Examples of using "Hesitation" in a sentence and their turkish translations:
O, tereddüt etmeden yalan söyledi.
Tereddütü beni şüpheye düşürdü.
Tom çekinmeden arabasını sattı.
Tom çekinmeden odaya girdi.
- Tom teklifi çekinmeden kabul etti.
- Tom teklifi hiç duraksamadan kabul etti.
- Tom teklifi tereddütsüz kabul etti.
- Tom teklifi tereddüt etmeden kabul etti.
- Tom öneriyi tereddüt etmeden kabul etti.
- Tom öneriyi tereddütsüz kabul etti.
- Tom öneriyi hiç duraksamadan kabul etti.
- Tom öneriyi çekinmeden kabul etti.
O, hiç tereddüt etmeden kendi arabasını sattı.
Tereddüt etmeden karısına gerçeği söyledi.
- Mary çekinmeden buzlu suya atladı.
- Mary tereddüt etmeden buzlu suya atladı.
- Mary duraksamadan buz gibi suya atladı.
Tereddüt etmeden gerçekten emin olmalısın.
Bir anlık tereddüt, bir pilotun hayatına mal olabilir.
En ufak bir tereddüt göstermeden, kendi arabasını sattı.
Biraz tereddütten sonra kitabı masaya koydu.
Gerçek dövüşte, duraksamanın çok tehlikeli bir şey olduğunu unutmamalısın.