse, bu doğru.

Speaking French is difficult.

Fransızca konuşmak zordur.

Who's Tom speaking to?

Tom kimle konuşuyor?

Speaking French isn't easy.

Fransızca konuşmak kolay değildir.

Tom is speaking French.

Tom Fransızca konuşuyor.

He is speaking loudly.

O yüksek sesle konuşuyor.

Are you speaking frankly?

Dürüstçe mi konuşuyorsun?

Tom has difficulty speaking.

Tom'un konuşma zorluğu var.

He is speaking quickly.

O hızlı biçimde konuşuyor.

Hello, who is speaking?

Merhaba, kim konuşuyor?

Tom insisted on speaking.

Tom konuşmakta ısrar etti.

Stop speaking right now.

Derhal konuşmayı kes.

We're speaking English here.

Burada İngilizce konuşuyoruz.

Are you speaking English?

İngilizce konuşur musun?

I hear you speaking.

Konuştuğunu duydum.

Stop speaking in riddles.

Bilmece gibi konuşmayı bırak.

They weren't speaking French.

Fransızca konuşmuyorlardı.

I like speaking French.

Ben Fransızca konuşmayı seviyorum.

Why's Tom speaking French?

Tom neden Fransızca konuşuyor?

Tom hates speaking French.

Tom Fransızca konuşmaktan nefret eder.

I love speaking French.

Fransızca konuşmayı seviyorum.

I hate speaking French.

Fransızca konuşmaktan nefret ediyorum.

Were you speaking French?

Fransızca mı konuşuyordun?

I like speaking Welsh.

Galce konuşmaktan hoşlanıyorum.

He prefers speaking Turkish.

Türkçe konuşmayı tercih ediyor.

- Be quiet while I am speaking.
- Be quiet while I'm speaking.

Ben konuşurken sessiz ol.

- Speaking foreign languages is not easy.
- Speaking foreign languages isn't easy.

Yabancı dilleri konuşmak kolay değildir.

- No one is talking.
- No one is speaking.
- Nobody is speaking.

Kimse konuşmuyor.

- Tom seemed to enjoy speaking French.
- Tom seemed to like speaking French.

Tom Fransızca konuşmaktan hoşlanıyor gibi görünüyordu.

speaking softly of their dreams,

hayallerinden, umutlarından, geleceklerinden

I was, constitutionally speaking, terrified.

anayasa gereği korkmuş bir şekilde konuşuyordum.

Where are you speaking from?

Nereden arıyorsun?

Because, strictly speaking, I'm reciting.

çünkü doğrusunu söylemek gerekirse ezbere anlatıyorum.

Generally speaking, savings are increasing.

Genel olarak, tasarruflar artıyorlar.